'Taştan Hilal' mutlu, ya biz?

Bayburt Postası -“Ey koca mimar! Batı’da gittiğimiz en uç diyarımız Mostar’da öyle bir köprü yaptırasın ki, bugüne kadar eşi benzeri görülmeye; bakan gözü, gönlü fethede; Osmanlı'nın adını hatırlata, yaşata!” Bu sözler; 20 haneli bir Hristiyan yerleşim birimi olan Mostar köyünde yaşayan halkın, 1557 yılında, padişaha ulaşıp isteklerini bildirmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin'e iletilen emir cümleleri... Günümüz şartlarında dahi, tüm dünyada eşi benzeri olmayan ve seyri bile heyecan veren köprünün hikayesi işte bu emirle başlıyor...

'Taştan Hilal' mutlu, ya biz?

Bayburt Postası -“Ey koca mimar! Batı’da gittiğimiz en uç diyarımız Mostar’da öyle bir köprü yaptırasın ki, bugüne kadar eşi benzeri görülmeye; bakan gözü, gönlü fethede; Osmanlı'nın adını hatırlata, yaşata!” Bu sözler; 20 haneli bir Hristiyan yerleşim birimi olan Mostar köyünde yaşayan halkın, 1557 yılında, padişaha ulaşıp isteklerini bildirmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin'e iletilen emir cümleleri... Günümüz şartlarında dahi, tüm dünyada eşi benzeri olmayan ve seyri bile heyecan veren köprünün hikayesi işte bu emirle başlıyor...

Avrupalıların deyimiyle, "taştan hilal" gibi Neretva Nehri'nin üzerinde yükselen bir eser... Hilal şekli ile bayrağımızı, üzerine döşenen 99 mermer basamakla Allah'ın isimlerini çağrıştıran mimari dokuya sahip... Ve Osmanlı medeniyetinin Balkanlardaki en önemli sembollerinden biri...

Tarihi Mostar Köprüsü...

Asırlar boyu ayakta kalan Mostar Köprüsü ve her iki yanındaki Osmanlı eserleri, Batı medeniyetine tarihi eser açısından değer katsa da, manevi açıdan hep rahatsız etti... Balkanlarda birer yıldız gibi göze çarpan bu eserler, adeta yıkılmak için beklermişçesine ilk fırsatta yerle bir oldu...

1992 yılında çıkan iç savaş sırasında, Sırp milisleri tarafından defalarca top atışına tutulan tarihi Mostar Köprüsü, 1993 yılında atılan son top darbesiyle yıkılmıştı... Kanuni Sultan Süleyman'ın yıkılmadan ayakta kalabilmesi için Mimar Hayreddin'in ömrüne paha biçtiği köprü, ancak 429 yıl ayakta kalabilmişti...

Neretva Nehri'nin boynunda bir gerdanlık gibi duran köprünün ulusal haber kanalları tarafından yıkılış anını gösteren görüntüler, aslında Bosna Savaşı'nı dünyanın tanımasına sebep olmuş -en başta Türkiye olmak üzere- tüm dünyayı ayağa kaldırmıştı. Ve en önemlisi savaşın durmasını sağlayan tepkileri doğurmuştu...

1995 yılında savaş bitmişti... Fakat 456 taşıyla birlikte nehrin derinliklerine gömülen tarihi Mostar Köprüsü artık yoktu... Neretva Nehri'nin iki yakası, farklı kültürleri birleştiren dünya mirası "taştan hilal" yerine yıllarca bir insanlık ayıbı olan asma köprü ile birleştirildi...

Tamamen yıkılan Mostar Köprüsü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Bosna-Hersek Devleti’nin çalışmaları sonucunda yeniden inşa edildi. Bir Osmanlı eseri olan köprüyü yeniden inşa etmek yine Türkler'e nasip oldu.

Eski haline uygun olmak kaydıyla çalışmalar 1997 yılında başladı.

Köprünün inşaatını Türk şirketi ER-BU üstlendi. Önce dalgıçlar tarafından köprünün orijinal taşları nehir yatağından bulunup vinçlerle çekildi. Zamanla suyun içinde bozulmaya uğrayan bu taşlar yapıda kullanılamayacak derecede aşındığı için orijinal taşların çıkarıldığı ve günümüzde kapalı olan taş ocağı tekrardan bu iş için açılıp aynı ocaktan taşlar çıkarılmaya başlandı. Orijinal modele sadık kalarak yapılan; 4 metre genişliğe, 30 metre uzunluğa ve 24 metre yüksekliğe ulaşan bu köprünün yeniden inşasında ise tam 27 taş ustası çalışmıştır.

İşte Mostar Köprüsü’ne yeniden hayat veren taş ustalarının hemen hepsi Bayburt’tan gitmişti… Bir Selçuklu eseri olan Korgan Köprüsü'ne bile gereken önemi verilmediği ve kendi yalnızlığında bırakıldığı Bayburt’tan…

Dünya mirası Mostar'ı yeniden yapan usta...

Kemerindeki çalışmalardan; kilit taşının konulmasına dek köprüyü yeniden inşa eden o 27 taş ustasından biri ise Ömer Kırmızı… Bayburt’un ve Bayburtlu'nun gurur duyduğu taş işçiliğinin en ünlü temsilcilerinden... Sayısız kültür mirası olan ülkemiz ve hatta ülke sınırlarını aşan bir çok tarihi eserde onun izi var... Tıpkı Mostar Köprüsü'nde olduğu gibi Erzurum Yakutiye Medresesi, Trabzon Sümela Manastırı, İzmir Saat Kulesi onarımında ve sanatında bulunduğu ünlü eserlerden bir kaç tanesi...

Son zamanlarda değeri iyice anlaşılan ve uğruna yeni atılımlar yapılan, yeni ocaklar kurulan Bayburt taşı ile, işte bu şekil ve ruh sanatkârı Ömer Kırmızı gibi ustaların becerikli elleri sayesinde yüzyıllar boyunca; ya ayakta duracak eserler ortaya çıkarılmış, ya da tahrip olanlar onarılmıştır.

Ama mutlu değil bu büyük usta!

“Sadece ben değil, tüm Bayburtlu taş ustaları bu durumdan rahatsız” diyor… Ömer Kırmızı’yı ve Bayburtlu taş ustalarını rahatsız eden konu şu: Dünyanın en kolay işlenebilen ve sanatsal eserlere en uygun bir yapıya sahip olduğu halde, Bayburt taşından ve Bayburtlu ustalardan Bayburt’un yararlanamaması…

Mesela bir köprü! Neden olmasın?

O kadar ünlü eserde imzası olan Ömer Usta, Bayburt’a bir taş köprü yapmayı hayal ediyor. Hayalinde, Çoruh Nehri üzerinde bulunan zevksiz köprüler yerine, Bayburt taşından köprüler yapmak, Bayburt’a bu güzelliği tattırmak, kazandırmak var.

Daha önce defalarca sormuştuk, bir kez daha soruyoruz:
Ne dersiniz, güzel olmaz mı?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.