Ya kendin restore et, ya da bekle yıkılsın!

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan yapılar yasa gereği el sürülemediği için adeta yıkılacağı günü bekliyor!

Ya kendin restore et, ya da bekle yıkılsın!

Bayburt Postası - Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan yapılar yasa gereği el sürülemediği için adeta yıkılacağı günü bekliyor! 1989 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan çalışma ile tarihi ve yöresel mimariye sahip olduğu gerekçesiyle koruma kapsamına alınan Bayburt’taki tarihi yerlerin günümüzdeki hali içler acısı.

Tam 24 yıl önce bakanlık tarafından oluşturulan heyetin tespit ettiği fakat zaman içerisinde hiçbir el sürülmeden bekletilen binaların koruma altına alındığı yıl ile bugünkü durumu arasında ise çok fark var! Yasa gereği bakanlık tarafından oluşturulacak bir proje haricinde sahiplerinin bile el süremediği koruma altındaki bu yapılar yıllar geçtikçe yok olmaya yüz tutmuş ve sahip olduğu mimari özelliklerini de tamamen kaybetmek üzere.

Adnan Dündar

Bayburt’ta koruma altına alınan ve bugünlerde yıkılmamak için direnen 45 tarihi yerden biri de Unutulmaz Cadde’de yer alan eski Tekel binası. Yıllardır atıl bir şekilde bekleyen binanın varisleri artık neredeyse isyan ediyor. Bayburt merkezde bulunan ve yöresel mimariyi en özgün bir şekilde temsil eden ve bir dönem Tekel tarafından da kullanılan binanın varislerinden Adnan Dündar, mağdur durumda olduklarını söyledi. 1984 yılından itibaren binanın restore edilmesi için uğraştığını ve sonuç alamadığını anlatan Dündar, “1984 yılından bu yana bu işle mücadele ediyorum. Önceki sene bizzat kendim götürdüm Ankara’ya dosyayı götürdüm. Proje parası olarak çıkan 17 bin lira. Ben dosyayı götürdükten sonra Kültür Bakanlığı’ndan gelen para 30 bin lira. Bu parayı almadım, yeterli olmadığı için. Kalfa getirdim adam dedi ki ‘ben buraya 30 bin liraya çekiç vurmam dedi. Çıksam çatıyı yapmaya yan taraftan duvar çökse kalacağım altında.” Peki bir usta bunu diyorsa, bugün o binadan birinin başına bir taş düşse bunun vicdani olarak hesaplaşmasını kim yapacak?” dedi.


Bakanlık tarafından binanın restore edilmesi için ya tam destek verilmesini ya da restore için yetki verilmesini isteyen Dündar, “Sonuç olarak ya tam destek verilsin yapalım, ya devlet alsın ya da bıraksınlar biz kendimiz istediğimiz gibi yapalım. Bayburt’un merkezi yeri yazıktır, günahtır mağdur oluyoruz. Bayburt’taki insanların görmemezlikten gelmesi bizim zorumuza gidiyor. Mesela bir dönem üst taraf Tekel binası idi. Alt katta Sümerbank depo olarak kullanıyordu. Düşünün burada kumaş saklanıyordu. O kadar sağlamdı ama ya şimdi girip bakmaya bile korkulacak hale geldi” şeklinde konuştu.

Bayburt Valiliği ve Bayburt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün ilgisiz kaldığını da belirten Dündar, “Halbuki Bayburt dışında bunlar yapılıyor. Türkiye’de örnekleri yok mu? Beypazarı örneği var. Hacı Bayram Vali Camii’nin çevresi var. Yapanlar yapıyor ama Bayburt’ta maalesef Bayburt Valiliği de, Belediye Başkanlığı da, Kültür Müdürlüğü de yok. Mağdur olan bizleriz” dedi.

Binanın varislerinden Mustafa Canmemiş de, binanın zamanla çürüdüğünü ve artık tehlikeli bir yapı olduğuna dikkat çekti. Restore için 20 yıldır uğraştıklarını anlatan Canmemiş, “20 senedir uğraşıyoruz çözemedik. 1. Dereceden korumaya alınmış. Ya devlet alsın, ya bıraksın biz yapalım. Şuan kendi malımıza sahip olamıyoruz. Virane yer, giren çıkan insanlar var. Her gün bir tuğla düşüyor. Sadece bina değil misal yanda başka birinin arsası var, bir şey yapamıyor. Yine bizim bina arkasında arsamız var, oraya da el süremiyoruz” dedi.

