Bayburt Üniversitesi "saf ırk" peşinde

Bayburt Üniversitesi Arıcılık Araştırma Uygulama Merkezince organik bal üretimi için radyo, televizyon ve cep telefonu frekanslarının arılar üzerindeki etkisi araştırılıyor.

Bayburt Üniversitesi "saf ırk" peşinde
Bayburt Postası - Bayburt Üniversitesi Arıcılık Araştırma Uygulama Merkezi'nce organik bal üretimi için radyo, televizyon ve cep telefonu frekanslarının arılar üzerindeki etkisi araştırılıyor.

Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, üniversite bünyesinde kurulan Arıcılık Araştırma Uygulama Merkezi'nin, yöre arıcılığı için önemli araştırma ve çalışmalara başladığını bildirdi. 

Merkez tarafından Bayburt genelinde üç bölgede 25'erli kovanlar yerleştirilerek bal üretimine başlandığını belirten Coşkun, "Bu bölgelerden birincisi Orsor, yeni adıyla Yoncalı, ikincisi Erzurum'un İspir ilçesi sınırına yakın izole bir bölge ki bunu sır gibi saklıyoruz, üçüncüsü de Demirözü'nde bir bölge." dedi.

Coşkun, birkaç yıl bu bölgelerde denemeler yapacaklarını aktararak, "Araştırmalar böyledir, yani araştırma yaptınız, hemen sonuç alamazsınız, bu bir süreç ister. Birkaç sene üst üste deneyeceğiz. Bu seneki tablo bal verimliliği. Diğer iki bölgeye göre Orsor'da daha az oldu. Bunu arkadaşlar bölgede çok fazla arı kovanının yığılmış olmasıyla ve rakıma da yorumluyor. Demirözü verimlilik açısından bundan daha iyi durumda." diye konuştu.

Frekansların arılar üzerindeki etkisi 

Arıcılık Araştırma Uygulama Merkezi ekiplerinin, İspir sınırına yakın "sır gibi saklanan" bölgede, bal üretiminin yanında farklı ve yeni çalışmalar da yürüttüğüne dikkati çeken Coşkun, "Burada aslında arkadaşlarımız şunu inceliyor, radyo, televizyon ve cep telefonu frekanslarının arılar üzerindeki etkisini araştırıyorlar. Yani aslında bir balın organik olabilmesi için sadece kimyasal kalıntılarının olmaması, şekerden arındırılmış olması yetmiyor, bölgenin de organik dizayn edilmesi lazım. Yani teknolojiden, teknolojinin yan etkilerinden kurtarılmış bir bölge olmuş olması lazım. Bunu yapmaya çalışıyorlar. İnşallah oradan iyi sonuç elde edecekler." ifadelerini kullandı.

Coşkun, merkez ekiplerinin bu üç bölgeden de doğal bal elde ettiğini söyledi. Henüz organik tabirini "bilerek" kullanmadıklarını kaydeden Coşkun, "Çünkü organik tabirini kullanmamız için organik olduğuna dair sertifikayı almamız lazım. Balı ürettik, şimdi sertifikaya müracaat edeceğiz. Sertifikayı aldığımızda bu bal organik bal olacak. Aslında organik bal ama sertifikası olmadığı için organik tabirini kullanmıyoruz." dedi.

Bu üç bölgedeki üretimden hareketle Bayburt yöresinin flora çeşitliliğinin de tespit edilmeye çalışıldığını ifade eden Coşkun, "Bu flora çeşitliliğini hem balı tahlil ederek de hem bölgeyi tarayarak ortaya koyacaklar ve palinolojik (polen sporlarının araştırılması) çalışmalar yapıyorlar. Yani baldaki polen miktarını tespit etmeye çalışıyorlar. Hangi bölgede daha farklı, çeşitli polenler var onu tespit etmeye çalışıyorlar." bilgisini aktardı. 

