Başkan Polat, içini döktü

Bayburt Belediye Başkanı Hacı Ali Polat, bir basın toplantısı düzenleyerek neden aday gösterilmeyişinin altında yatan gerekçeleri açıkladı.

Başkan Polat, içini döktü

Bayburt Postası - Bayburt Belediye Başkanı Hacı Ali Polat, bir basın toplantısı düzenleyerek neden aday gösterilmeyişinin altında yatan gerekçeleri açıkladı. Birçok konuda içini döktüğü açıklamasında, “Şimdi bu olumsuz sonuçta etken olanları inceleyelim. Şöyle algılanmasın, Hacı Ali Polat başarısız oldu, başarısızlığına başka gerekçeler arıyor. Önce kendimden başlayayım ki kimse günah keçisi aradığımı düşünmesin” diyerek belediye meclis üyelerini, belediye çalışanlarını ve Ak Parti Bayburt teşkilatını da eleştiren Başkan Polat, önemli açıklamalarda bulundu.

Bayburt’ta bir belediye başkanının 2 defa üst üste seçilemediğine dikkat çeken, kendisiyle birlikte Hükmü Pekmezci, Bekir Çetin’in de ikinci kez başkanlığa soyunmasına rağmen sonuç alamadığını belirten Başkan Polat, “Acaba niye böyle oluyor, bunu sorgulamamız lazım. Yani burada suçlu Hükmü Pekmezci, Bekir Çetin, Hacı Ali Polat mı, yoksa başka kalemleri de incelememiz mi gerekiyor? Ben bir toplum bilimci olarak bunu tarihe not düşülsün diye sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu Bayburt’un kaderi olmamalı, böyle gelmiş böyle gitmemeli” dedi.

Belediyeciliğin tecrübe ile öğrenildiğini ve bir belediye başkanının işi öğrenmesi için en az 3 yıl süre gerektiğini söyleyen Başkan Polat, toplumda son 2 sene iyi çalıştığına yönelik algı olduğunu, halbuki ilk 3 yılda yapılan yatırımların 40 trilyon, son 2 yılda yapılan hizmetlerin ise sadece 4 trilyon olduğunu belirtti.

Belediye meclis üyelerini kendisinin seçmediğini ve meclis üyelerinin ilk yıl itibariyle kendisini eleştirmeye başladığını söyleyen Polat, “Şunu yaşadım isim vermeyeceğim, birinci senemde beni toplum içerisinde eleştiren meclis üyelerim oldu. Bugün İstanbul’da dolaşıp benim aleyhimde konuşan belediye meclis üyem var. ‘Temayül yoklamasında 8 tane meclis üyesinden 6 tanesi başkana oy vermedi’ diye İstanbul’da dolaşan meclis üyem var benim. Bunları ben seçmedim, çok basit gerekçelerle belediye meclis üyesi olan arkadaşlar var. ‘Beni de desinler ki belediye meclis üyesi oldu’ veya ‘şu işimi daha kolay yaparım’ diye belediye meclis üyesi olan arkadaşlarım var” diye konuştu.

Belediyede kalifiye elemanın az olduğunu ve belediye çalışanının kurumsal aidiyet sorunu yaşadığını söyleyen Başkan Polat, Bayburt Belediyesi’nin kurumsal itibar yönünden aşağı olmasında en büyük etkenin çalışanlarının kurumsal aidiyet sorunundan kaynaklandığını söyledi.

Yeniden aday gösterilmeyişi ile ilgili en büyük sıkıntının 2012 yılında yapılan anket sonuçları olduğunu ifade eden Başkan Polat,  “2012’nin başında yapılan bir anket çok düşüktü. Yüzde 10,7. Başbakanın kafasında o kaldı. O anket benim devam edemememin en önemli noktası oldu. Burada toplumun katkısı var mı, var. Toplumun şimdi yüzde 50-60’ı beni istiyor. Dün yüzde 10 diyen de bu toplumdu. Bayburt benimle devam etse idi daha çok hizmet alacak idi de şimdi daha çok hizmet almayacak ise bunda katkısı olan herkesin vebali var” diye konuştu.