Öte yandan 1989 yılında koruma altına alındıktan sonra herhangi bir adım atılmayan eski taş yapılar ile ilgili dönemin yetkili bir ismi de açıklamada bulundu. Dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek tarafından başlatılan ve hem tarihi hem de yöresel yapıları tespit etmek amacıyla Bayburt’ta da yapılan çalışmaların içinde bulunan Bayburt Belediyesi eski Fen İşleri Müdürü Orhan Ardahan, çalışma hakkında bilgi verdi. Bakanlık tarafından gönderilen heyetin Bayburt’ta 45’e yakın noktada bulunan taş yapıları tespit ettiğini anlatan Ardahan, tespit yapılırken Taşhan haricinde yapıların tarihi bina olduğu için değil yöresel mimariyi temsil ettiği için seçildiğini söyledi.

Bu yapıların o dönem restore edilebilir durumda olduğunu fakat herhangi bir adım atılmadığı için zamanla yok olmaya durduğunu belirten Ardahan, “Kültür Bakanlığı’ndan gelen heyetin içerisinde Belediye Fen İşleri Müdürü olarak yer aldım. Aynı zamanda Erzurum Koruma Kurulu’nun üyesiydim. Konuyla ilgili alınan kararlarda kabulüm ve bazı şerhlerim oldu. O zaman yanılmıyorsam 45 kadar yer tespit edilmişti. Çeşitli mahallelerde, taş olarak yapılmış ne kadar bina varsa, fotoğrafla belgelenerek korumaya alındı. Erzurum Koruma Kurulu’nda koruma altına alınan bu yapılar ile ilgili aynen şu şerhi koydum. ‘Ya ödenek verin bunun ilgilisine aslına uygun restore edip yıkılmasını önlesinler, ya da kamulaştırın.' Yoksa bunlar zamanla ayakta ölür. Hiçbir şey elden gelmez, ruhsat vermeyi yasaklıyorsunuz. Değişiklik yapılmasını, tamiratını bile yasaklıyorsunuz. Burada bu gerekçeyle benim şerhim var. Ayrıca bu binalar tarihi bina olduğundan dolayı değil, tarihi bina olan da var ama yöresel özellikler açısından korunması gereken binalar vardı. Eski tekel binası da tahminimce yöresel bina. Bayburt’ta da bana göre tarihi bina olarak sadece Taşhan var, diğer tespit edilen yerler yöreseldi” dedi.

Kararın revize edilip edilemeyeceği hakkında da bilgi veren Ardahan, “Şimdi bakanlığın bu yapıları koruma altına alması güzel ama korumaya yönelik eksik bir teşebbüs. Vatandaşa imkân veya yeteri kadar para vermiyorsun yenilemesi için. Vermediğin gibi zamanla çürüyen bu binaların yok olmasını da seyrediyorsun! Kanunda değişiklik oldu mu bilmiyorum ama bir defa koruma kapsamına alınan tarihi veya yöresel yapının yıkılmadığı veya tamamen yanmadığı sürece kapsamdan çıkması mümkün değil. Evlerin doğrudan devlet destekli restore edilmesi de çok zor. Çünkü kamu yararına olan binalar Taşhan örneğinde olduğu gibi yüzde yüz devlet destekli veya vakıf destekli restore edilir. Ki zaten öyle olmuş. Ama vatandaşa ait yapıların restore edilmesi yasada belirtilen belli bir miktar oranında mümkün! Diğer yanda vatandaşın kendisi yapmak istiyorsa yüzde yüz aslına uygun şekilde restore edilmesi şartıyla el sürülmesine imkan veriliyor. Bu durumda da yasadaki şartlar çok ağır olduğu için ne yazık ki bu bile imkansız neredeyse. Maalesef böyle bir garabet var ortada. Bunların yasadan çıkarılma imkânı da maalesef yok. Ancak yok olursa çıkar. Çok korkunç bir şey ama Türkiye’nin gerçeği bu. Benim bu yapılar ile ilgili düştüğüm şerh ise zaten bunun içindi. Tespitten sonra koruma altına alınan yapılara kabulüm oldu ama şayet restore edilmeyip zamanla çürüyecek olanların tadilat veya tamiratında değişiklik için ya vatandaşa izin verilsin ya da kapsamdan çıkarılmasına imkan verilsin şeklinde de raporlarda belirtmiştim” şeklinde konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.