İki kitap geldi Hasan Hüseyin Yalvaç’tan… Kaçıncı kitabıdır bunlar şair-yazar-yayıncı Yalvaç’ın bilmiyorum, ama pek çok olduğunu biliyorum.

Bu son iki kitap, Barış Kitap’tan, birisi deneme, adı: “Ortaya Karışık”, öteki şiir: “Ben bir Yalnızlığım…”

Ortaya Karışık’ta Yalvaç Dostum, bir Kış Anlatısı yazmış, ilgimi en çok o çekti. Çünkü bildiğim, ilgilendiğim yöreler. Kars, Arpaçay, Akyaka ve eski Sovyet sınır boyu… Ve ağır kış… Hasan Hüseyin, bu yörelere ilişkin anılarını aktarmadan önce bir giriş yapmış, ben anısını değil, onu sizinle paylaşmak işitiyorum:

“An’larınıza bön bön bakarsanız çeker gider. Ama onu önemserseniz, içselleştirirseniz, anılaşır ve ara ara kapınızı çalar, o günleri anımsatır. Bu şu demektir ki ömrünüz o anımsamalarla uzamıştır. Yani anıları ömür uzatıcı olarak görmek çok da yanlış olmaz. Anılaşan anların yaşandığı ve anımsandığı zaman dilimi ömre eklenmelidir. Düşünün elli yaşındasınız ve beş yaşındaki bir anınızı anımsıyorsunuz, yani o an ömrünüz doksan beş yıla varmıştır. Anıları önemseyelim.”

Böyle midir, anılar uzatır mı ömrü, herkes kendine sorsun, yanıtını kendisi versin.

Yalnızca anılara bu anlamları yüklemiyor Yalvaç Dostum, şiire de yüklüyor ve diyor ki: “Şiir tedavi eder seni.”

O ki tedavi eder şiir, biz de Yalvaç’ın yeni şiir kitabına “Ben Bir Yalnızlığım”a geçelim. 

“Alınterine Akıl” veriyor Yalvaç bu kitaptaki bir şiirinde:

“Sabahın er saatinde başlar yolculuğumuz/Yan yana, kol kola yürürüz ekmek peşinde/Sen de benimle yorulursun/Ve başlarsın süzülüp şıp şıp akmaya/Artık bu döngüdedir yaşamımız biliriz/Bir vasiyet gibi de düşün diyeceklerimi/Bunca arkadaşlığın bir neticesi/Damlayın düşün toprağa yatak bulursunuz/Sakın ayrılmayın dostlarınızdan/Unutmayın ki büyürseniz nehir olursunuz/Yolculuğunuz o güzel okyanusa/Diyeceğim kapatın kulaklarınızı/sağdan soldan anlamsız seslere/Kendiniz olunuz/Örgütlenin alın teri olarak/Değiştirin dünyayı/Akmazsanız derin denizlere/İnanın ki sığ sularda boğulursunuz”

Duydunuz alın terleri? Bu doğru, bu kutsal, bu yüce çağrıya kulak verin!

Ve 6 Mayıs 1972, darağacında o üç yiğit fidan… Hiç unutulmuyorlar, etkileri öyle derin, öyle sarıcı ve sarsıcı ki, Yalvaç da kendini alamamış yazmış ve güzel yazmış:

Nasıl da dik duruyor haklılık
Gözleri sonsuz sevdalı
Alnı mavi
Tekmelenen tabure
Düşüyor karanlığın başına
Sessizlik
Çığlık
Sabahın ilk göz ağrısı
Ağlıyor mahpushane avlusu
İnanıyor
Arslanlaşıyor
Ve geziyor yaşamak meydanda
Nasıl da dik duruyor haklılık
Gözleri sonsuz sevdalı
Alnı mavi

Şiire çok emek veren şairlerimizin başında gelir Hasan Hüseyin Yalvaç, şiir üstüne de çok kafa yormuş o alanda da kitaplar yazmıştır. Şiire değgin birkaç özdeyişi ile ona selam edeyim:

“Dünyanın tüm sözcükleri şiire sevdalıdır. Sevdası olmayanın şiiri olmaz.” 
“Şairler şairleri sevdiğinde, şiir adam olacaktır.” 
“Şairlerin birbirinden farkı, şiirlerinden anlaşılır.” 
“En yalnız şair, yüreği en kalabalık şairdir.” 
“Şairin deliliği akılla açıklanamaz.” 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.