Konuşmasında, kendisinin sonuna kadar AK Parti’li olduğunu ve kimsenin kendisinden farklı bir şey beklememesini dile getiren Polat, “Bana değişik değişik teklifler geliyor. ‘Gel bizim adayımız ol, gel bize katıl, gel bağımsız aday ol, Bayburt şu anda kaynıyor, Bayburt senin yanında.’ Ben AK Partili doğmadım ama oldum. Olmaya devam edeceğim. Şunu da kesinlikle ifade edeyim. Yeni seçilecek arkadaşlara başarılar diliyorum. Temenni ediyorum ki benden daha çok iş yapsınlar. Benim yaptığım hizmetleri devam ettirsinler” ifadelerini kullandı.

Açıklamasında, "Şimdi benim devam etme şansım yok, devam edeyim diye bir kaygı içerisinde de değilim. Bu karar daha geri gelmez. Bu kararı bir defa durdurduk ama değiştiremedik" diyen Başkan Polat, 2014 Yerel Seçim öncesi partisinin aday adaylık sürecinde aday belirlenirken kararı durduklarını fakat değiştiremediklerini de açıkladı.

"Hayatımda bundan daha onur ve gurur verici bir tablo olmadı"

Sözlerine, “Bugünkü toplantı bir belediye başkanının basın açıklamasından daha ziyade bir toplum bilincinin sorumlu bir idarecinin 5 yıl yaptığı idareciliği bir değerlendirme toplantısı olacak. Şuanda geldiğimiz bir sonuç ve nokta var. O sonucun benim açımdan nasıl değerlendirildiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. 2009 yılında başladım ve o günden bugüne bu şehre hizmet ettim. Bana hayatımda bundan daha onur ve gurur verici bir tablo olmadı bugüne kadar. Bu süreyle de gerçekten iftihar ediyorum. Ama bugün itibariyle değerlendirdiğimizde benim olumsuz sonuç diye değerlendirdiğim bir noktaya geldik" diyerek başlayan Başkan Polat, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kararı bir defa durdurduk ama değiştiremedik”

"Göreve devam etmek istedim ama edemedim. Bunun suçlusu kim, bu sonuca nasıl gelindi. Bugün bunun analizini etmek adına sizlerle birlikteyiz. Son 20 yıla baktığımız zaman 1994’te Yavuz Şahin seçildi, 1999’da devam etmek istemedi. 1999’da Hükmü hocam aldı görevi, 2004’e kadar hizmet etti. Devam etmek istedi, seçime girdi ama sonuç olmadı.  2004’te Bekir Çetin aldı, 2009’a kadar geldi, devam etmek istedi olmadı. 2009’da ben oldum, hizmet ettim. Bende devam etmek istedim, yine olmadı. Bende devam edemiyorum. Acaba niye böyle oluyor, bunu sorgulamamız lazım. Yani burada suçlu Hükmü Pekmezci, Bekir Çetin, Hacı Ali Polat mı, yoksa başka kalemleri de incelememiz mi gerekiyor. Ben bir toplum bilimci olarak bunu tarihe not düşülsün diye sizlerle paylaşmak istiyorum.  Bu Bayburt’un kaderi olmamalı, böyle gelmiş böyle gitmemeli. Şimdi benim devam etme şansım yok, devam edeyim diye bir kaygı içerisinde de değilim. Bu karar daha geri gelmez. Bu kararı bir defa durdurduk ama değiştiremedik"

“Suçlu hepimiz”

