- Elbette. Milletvekili olduğum tarihte, Doğu Karadeniz turizm mastır planında Bayburt yoktu. Giresun, Trabzon, Rize, Gümüşhane’nin ardından gayretlerimizle Bayburt’u dahil ettik. Arkamızda Artvin ve Samsun’da dahil oldu plana. İnsanların dikkatini çekmiyor belki ama yayla yollarımıza her yıl 5 trilyon para harcıyoruz. Doğu Karadeniz bölgesinin tüm yaylalarını birbirine bağlıyoruz. Tek bir şehir olarak turizm çekmeyi planlasak başarılı olamayız! Ama Uzungöl’e gelen bir günde canı sıkılıyor, oradan Bayburt’a, ardından Gümüşhane ve Rize’ye geçtiğinde bölgede bir hafta kalabilir. Bölgenin tamamı için, yayla turizminde 150 bin istihdam öngörümüz var, direkt hükümetimizinde desteklemiş olduğu bir proj bu.
Tarım verilerini incelediğinizde, -çok eskiye gitmeyeceğim-, 2010 yılında Bayburt’ta büyükbaş hayvan sayısı 55 bin’di. Son Kurban bayramında büyük baş hayvan sayısı 87 bin’e çıktı. Hedefimiz, Bayburt’ta büyükbaş hayvan sayısını 100 bin ortalamaya çıkartmak. Sizden özellikle rica ediyorum, görev yaptığım dönem ve öncesinin küçükbaş hayvan sayısını kıyaslayın! Devlet Su İşleri aracılığıyla Bayburt’a ne kadar gölet yapılmış veya ihaleye çıkmış?
Demirözü bölgemizin, 50 yıldır süren bir baraj beklentisi vardı. (Çamur Barajı) Bu projede, dünden bugüne tam 2 su ölçme memuru emekli olmuş. Bu projeyi ilk olarak il başkanlığı dönemimde gezmiştim ve o dönem kendi kendime bir söz vermiştim. Henüz adaylığım sırasındaydı, Veysel Eroğlu’ndan Kelkit programında Çamur Barajı’nın sözünü aldım. Kelkit programını özel seçmiştim, çünkü barajın gövdesi Kelkit sınırları içerisinde. 4 yıldır uğraşıyorum bu barajı yaptırmak için. Baraj olması için DBP’den onay gerekiyor, hakeza Kalkınma Bakanlığı’ndan. Bakanlık rantabl bulmuyor barajı, çünkü yapılacak yatırımla, sulanacak arazi arasında dağlar kadar fark var. Baktım olmayacak, Sayın Bakana, “baraj değilde gölet diyelim” dedim. Barajı gölet projesine çevirince, yüksekliğini 5 metre düşürdük ve nihayet adını koyduk. Sulama projesiyle birlikte, yaklaşık 60 trilyonluk bir yatırım. Bölge ve 10’a yakın köyümüz abat olacak bu projeyle. Şimdi Çayırözü göletini yaptırıyoruz, hakaza Akşar’da yine. Konursu’ya her gittiğimizde tek konu “su” olurdu, bu sorunu çözüyoruz, çözdük çok şükür. Soğukgözü, Petekli, Aydıncık ve Erikli göletleri yine öyle. Biten, projelendirilen, projeleri devam eden, proje ihaleleri yapılmış göletlerimiz var artık.
Ankara’ya ilk geldiğimde, sürekli duyduğum Kırklartepe Barajı projesi vardı mesela. Sadece ismini duyuyorduk. İsmi sürekli vardı ama kendi yoktu! Proje ihalesini yaptırdım ve bitirdim. Şimdi yapım ihalesi için uğraşıyorum. Bayburt’ta tarım, çok eleştirilen bir konuydu. Geldik, Bayburt’u IPARD kapsamına sokturduk, bu yıl bu kapsamda çok şükür projeler alınmaya başladı.
Yine ölü bir proje vardı: Bayburt, Gümüşhane ve Rize Kırsal Kalkınma Projesi. Sadece adı vardı! Şimdi ne durumda, lütfen incelensin… Çoruh havzası ve arazi toplulaştırma projesi hakeza, bu projeler devam ediyor. Özellikle gölet yapılan bölgelerde, toplulaştırma projeleri artarak devam edecek. Kısacası, bu konuda iddialıyım; tarımda algıyı Bayburt’ta biz değiştirdik. Arıcılık, kümes hayvancılığı, yem bitkisi, küçükbaş-büyükbaş hayvan olsun, ciddi anlamda adımlar attic ve bugünlere geldik. Türkiye’nin hiç bir vilayetinde yok! Hem DOĞUKAP, hem de GAP kapsamındayız… Bu durum Bayburt için ayrıcalıktır.
