1967 yılında Hababam Sınıfı'nı oynadıktan sonra Ankara’ya, oradan Balıkesir’e düşünce yolum; Bayburt’ta başlayan tiyatro serüvenim böylelikle sona ermişti. Çünkü Yaman Başkut’un, Salih Kalyon’un, profesyonel tekliflerine hayır demiştim… Fakat tiyatroya tümüyle hayır dememiştim…

Eski Perdeler’i aralamaya; Bayburt’a dönüş yaptığım 1977 yılı ve sonrasıyla devam edeceğiz.

1977 yılı ve sonrası: Cemalettin Kumbasar, Selahattin Ağın, Köksal Ciyaval, Faruk Kılıçalan, Turgut Başağa, Remzi Mıcık, Hanefi Ağın, Sebahattin Karaoğlu, Rauf Kalekahyası ve Cemil Kamber…

Ama öncesinde, bir parantez açmak, Balıkesir’e uzanmak, Bayburt hasretini, memleket özlemini yansıtmak istedim.

*

Ankara’dan ayrılışın ardından memuriyet hayatına başladığım Balıkesir’de, Altınoluk Turizm Derneği’ni kurup tiyatroyu amatörce; gerek idareci, gerekse yönetmen olarak devam ettirdim.

Ege’nin zeybek çocuklarına, folklorümüzü işledim, Bayburt barlarını öğrettim. Derme çatma sahnelerde piyesler sahnelettim.

1977 yılında dönemin Bayburt Belediye Başkanı Sayın Nihat Köklü’nün davet mektubu bana ulaştığında, hazırlıklıydım, hiç düşünmeden Bayburt’a döndüm.

İşte o günden sonra; Alparslan, Molla Çinari, Kafa Tamircisi, 5 Küçük Zenci, Prof. Dr. Abuzittin, Ayıkla Pirincin Taşını, Pusuda, Diyet gibi bir çok oyunu ve “Yaşadığımız Şehir” dizisini sahneye koyduk.

Perdemizi bu oyunlara açmak üzere… 5 Dakika Ara…

Not: Canım kardeşim Faruk Kılıçalan… Bayburt’u ve tiyatro sahnelerini paylaştığım arkadaşlarımı hiçbir zaman unutmadım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Faruk Nafiz Kılıçalan 10 yıl önce

Unutmadığını biliyorum değerli ağabeyim. Sanatla uğraşanlar sanata emeği geçenler dolayısıyla insanı bir gergef gibi işlerler. Çünkü hedef kitle insandır. Özellikle "temaşa" sanatı... Ben 'o' yorumumda o günlere bir seyahat edeyim, bir katkım olsun düşüncesiyle katkı yapmaya çalıştım. "Bakî kalan şu kubbede hoş bir sada imiş" diyor şair; bizim gökkubemizin mihenk taşı "vefa" dır. Saygı ve hürmet eder, ahir ömrümüzde sağlık, sıhhat ve saadetler niyaz ederim.