"Şimdi bu olumsuz sonuçta etken olanları inceleyelim. Şöyle algılanmasın, Hacı Ali Polat başarısız oldu, başarısızlığına başka gerekçeler arıyor. Öyle değil. Ben sadece iyi niyetle toplumu okudum, 5 yıl hizmet üretmeye gayret ettim. Şimdi kendimden başlamak istiyorum. Bu çok yönlü bir sonuç. Kendi hatalarım var, meclis üyelerim, benim teşkilatım, belediye çalışanlarım, bazı basın mensupları var ve toplum var, herkes var bu işin içinde. Suçlu arıyorsak, suçlu hepimiz. Önce kendimden başlayayım ki kimse günah keçisi aradığımı düşünmesin. Ben sadece fakülte eğitimi ve 2 yıl Giresun’da öğretmenlik yaptım ve bunun dışında bütün hayatımı Bayburt’ta geçirdim. Öğretmenlik, idarecilik, mahalli dernek başkanlığı, sendika il başkanlığı yaptım, ticaretle uğraştım. Kimse bana sıradan bir memurken geldi, başarılı olamadı diyemez. Zannetmiyorum ki bu kadar çok yönlü bir daha gelsin. Bunu söylerken de tevazu yapmak istemiyorum. O açıdan çok rahatım. Ben bu işe başlamadan önce hayatın her alanında görev aldım.”

“En kısa süre en başarılı bir adam için 3 senedir”

“Ama bütün bunlara rağmen belediyeciliğin bir acemiliği var. Bu işin okulu yok, tecrübeye dayalı bir iş. Bunun öğrenilme süresi bir eğitimci olarak söylüyorum, en erken 3 sene. Çünkü bu gerçekten çok yönlü bir iş. Bunun imarı, muhasebesi, insan kaynakları ve bir sürü kolu var. Bu kolların hepsiyle bir adamın ihtisas derecesinde bilgi sahibi olması mümkün değil ama en azın belli başlı kavramları bilmek lazım. Misal kop, dop, emsal, harita, şehir planı gibi kavramları bilmezsen İmar Müdürü ile konuşmazsın. Ya da muhasebede gelir, gider, tahmini bütçe, cari hesap nedir, bilemezsen Muhasebe Müdür konuşur siz bakarsınız. İnsan Kaynakları Müdürü 657 devlet memuru  kanunundan bahseder, sen o ne dersin. Ama bunların en azından standartlarının bilinmesi lazım. Bunun en kısa süresi en başarılı bir adam için 3 senedir.”

“Yerin altına gömdüğünüz yatırım toplum tarafından algılanmıyor”

“Bazı hizmetler vardır ki rutin olarak kendiliğinden yürür. Bazıları da vardır, belediye başkanının şahsi araştırması ile ortaya konulan hizmetlerdir. Bu hizmetler ancak son 2 senede ortaya çıktı. Onu da şimdi Bayburt’ta herkes biliyor. Son 2 senede iyi çalıştığım söyleniyor. Ben şöyle değerlendiriyorum. Ben 3 senede Bayburt’a 40 trilyonluk yatırım yaptım. Doğalgaz ve İsale hattı. Son 2 senede de 4 trilyonluk yatırım yaptım. Mesele para değil o zaman. Yerin altına gömdüğünüz yatırımın bedeli ne olursa olsun bu toplum tarafından algılanmıyor. Ama ne zaman kaldırım, park, Ulu Camii, Kırkçeşmeler, İmaret sosyal tesisleri, şelale, masal park gibi herkesin gördüğü işler yapmaya başlarsanız, o zaman hizmetler algılanmaya başlıyor. Diyorlar ki,’niye 3 sene durdun da son 2 sene çalışmaya başladın?’ Oysa öyle değil. İşin öğrenilme süreci çok önemli.”