Bayburt Üniversitesi artık çok daha güçlü ve daha modern bir üniversiteye dönüşecek. Üniversitemizi genişletmek, yeni binalar yapmak, yeni kampüs alanları açmak ne kadar zor biliyorsunuz. Üniversitemizi daha da genişletmek için tam 2 yıldır, kışlanın yerini üniversiteye nasıl dahil edebiliriz diye akla karayı seçtik. Ankara’da yaptığımız görüşmelere siz de şahit oldunuz. Ankara’da görev yapan tüm değerli bürokratlarımızla birlikte bunun takibini yapıyoruz. Çok yakında bu konu halledilmiş olacak. Yine bir diğer hedefimiz üniversiteye yeni fakülteler kazandırmak. Ve bu fakültelerin kesinlikle öğrencilerin yoğun olarak tercih ettiği fakülteler olması gerekiyor. Özetle, Bayburt Üniversitesi her geçen yıl daha da büyüyecek. Sağlıklı ve doğru adımlarla büyüyecek.
Bayburt'un şu anda alt yapısını bitiyoruz, hangi dönemde cesaret edilmiş bu konuya, Bayburt Belediyesi’nin kendi bütçesiyle bu işin yapılma şansı var mıydı? Bayburt Belediyesi’nin İller Bankası’ndan borç alma şansı var mıydı? Uzun vadeli borç almanın mümkünatı var mıydı?
- Gelelim soyadınızdan yola çıkarak, belirli bir kesimin Bayburt’a “Özbekistan” demesine! Öyle ki; Bayburt’a 4 yılda mutlak hakim oluşunuza ve atamalardan görevlendirmelere kadar uzanan bir güce atıf bu! Soyadınızdan üretilen ve Bayburt’a atfedilen bu yeni isme ne diyorsunuz?
- Biz Bayburt'ta yaşıyoruz, zaten eleştirilme nedenlerimizden biri de Bayburt'ta yaşamamız... Ben milletvekili olduktan sonra, benim ailem ile ilgili değişen ne olmuştur? Her Bayburtlu bu sorunun cevabını bilir, ben milletvekili olmadan öncede, benim ailemin nasıl bir aile olduğunu herkes bilir! Özbekistan mı? Türkmenistan mı? Sonuçta soyadım Özbek, Özbekistan Cumhuriyeti kurulmuş diyorlarsa birileri, lafı söyleyip geçmeyeceksin, altını dolduracaksın.
Biz 4 kardeşiz. Bayburt’ta bugüne kadar, namusumuzla ticaret yapan insanlarız. Milletvekili olduktan sonra kendi işyerimi kapattım, kapatmak zorunda kaldım. Reklam olmasın ama kardeşiminde bir işyeri var, benim ağabeyim devlet memuru, biliyorsunuz İl Sağlık Müdürü. Doktor olarak 22 yıldır hizmet ediyor. Her gelen gidiyor ama benim ağabeyim Bayburt’ta kalmıştır. Benden önceki dönemde, Fettani bey, Ülkü bey döneminde, Sağlık İl Müdürlüğü yapmış birisidir. İl Başkanlığı dönemimde, bana çok denildi, ağabeyini Sağlık İl Müdürü ya da Başhekim yapalım diye, ben buna hep karşı çıktım. İl Başkanıyım, doğru olmaz dedim. Hak ediyor mu? Hakediyor... Benim il başkanlığım dönemimde 3 başhekim değişti; biri Erzurumlu, biri Trabzon’luydu. Şimdi neredeler onlar? Bayburtlu olmayan biri bir yere bürokrat olarak atandığı zaman, zaten kimse eleştirmez. Neyse o dönem, çok söylendi ve istendi ama ağabeyim başhekim olamaz mıydı? Olurdu ama yapmadık, etik değil diye...
Sağlık İl Müdürümüz hatırlarsanız 2011'de milletvekili aday adaylığı için istifa ettiğinde, bende o zaman milletvekili adaylığı için il başkanlığı görevimden istifa etmiştim. Siyasi bir görevim yoktu... O dönem, Doktor Zülkarni Özbek, İl Sağlık Müdürlüğü’ne atandı. Başka biri de olabilirdi ama Zülkarni Özbek atandı. Ki Bayburtlular; Doktor Zülkarni'nin Bayburt'a gece gündüz nasıl hizmet ettiğini iyi bilirler. Zülkarni Özbek, Bayburt'un evladıdır ve o şehre 22 yıldır hizmet etmektedir.
