Hasan Aktaş, dört asır sonra Osmanlı döneminin gizli kalmış bir sayfasını araladı

Akademisyen-yazar Hasan Aktaş, son kitabında Osmanlı döneminde idam edilen bir mütefekkiri konu alıyor. 

Hasan Aktaş, dört asır sonra Osmanlı döneminin gizli kalmış bir sayfasını araladı

Bayburt Postası - Bayburt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Aktaş'ın ‘Osmanlı Engizisyonunda Meçhul Bir Mütefekkir Nadajlı Sarı Abdurrahman’ adlı eseri yayınlandı.

Kitabın kaynağı, dört asır önce, 1602 yılında idam edilen idam edilen mütefekkirin ardında bıraktığı bir mektup. Hasan Aktaş, bir edebiyatçı olarak tarihçilerin alanının sınırlarını da zorladığı eserinde, bir mektuptan bir kitap ortaya çıkarma başarısını ortaya koyuyor.

Kitap, ‘Nadajlı Menkıbesidir’, ‘Hayatı’, ‘Marjinal Bir Osmanlı Kimliği’, Paradigması ve Felsefesi’, Yargılanması ve İnfazı’, Mektup Meselesi’, ‘Tarihsel Bağlantılar’, ‘Akademik Eleştiriler’ ve ‘Metin Tahlilleri’nden oluşuyor. Kitapta Aktaş’ın edebiyatçı eşi Bedriye Aktaş’ın Nadajlı Sarı Abdurrahman’ın hayatını konu alan ‘Gümüş Aynadır Kalbim’ adlı öykü de yer alıyor. 

Marjinal isimler üzerindeki çalışmalarını sürdüren Hasan Aktaş, son kitabı ile ilgili Bayburt Postası’na açıklamalarda bulundu. 

Nadajlı Sarı Abdurrahman ismi ile ilk kez 1985 yılında Ece Ayhan’ın ‘Mektup Nadajlıdır Dom’ şiirinde karşılaştığını, ilk okuduğunda hiçbir şey anlamadığı bu şiirin peşine düşerek, Osmanlı döneminde katledilen mütefekkirin hayatını ortaya çıkardığını aktardı. Aktaş, kitabının 35 yıllık bir takibin, çalışmanın ürünü olduğunu kaydederek, “Dört asır sonra birinin çıkıp, bu mektuptan yola çıkarak bir kitap oluşturacağını hesap etselerdi kesinlikle bu mektubu da yok ederlerdi” dedi. 

Osmanlı’nın ortadan kaldırdığı sıradışı entelektüellerden birinin de Nadajlı Sarı Abdurrahman olduğunu söyleyen Aktaş, Osmanlı’nın entelektüellerini muhtelif bahanelerle ortadan kaldırarak kendi sonunu hazırladığını belirtti.

Nadajlı Sarı Abdurrahman’ın İslam’a getirdiği sıradışı yorumlar sonrasında zındık ilan edilerek katledildiğini söyleyen Aktaş, o dönemde bilginin, hususiyetle düşünce derinliği olan felsefenin yok edilmesinin, Osmanlı’nın çöküşü ile yakından ilgisinin olduğunu dile getirdi. 

Mollalar ve Kadızadeler eli ile entelektüel hayatı bitirenlerin irfani bir geleneği çökerttiğini belirten Aktaş, Osmanlı’da felsefenin ancak şiirle yapılabildiğini, Nadajlı Sarı Abdurrahman gibilerinin ise haksızca katledildiğini aktardı.

Nadajlı Sarı Abdurrahman’ın mahkemede savunduğu görüşlerin arkasında durarak, bilimin haysiyetini koruduğunu söyleyen Aktaş, Nadajlı Sarı Abdurahman’ı dört asır sonrasında bir kitapla karşılamak mutluluğunu yaşadığını belirtti.

190 sayfalık eser Yort Savul Akademisi yayınlarından okuyucu ile buluşan Aktaş'ın kitabına Purut Kitabevi'nden ulaşılabilir. Kitap ayrıca yortsavulakademisi.com adresinden de temin edilebilir. 

Haber: Murat Okutmuş

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.