“İstanbul’da aleyhimde konuşan belediye meclis üyem var”

“Yeniden başlayacak olsaydım. Yapmak istediklerim çok farklı olurdu. Öncelikle belediye meclis üyelerinden başlardım.  Orası işin motoru. Seçilenlerle çok iyi yönetim anlayışı içerisinde olmanız gerekiyor. Özellikle AK Parti adına söylüyorum maalesef Bayburt’ta belediye başkanları meclis üyelerinin seçiminde çok etkili olamadı. Şunu yaşadım isim vermeyeceğim, birinci senemde beni toplum içerisinde eleştiren meclis üyelerim oldu. Bugün İstanbul’da dolaşıp benim aleyhimde konuşan belediye meclis üyem var. ‘Temayül yoklamasında 8 tane meclis üyesinden 6 tanesi başkana oy vermedi’ diye İstanbul’da dolaşan meclis üyem var benim. Bunları ben seçmedim, çok basit gerekçelerle belediye meclis üyesi olan arkadaşlar var. Beni de desinlerki, belediye meclis üyesi oldu veya şu işimi daha kolay yaparım diye belediye meclis üyesi olan arkadaşlarım var. İktidar da muhalefette de var bu isimler.”

“Ben çalışayım da Hacı Ali Polat mı kazansın?”

“Sonra belediye çalışanlarım. Şimdi belediyede kadrolu olarak yaklaşık 250 çalışanım var. Bunlar değişik zamanlarda belediyeye alınmış.  Belediye başkanı ne kadar seçildiği gün yakasındaki rozeti bir kenara bıraksa da, çalışanlar arasında işin içinde bir siyasi anlayış maalesef oluyor. Farklı bir partiye mensup bir çalışan, ‘ben çalışayım da Hacı Ali Polat mı kazansın?’ Arkadaş sen bu işten para kazanıyor,  aileni geçindiriyorsun. Senin birinci işin aldığın paranın hakkını vermek. Bu da var maalesef.  İş yapmayan adama cezasını da veremiyorsun. Ceza versen de geçici oluyor. İşten de atamıyorsun, rezilliği de göze aldıysa onla baş etmen mümkün değil. Ben de biliyorum ki 657 devlet memurluğu kanununa göre üst idarecinin çalışmak istemeyen, tembelce davranan, ihanet etmek isteyenle uğraşması beyhude bir çabadır. O zaman ne yapacaksın mümkün olduğu kadar motive etmek suretiyle alabileceğin maksimum verimi alma çaba içerisinde olmak gerekir, bu şekilde de davrandım.”

“Belediye çalışanlarının kurumsal aidiyet sıkıntısı var”

“Mesela şehir merkezinde bu topluma en çok hizmet eden kurum belediye. İnsan hayatını yakından ilgilendiren tüm hizmetleri belediye sunuyor. Peki kurumlar arasında itibar anketi yapsak belediye kaçıncı çıkar. Suyunu, kanalizasyonunu, çöpünü, parkını, bahçesini tüm hizmeti veriyorsun, peki Bayburt Belediyesi’nin itibarı nerelerde, aşağılarda.  Niye bu şundan kaynaklanıyor, belediye çalışanlarının çoğunun kurumsal aidiyet sıkıntısı var. Belediye de çalışıyorum demeyi zul sayıyor. Bunu nerden biliyorum. Dede Korkut’ta olsun, 21 Şubat’ta olsun sanatçı getiriyoruz. Belediye çalışanları gelmiyor. Öyle konserler oldu ki 100 kişi var. Hani bizim çalışanlar, bunların aileleri de nerde insan derki ‘benim kurumum yapıyor gideyim’ salon toplantıları yapıyoruz 50 kişi var. Aidiyet sıkıntısı olan kurumda heyecan sıkıntısı da var. İnanın 5 sene geçti, beni zorlayan adam çıkmadı. Ama elemanlarımdan benim hızıma yetişemeyen çok çıktı. Benim enerjimi ve heyecanımı paylaşmayan ve beni anlayamayan çok adamla karşılaştım ama başkanı zorlayan şunu yap, al sana bir proje diyen kimseyle karşılaşmadım. Sonuçtaki olumsuzluklara kattı sunduğu için bunları anlatıyorum. Kendi çalışanlarımı kamuya şikâyet etmiyorum. Bunu bir daha tekrar ediyorum ben günah keçisi aramıyorum. Ben bir tespit yapıyorum ve bunlar tarihe kayıt olarak geçsin diyorum. İnşallah ders çıkarılır ve 5 sene sonra benim yerimde oturan başka bir arkadaş bunları size anlatmaz. Bu aynı zamanda bu göreve talip olan arkadaşlara da tutulan bir dost ışığı diye düşünüyorum.”