Özbekistan olmak için ne yapmışlar kardeşlerim? Milletvekili oldum diye kardeşlerim, ailem, babam, annem, farklı bir tavır içerisine mi girmiştür, yoksa Bayburt’ta daha önce nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşamaya devam mı etmişlerdir? Bunun cevabı verilsin ve insanlara haksızlık edilmesin... Ha, Özbekistan Cumhuriyeti derken, senin dediğin şeyler de oluyor diyorlarsa, takdir edersiniz ki, ben milletvekiliyim, elbet önerilerim, referanslarım olacaktır. Fikirlerim beğenilmeyebilir, hatalı yaptı, yanlış tercihlerde bulundu denilebilir! İçini, altını doldururlar, söylerler, amenna dinlerim ama bu şekilde ne anlam ifade ettiği belli olmayan bir takım sözler veya güya yakıştırmalarla değil!
- Özellikle kardeşlerinizin eczacı oluşu, İl Sağlık Müdürü ve milletvekilinin soyisminin Özbek oluşu, diğer eczane işletmecilerinin şikayetlerini de beraberinde getirdi! Tüm bu bilgiler ışığında; olur ya herhangi bir haksızlığa yol açmış olabilir misiniz?
- Hayır. Bayburt'ta 10-15 tane eczane var, herkes rızkını yer... Ticari anlamda, istediğim yerde, istediğim işi yapabilme özgürlüğüm var mıdır? Vardır. Ama ben bir yerden dükkan, arsa aldığım zaman, orada bir imar uygulaması yaptırırsam, oradan bir yol geçişi yaptırırsam, ranta dönüştürmeye çalışırsam bu en büyük şerefsizliktir. Beni de, ailemi de herkes bilir, biz o işlere tenezzül edecek kişiler değiliz. Ama ben ticari zekamı kullanarak, zamanında bir yatırım yapmış, daha sonra da o yatırımı satmış veya kiralamışsam bu suç veya yanlış mı? Siyasetle uğraşıyorum diye ticaret yapmayayım mı? Veya milletvekili oldum diye, kardeşim eczanesini mi kapatsın?
- İş, aş, ekmek konusu açılmışken, işe alınan isimler de zaman zaman eleştiri konusu oldu. Özellikle de bir isim üzerinde çok spekülasyonlar yapıldı! Bu konuda ne diyeceksiniz… - Emre Kiki’den bahsediyorsunuz. Kendisi benim babamın oğlu değil, akrabamda değil, Şingah’lı bir kardeşimiz... Bugüne kadar valilerimiz Bayburt'a geldi, valilerin kanuni hakları vardır, kanuni haklarında, özel kalem müdürü, açıktan atamaya tabii olmak şartıyla, istisnai bir kadro atayıp memur yapabilirler, yani kanuni bir olay. Bundan önce ki valilerimizin özel kalem müdürlüğüne atadığı kişileri Bayburtlu biliyor mu? Tanıyor mu? Hep dışarıdan gelen isimler… Mükerrem bey Bayburt'a geldiğinde, “Sayın Valim, sonuçta bu Bayburt'un makamı, niye başkaları kullanıyor bu makamı, biz Bayburtlu olarak Bayburtlular kullanmak istiyoruz...” dedim. “Evet vekilim haklısın” dedi, “Bayburt'un makamını niye dışardan bir insan kullansın ki, Bayburtlu kullansın, ben özel kalem müdürlüğüne, Bayburtlu birisini atayacağım” dedi, çok memnun oldum. Bunun adı Emre Kiki olur, başka birisi olur...
Konunun özü budur! Bugüne kadar atanan kişilerin isimlerini bilen var mı acaba? Yani konunun bu kardeşimizle bir alakası yok, kim olsa eleştirilecekti, Bayburtlu olmasında kim olursa olsun! Ben değilde niye o? Bayburt'un kadrosuna, niye Bayburt'un dışından biri gelsin. Kendi ailemden, akrabalarımdan, işsiz olan insanlar var, Vali bey'e şunu yapalım diye de önerebilirdim... Ama sadece, Bayburtlu biri olsun isteğinde bulundum. Bu isteğe sanırım hiç bir Bayburtlu itiraz etmez. Ta ki, peki hangi Bayburtlu olsun sorusuna kadar!