Bayburt yöresine uygun saf arı tipi üretilecek

Merkezin diğer önemli çalışmalarından birisinin de ana arı saflaştırma çalışması olduğunu anlatan Coşkun, şöyle devam etti:

"Arkadaşlarımızın ifadelerine göre bu bölgeye batı tipi arılar yoğunluklu olarak geliyor. Bu da göçebe arıcılıktan kaynaklanan bir durum. Dolayısıyla bunun seleksiyon çalışmasını yapıp Bayburt ve yöresine ait uygun saf arı tipini üretmek ve özellikle de kışın bizim arıcıların başına gelen yoğun arı teleflerinin önüne geçmek. Onun için bizim buraya uygun saf arı yetiştirmek ve buranın iklim şartlarına uygun ve arı telef oranının oldukça minimize edilmesini sağlayacaklar." 

Coşkun, Bayburt arıcılığının en büyük probleminin, göçer arıcılık nedeniyle "eko tip" denilen bölgeye adaptasyon sağlayan arı tipinin bulunmaması olduğunu belirterek, bunları merkezin çalışmaya başladığını, ilk olarak arı-bal üretimi ve ürettiği bal üzerindeki laboratuvar çalışmaları ile işe başladıklarını kaydetti.

Prof. Dr. Coşkun, çalışmaların saf ana arı üretimi ile devam edeceğini, bölgeye bu şekilde katkıda bulunmaya çalışacaklarını söyledi.

"Kimsenin bilmediği bir bölgede çalışıyorlar"

Projenin yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdoğan ise radyo, televizyon ve cep telefonu frekanslarının, arıların davranışları ve fizyolojik özellikleri üzerine etkilerini araştırdıklarını bildirdi. 

Erdoğan, 2016 yılının mayıs ayında başladıkları çalışmayı 2017 yılında da sürdürmeyi planladıklarını ifade ederek, "Radyo frekanslarının olmadığı bir bölgede, istasyon olarak bir arılık belirledik. Orada kendi oluşturduğumuz radyo frekanslarının arılar üzerinde ne gibi davranışsal etkilerinin olduğunu araştırmaya, sonuçlarını ortaya koymaya çalışıyoruz." dedi. 

Çalışmayı yürüttükleri ve kimseyle paylaşmadıkları bölgenin, bu araştırma için çok özel bir bölge olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bölge, elektro manyetik ve radyo frekansları açısından tamamen arındırılmış bir bölge. Herhangi bir şekilde bir frekans bulunmuyor. Orada kendi üretmiş olduğumuz radyo frekanslarının arıların davranışsal ve fizyolojik özellikleri üzerinde ne gibi etkiler ortaya çıkaracağını tespit etmeye çalışıyoruz. Yani arılar üzerinde olumsuz bir etki var mı onu ortaya koymaya çalışıyoruz." diye konuştu.AA

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ziraat mühendisi 7 yıl önce

Bir bilim adamının böyle bir açıklama yapması büyük bir talihsizlik..Bayburt şartlarına uygun daha güçlü bir ırk elde etmek için çalışıyoruz dense eyvAllah derim güzel çalışma.. ama saf ırk arı derseniz olmaz hocam..saf ırk olarak Ekonomik değer taşıyan arı ırkları içinde italyan, kafkas ve karniyol ilk sıralarda yer alırlar.Bu bölgede en verimli ırk Anadolu (melez)ve Kafkas türleridir ki oda zaten saf ırk arıdır..

Avatar
Ziraat much endorsing cevap 7 yıl önce

Cok biliyordun da bunca yildir ne yapiyorsun

Misafir Avatar
Bilim adamı 7 yıl önce @Ziraat much endorsing cevap

"Cok biliyordun da bunca yildir ne yapiyorsun" ne kadar çirkin bir yaklaşım. Bilginin cezalandırıldığı çok sinsice ve ukalaca bir yaklaşım. Şİddetle kınıyorum.

Beğenmedim! (0)