“9 milyon bütçe, 8 milyon 600 bin lira borcumuz vardı”

"Teşkilat bilgilendirme toplantısı çok az yaptım. Keşke teşkilat bilgilendirme toplantısını daha çok yapsaydım. Reklam tanıtım konusunda, basın yayın konusunda az çok sizinle birlikte olduğumu düşünüyorum.  Sağduyu gazetesi, İslam, İlim Sanat, Panzehir, Kadın-Aile dergilerinin Bayburt temsilcisiydim. Şu anda hala AK Radyo’nun Bayburt temsilcisiyim.  Keşke olmasaydım. Böyle olduğum zaman basın yayın birimimizin ne kadar hatalı olduğunu daha çok anladım. Basın yayın, ilan, reklam, tanıtım konusunda son seneden iyi şeyler yapmaya çalıştık. Ondan önceki süreçte 100 üzerinden ancak 10 verebilirim. Ben var olan imkânları değerlendirme konusunda kendimi kesinlikle başarısız bulmuyorum. Var olmayan potansiyeli harekete geçirme konusunda ben benden önce hiçbir kimsenin bana yaklaşabileceğimi zannetmiyorum. Ben bir yıllık bütçem kadar İstanbul belediyelerinden katkı aldım. 2009 bütçem 9 milyondu. Ben Ümraniye’den, Esenyurt’tan, Bağcılar’dan, Bahçelievler’den, Esenler’den, Kağıthane’den ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, bütün bu belediyelerden aldığımı katkı rahatlıkla 9 milyonu buluyor. Ayrıntısını sizlere basın aracılığıyla bir broşür şeklinde takdim edeceğiz. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 8 tane araç almışız. Bunlar kolay gelmedi. Bunlar beşeri münasebetlerin iyi kurulmasıyla Bayburt’a kazandırılan hibe malzemeler. Samimiyetle istiyorum ki benden sonra gelenler inşallah daha çok alırlar. Bunun yollarını ben yeni gelen arkadaşlara öğreteceğim. Ama bana kimse bunu öğretmedi. İnsanlar benden çöp kovası istiyor, Bayburt Belediyesi’nin parası yok. Ne kadar borcumuz olduğunu size geldiğim zaman açıklamıştım.  9 milyon bütçemiz vardı. 8 milyon 600 bin lira borcumuz vardı. Yüzde 95 borçlu bir belediye ve bu borcun yüzde 30’u piyasa borcu. En kötü idare edilir borç. Böyle bir belediye idare etmeye gayret ettik. "

“200 oyun 101’i çok başarılı bulmuş”

“Beni seçen AK Parti camiası. Herkes bizim demografik yapımızı biliyor. Sosyal hayatımızı biliyor.  AK Parti bir fikir partisi değil bir kitle partisi. Dolayısıyla var olan herkesle aynı fikri ve ideali paylaşmıyoruz. ANAP’ı tarif ederken 4 eğilimli bir parti denirdi. Bizim belki de 4 eğilimden de fazla eğilim. Teşkilat içinde yapılan toplantılardan hep şunu söyledim. ‘Kol kırılır yen içinde kalır. Biz bir ekibiz. Ben sizin seçtiğiniz birisiyim. Kendi içinizdeki konuşmalarınızdan her şeyi bana söyleyebilirsiniz. Her eleştiriyi bana yansıtabilirsiniz. Hepimizin gayesi daha iyi hizmet üretmek. Bayburt’a daha güzel bir standart kazandırmak. Dışarıda başka insanlarla oturup da beni eleştirirseniz bu hepimizin bindiği dalı kesmek anlamına gelir.’ Toplumda bu oldu mu olmuyor. Keşke olmasaydı. Şu konuda teşkilatıma teşekkür ediyorum. Özellikle temayül yoklamasında kullanılan yaklaşık 200 oy vardı. Bu oyların 101 tanesi benim çok başarılı olduğumu ifade etmiş. Bu manada teşkilatıma gerçekten teşekkür ediyorum. Doğruyu iyi anlamışlar diye. "