- O günlerde çok sert çıkışlar yaptınız… “Paralel yapı” çıkışlarınızdan bahsediyorum… Gülen Cemaati ile 17 Aralık öncesi ilişkileriniz nasıldı? - AK Parti ile cemaatin ilişkisini herkes bilir, zaten bir akşamda her şey koptu... İnsanlar ne olacağını bilmezken, herkes AK Parti hükümeti gidiyor derken, o gün mecliste, “bu kesinlikle bir darbe girişimidir” demiştim. 17 Aralık günü demiştim bunu. Bahsettiğiniz çıkışı veya konuşmayı hatırladığım kadarıyla 28 veya 29 Aralık’ta yaptım. Belediye Başkanının tanıtım yemeğiydi, 17 Aralık darbe girişimi yeni olmuştu, o günde Bayburt’ta yaptığım konuşmada; “cemaatin okullarına çocuklarınızı göndermeyin, gazetelerini almayın, televizyonlarını izlemeyin” dedim. Doğruydu tepkimiz ve söylediklerimiz.
- Öncesi?
- Öncesinde cemaat ile sıkı fıkı bir ilişkim yok ama siyaset yapıyorum, milletvekiliyim, il başkanıyım, nasıl vatandaş bana ulaşıyorsa, bir sıkıntısı bir derdi varsa, nasıl STK'lar, gazeteciler, bürokratlar ulaşıyorsa, onlarda sıkıntıları olduğunda ulaşıyorlardı. Özellikle bire bir iletişim soruyorsanız, milletvekilliği dönemimde bir okul yapmışlardı, yol problemleri vardı, o zaman gelmişlerdi, eyvallah dedik, Belediye Başkanı ile görüşerek okul yolunun yapılmasında katkım olmuştu. Bunları inkar etmiyoruz ki, neyini inkar edelim bunların!
17 Aralık’ta gerçek yüzlerini ortaya çıkarttıkları gibi, tepkimi bir milletvekili ve insan olarak koymak zorundaydım. Ve çoğu yarın ne olacağını düşünerek susarken, biz o tepkiyi koymuştuk... 17 Aralık bir darbe girişimidir, bunlar tamamen bir paralel yapı örgüt içerisine girmiştirler, hükümeti devirmek için ellerinden gelen her türlü gayreti göstermişlerdir, tepkimiz onadır, izin vermeyiz!
- Bayburt’ta bahsettiğiniz yapı ile mücadele devam ediyor mu? Bu yapının içinde olduğuna inandığınız kişilere ne yaptırımlar uyguluyorsunuz? - Paralel yapıyla ilgili mücadelemiz devam edecektir, paralel yapı da kim alternatif yönetim sergilemişse, hukuk önünde onlar hesabını verecektir, ama samimi duygularla, öğrencilerini o okullara göndermişler, gitsinler namazlı niyazlı bir gençlik yetişsin, onlara destek verelim, dini bütün insanlar yetiştirsinler, güzel eğitim alsınlar, diye o mantıkla hareket eden insanlarla zaten işimiz yok, biz onlara paralel örgüt demiyoruz, safani duygularla gitmişler ama bu saatten sonrada o yapının gerçek yüzünüde görmeleri gerektiğini arzuluyoruz, gerekli bir bakış açılarının olmasını istiyoruz.
Vatanına, milletine, devletine bağlı bir insan yapımız vardır, bir kültürümüz vardır, ben Bayburt’tan paralel yapı veya terör örgütlerine girecek bir insan olacağına inanmıyorum. Duymadım da… Ama paralel yapının abileri oluyor ya, il abileri… Çok ahlaksızça twetler atmışlar. Konuşmamın o şekilde sert olmasının nedenlerinden biri de odur!
- O “abi” için, “bu şehri terk edecek” demiştiniz! Terk etti mi?
- Herhalde terk etti, bilmiyorum gitti heralde Bayburt’tan... Sen benim Başbakanıma o twetleri attığın zaman, ben her türlü mücadeleyi yaparım, benim özelime, ideolojime laf söyleyeni, küfredeni benim sevme ve onunla aynı ortamda yaşama şansım yoktur. Bayburt’ta hemen arkasından % 80 oy ile gerekli cevabı verdi bu oyunlara.
- Görev yaptığınız 4 yıl içerisinde, sizi çok etkileyen, hani derler ya, “tüm hayatımı gözden geçirdim”, o derece etkilendiğiniz bir olay yaşadınız mı?