“Karanlık alemlerden salvoların, klavye kabadayılarının ortaya çıktığı basın”

“Bu sonuçta basının da etkisi var. Aynı düşünceye sahip olmayabiliriz. Belediye meclisinin ilk toplantısında diğer partililerin olduğu bir ortamda ‘Bayburt hepimizin, biz bu topraklarda yaşıyoruz. Bu topraklarda yapılan hizmette bizim bize yapılan hizmettir. Yapılamayan hizmette bizden giden hizmettir.’dedim. Şimdi basının görevi nedir? Yapılanları olduğu gibi aksettirmek. Toplumun bilgilendirilmesi konusunda aracı olmak. Özelikle yeni çıkan bir basın sektörümüz oluştu. Sosyal medya basını. Karanlık alemlerden salvoların, klavye kabadayılarının ortaya çıktığı basın. Belediye ile ilgili bir belediyenin sitesindeki haberi yayınlıyor. Altına neler de neler. Adam adını bile söylemeye cesaret edemiyor hiç senin zihninde olmayan şeyler söylüyor. İftiralar, dedikodular, karalamalar… Birisinin kötülüğü bir diğerinin iyiliği değildir. Başka birisinin başarısız olması senin başarılı olduğun anlamına kesinlikle gelmez. Sosyal medya buna çanak tuttu. Kontrolsüz, kuralsız, kaidesiz. Kişilik haklarına saldırı da oldu ama kimseyi mahkemeye de vermedik. Dün baktım bir sitede ‘başkan bize hakkını helal et’ yazıyor. Günaydın derler buna.”

“Devam etseydim Bayburt kazanacaktı”

“Ben devam etseydim Bayburt kazanacaktı. Yoksa ben 5 sene bu işin onurunu zaten yaşadım. Ülkü bey Bayburt’ta 5 sene milletvekilliği yapsa 25 sene de milletvekilliği yapsa onursa onur, gurursa gurur. Şu anda toplumda son zamanlarda anladı. Başkan tekrar bir daha gelsin diyor. Bu sonucun gerçekleşmesinde en önemli etken anketler oldu. Bir defa Bayburt fakir, insanların belediyeden beklentisi çok fazla. Belediye hizmet üretirken kendi imkânlarını ortaya koyuyor. Bunu da yeteri kadar yaptığımı düşünüyorum.”

‘Çoruh’u pisletenleri görmüyor musun?’

“Peki toplum Bayburt’un güzelleşmesi adına neler yapıyor? Bina yapan insanlar buna ne kadar katkı sunuyor? Biz kötü, çirkin görüntülerle ilgili zabıtayı gönderiyoruz, her şeyi yaptınız da sıra buna mı geldi diyor. Sigara kutusunu aracından yere atan birisini durdum, neden attığını sordum dedi ki ‘Çoruh’u pisletenleri görmüyor musun?’ Bu şehirde bunlar düzelmez. Bu sıkıntılar bu şehirde var olmaya devam edecek. “

“Toplumun şimdi yüzde 50-60’ı beni istiyor”

"Benim temayülde yoklamalarım yüzde 63 başarılı. Teşkilatıma teşekkür ettim. Yusuf beye (Yusuf Elçi) teşekkür ediyorum. Beni teşkilatım içerisinde en fazla savunan o oldu. Milletvekillerimle hiçbir sıkıntım olmadı. Bayburt’ta hizmet üreten hiçbir bürokratla sıkıntım olmadı. Bayburt’a gelen bakanlar bizlerle ilgili not tutuyorlar. İl koordinatörüm hepsi tamam. Tek sıkıntım vardı benim. Bu toplumu direkt ilgilendiriyor. 2012’nin başında yapılan bir anket çok düşüktü. Yüzde 10,7. Başbakanın kafasında o kaldı. O nokta benim devam edemememin en önemli noktası oldu. Burada toplumun katkısı var mı? Var. Toplumun şimdi yüzde 50-60’ı beni istiyor. Dün yüzde 10 diyen de bu toplumdu. Bayburt benimle devam etse idi daha çok hizmet alacaktı da şimdi daha çok hizmet almayacak ise bunda katkısı olan herkesin vebali var. Vebalse vebal; ama ben kendimden başladım hatalara. Kendimde var, meclis üyelerimde var, çalışanlarımda var, teşkilatım da var, toplumda var ve basın mensuplarında var."

“Borçların hepsini temizledim”

“Aldığım zaman belediye yüzde 95 borçlu idi, şu anda o borçların hepsini temizledim. Sosyal güvenlik kurumuna borç vardı. Arsa verdim, sildim. Vergi dairesine borç vardı, benden önce başka kurumlara verilmiş olan arsaları adeta boyadım, pulladım yeniden sattım. 2 milyon 733 bin lira belediyenin vergi dairesine borcu vardı sildim. Sanayi camii arsasını mahsuplaşmak suretiyle belediyenin vergi borcunu sildirdim. Bu bir başarı mıdır? Bunu birçok insan bilmez.  Bayburt Belediyesi’nde bu güne kadar bu hiç yapılmamış. Ben 2009 yılında 12,5 trilyon para istedim İller Bankası’ndan. Kanalizasyona başlamak adına. Kredibilitemiz uygun değil diye vermediler. Ama şimdi sene başında Başbakanımızdan istedim, 40 milyon aldım. Şimdi içme suyu şebeke hattının ihalesi konusunda 14 milyon daha ihtiyaç olduğuna dair yazı geldi. Haftaya Ankara’ya gidip İller Bankası’ndan o 14 milyonu alıp geleceğim. Bu kendime güven ile oluyor. Bu kapıyı, bu yolu bildiğim için oluyor. Bu 5 senede kazanılan bir misyon.”

Başbakan Erdoğan: “Evet yüzde 30 olmuş ama yüzde 70 ne olacak?”

“Eğer bizim bu sosyal yapımız değişmez ise, bu toplum her şeyi belediyeden bekler hale gelirse, bu toplum kendi hiçbir şey yapmayıp da her şeyi belediye yapsın diye beklerse, ya da kendisinin yapması gereken işi belediyeye teklif edip de belediyeden olumsuz cevap alıp başkanın aleyhine geçmeyi bırakmaz ise yapılan hizmetlerin doğrusunu, yanlışını tam net olarak görmez ise bu süreç böyle geldi böyle devam eder. Benim bu sene yapılan anketlerde en üst aldığım nokta yüzde 30. Başbakan zaten şöyle demiş. Evet yüzde 30 olmuş ama yüzde 70 ne olacak? Eğer bu süreçte ciddi manada bir değişim olmazsa hiçbir seçilmiş insan, seçilmiş olduğu dönemin sonunda yüzde 30 civarında bile bir destek bulamaz. O zaman ne olacak Bayburt? Şaban Kardeş seçildi, gitti. Suat Pamukçu geldi gitti. Bahattin Elçi, Fetani Bey geldi gitti. Bünyamin bey de geldi gider. Hacı Ali Polat geldi gitti, Bekir Çetin… Ne olur? Bayburt yaşayan emekli siyasetçilerle dolar.  Başka şehirlerde bu kadar yaşayan emekli siyasetçi zor bulunur. Niye hep değişiyoruz. Ben bir sorumluluk gereği bunları anlatmak zorunda kaldım. "