- Evet yaşadım. Henüz siz sorarken, hemen o olay aklıma geldi. Bir haber okudum; Bayburt’ta, 85 yaşında bir amca, 47 yaşında kötürüm bir kızı var, Esentepe Mahallesi’nde yaşıyorlar. Sobalı bir evde kalıyorlar ve kimseleri yok… O haberi okuyunca, Bayburt'a geldim, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürümüzle birlikte, sağlık ekipleri eşliğinde kapılarını çaldım. Perişan bir haldeydiler, amca kanepede yatıyor, kızımız kötürüm durumda, küçük bir yatağı var orada yatıyor, sadece boynundan yukarısını hareket ettirebiliyor. Eğer komşuları olmasa, kapılarını çalmasa, soğuktan veya açlıktan ölecek durumdalar... “Hacı amca” dedim, “ben sizi bu evden çıkarttırsam, doğalgazlı bir eve götürürsem gelir misin” dedim, kimim-neciyim bilmiyor, “gelirim evladım” dedi. Sonrası iplik söküğü geldi. Bayburtlunun dayanışmasını ben o olayda gördüm, Hacı Amcayı hayırsever, yardımsever insanlarla doğalgazlı güzel bir eve taşıdık, burada Murat Hoca diye bir arkadaşım vardı, ona bir görev verdik, arkadaşları arasında para toplayıp aylık kirasını yatıracaktı. İbrahim Yumak’a teşekkür ediyorum, evin yeni eşyalarını vererek, çok büyük bir jest yapmıştı. Yine Hüdai abimiz var, o ve arkadaşlarının yardımlarıyla bu baba kızı yeni evlerine taşıdık. Devletimiz sağolsun bakıcı aile tuttu, yine devletimiz tarafından maaşa bağlandı derken henüz 9-10 ay geçmişti ki Hacı Amca rahmetli oldu, 47 yaşındaki kızı da babasından 10-15 gün sonra rahmetli oldu.
Dünyanın ne kadar boş olduğunu, ben o zaman anladım! Milletvekili olmasaydım belki o olaya dahil olmayacaktım! Şu, bu, adına her ne derseniz diyin, hiç bir şeyin o kadar da önemli olmadığını o olayda daha iyi kavradım! Bahsettiğim bu olay benim hem bu dünyam için, hem öbür dünyam için çok önemli bir olaydı... Hatta siyasi hayatında en büyük hizmetin ne diye soracak olursan, en büyük hizmetim işte bu amcaya ve kızının hayatına tanıklık etmiş olmamdır diyebilirim…
- Belli ki bu olay sizi çok etkilemiş, sizlere ve saydığınız isimlere yardımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, her ikisine de Allah’tan rahmetler diliyorum. Peki, yine vekilliğiniz boyunca sizi üzen başka olaylar yaşandı mı?
- Üzüldüğüm noktalar mutlaka olmuştur. Milletvekilisiniz, hiç alakanız olmadığı konularda, aleyhinizde propaganda yapılması her insanı üzer. Milletvekiliyiz ama insanız neticede, duygularımız var. Sanırım, ben biraz fazla duygusalım, bazı olaylardan gereğinden fazla etkilenebiliyorum.
- Dile kolay, 4 yıl. Elbet, haksızlık yaptığınız birileri de olmuştur…
- Bilerek bugüne kadar siyasi hayatımda hiç kimseye haksızlık yapmadım. Ama birileri der ki, bana haksızlık yaptı, olabilir! Vatandaş benim hakkımda niye böyle düşünüyor diye, onun o şekilde düşünmesine üzülürüm… Bazen beceremediğin, yapamadığın işler olur, ona üzülürsün... Vatandaş gelip senden bir talepte bulunuyor, gücün yetmeyebiliyor, üzülürsün, keşke o insana yardımcı olabilseydim diye...
- Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, kabine değişikliği beklenirken, adınız “Bakanlık bekliyor” haberlerine konu oldu. Özellikle sosyal medyada bu iş bir ara bir hayli kaynatıldı. Sizin parmağınız var mıydı bu çalışmada?