“Bana teklifler geliyor”

Ben sonuna kadar Adalet ve Kalkınma Partisi mensubuyum. 2001 yılında parti kurulduğu zaman ben Fuzul Otomotiv olarak çalıştırdığım işletmemi kapattım ve AK Parti’nin ilk kurulma yeri olarak verdim. O günden bu güne kadar da AK Partili’yim. AK Parti’de bir nefer olarak da çalışmayı bir başkan olarak da çalışmayı kendime en büyük şeref olarak kabul ettim ve etmeye de devam edeceğim. Ben bu partiye belediye başkanı olayım diye gelmedim. Ben bu partiye günübirlik amaçlar için hiç gelmedim. Ben Başbakanımızın ‘yeniden Büyük Türkiye’ ideali için bu partideyim. Başbakanımızın teşkilatıyla kadrosuyla Türkiye’yi normalleştirmek adına gerçekleştirdiği ‘sessiz devrim’de bir nefer olarak yer alayım diye bu partideyim. Bundan sonra da bu partide kalmaya devam edeceğim. Kimse benden farklı bir şey sakın beklemesin. Bana değişik, değişik teklifler geliyor. ‘Gel bizim adayımız ol, gel bize katıl, gel bağımsız aday ol, Bayburt şu anda kaynıyor, Bayburt senin yanında’. Ben AK Partili doğmadım ama oldum. Olmaya devam edeceğim. Şunu da kesinlikle ifade edeyim. Yeni seçilecek arkadaşlara başarılar diliyorum. Temenni ediyorum ki benden daha çok iş yapsınlar. Benim yaptığım hizmetleri devam ettirsinler.”

2014 Yerel Seçimler öncesi ortaya çıkan ve partisi tarafından seçilen adayları kazandığı takdirde ancak 3. Yılında Belediye Başkanı olacağını söyleyen Başkan Polat, Bayburt’un hizmetlerden kesintisiz olarak hizmet alabilmesi için belediyenin AK Parti’de kalması gerektiğini de söyledi. Başkan Polat sözlerini şöyle tamamladı:

“Şuana kadar 3 parti adayını açıkladı; AK Parti, MHP ve Saadet Partisi. Sonuçta bana göre aday olan arkadaşların hepsi acemi. 3’ü de 3 yıl dersine çalıştıktan sonra belediye başkanı olacaklar. 3’üne de ben başarılar diliyorum. Bu adaylarımızın 3’ü de insani ilişkilerimiz olarak arkadaşlarımızdır.  Ben her şeyden önce bu belediyenin mutlaka ve mutlaka AK Parti’de kalmasını düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar yapmış olduğum hizmetlerin yüzde 75’ini iktidarın yanında bir belediye olarak yaptım. Ben eğer MHP’den seçilen bir başkan olsaydım, yaptığımın en az yüzde 25’ini yapabilecektim ve bunların yüzde 75’inden Bayburt mahrum kalacaktı. Bunu da sorumluluğum gereği herkese söylüyorum. Bayburt mutlaka bu kronikleşmiş altyapı sıkıntısından kurtulacaktır. Ama yeni hizmetleri alabilme adına da mutlaka iktidarın yanında bir belediyeyi seçmesi gerekmektedir. Beni sevenlerden aynı yolda yürümeleri gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Önümüzdeki sürecin Bayburt’a hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Temenni ediyorum ki benden sonra gelecek arkadaş bu şehre benden 3 kat, 5 kat, 10 kat daha çok hizmet etsin. Çünkü bu şehir hepimizin. Ben bu şehirde yaşamaya devam edeceğim. Çocuklarım bu şehirde yaşamaya devam edecektir.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.