- Hayır tabi ki. Bayburt'ta % 80 oy aldıktan sonra, hemşehrilerimizin, aslında benimle ilgili değil, Bayburt'a bir bakanlık verilsin, Bayburt artık bir bakanı hak ediyor gibisinden, sosyal medyada öyle paylaşımlar olmuştur, onun dışında, ne bizim bu şekilde yönlendirmemiz olmuştur, ne de burada bir alt yapı çalışması olmuştur, olma ihtimali yoktur, biz bu işleri düşünmeyiz. Bugün milletvekiliyim, yarın milletvekili adayı oluruz olmayız ama davamıza, memleketimize hizmet etmeye devam ederiz.
- Son yerel seçimler de biliyorsunuz Aydıntepe’de tatsız olaylar yaşandı. Sonuçlara karşılıklı itirazlar, ithamlar, gidip gelen sonuçlar, açılan davalar, suçlama ve iddialar… Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek, o yaşananların neresindeydi?
- Bakın, bu konu çok önemli. Hatta konuştuğumuz konular arasında en önemlisi. Sandıklar açıldı; 7 oyla kaybetmişiz seçimi. Aydıntepe teşkilatımız seçim kuruluna itirazda bulunmuşlar. Henüz duyduğumda, niye itiraz ettiklerini dahi bilmiyorum. Ne talimatım ne de başka bir şey söz konusu. Bölgeyi iyi bilen, bölgeyi okuyan, yarının ne getireceğini bilen, komşuluğun, akrabacılığın, arkadaşın ne demek olduğunu bilen birisiyim. Aydıntepeyi'de çok iyi tanıyan birisiyim. Kesinlikle gidin itiraz edin telkininde bulunmadım. Niye itiraz ediyorsunuzda demedim, sadece sebebini sordum. Sonuçta bir Belediye Başkan adayı var, itiraz etme hakkı vardır.
- O gün, seçim akşamı neredeydiniz? AK Parti kanadında veya siz ve çevrenizde neler yaşandı? Anlatır mısınız? - Pazar akşamı, seçimin ardından, Polis Evi’ne gittim. Vali bey, Baş Savcımız, Emniyet Müdürümüz, Jandarma Komutanımız seçim sonuçlarını takip ediyor. Baş Savcımız, sitemde bulunarak, “Sayın Vekilim, hiç gelip gitmiyorsunuz, buyrun bir çayımızı için” dedi. Bende, salı günü Ankara’ya dönüş programı yapmışım, Emniyet Müdürlüğümüzü ve Bayburt Üniversitesi’ni ziyaret edip Ankara’ya hareket edeceğim. Aynı gün kendilerine de uğrayabileceğimi söyledim. Salı günü, öğlen saatlerinde,
Baş Savcımızı ziyarete gittiğimde, Aydıntepe İlçe Başkanımız, teşkilattan arkadaşlar, meclis üyelerimiz, hepsi orada… “Hayırdır” dedim, “seçimlere itiraz ettik” dediler. O gün, yeniden sayım yapılacakmış. “Peki” dedim, Baş Savcının yanına çıktım, bir 20 -25 dakika oturduk, ardından ayrıldım. -Biliyorsunuz seçim kurulu veya seçimlerin Baş Savcılık ile hiç bir alakası yok.-
Aynı günün akşamı, haber geldi ki, yeniden sayım sonrası, 3 oyla seçimi almışız. Hayırlı olsun dedik, sevindik. Sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin il seçim kuruluna itirazı olmuş, sonra Yüksek Seçim Kuruluna itirazları olmuş, sonuçta seçimler iptal oldu. Ama yaşanan olayda, yok ben gitmişim baskı yapmışım, oyları değiştirmişim, o yüzden AK Parti seçimi almış ve ben arka kapıdan çıkıp gitmişim gibi bir söylenti yayıldı. Bir insanın cebinden para çalmak ne demekse, ekmeğini almak ne demekse, 1 oy çalmakta o demektir! Seçim kurulunda hakimi var, partilerin görevlendirdiği kişiler var, seçim kurulu görevlileri var, orada ne yaşandı bilmiyorum. Basında vardı orada. Hiç alakam olmayan, hiç bir dahlim ve etkim olmayan bir konuda, hiç bir müdahalem, önerim olmayan bir konuda, Milliyetçi Hareket Partisinin beni suçlamasına çok üzüldüm.
- Yenilenen seçim çalışmaları sırasında da bu söylentiler nedeniyle tatsız olaylar yaşandı galiba…
- Benim için Aydıntepe farklıdır. Abim Aydıntepe’de 10-12 yıl görev yaptı, Aydıntepe'yi kendi memleketimiz, kendi köyümüz, kendi ilçemiz olarak görürüz. Bu olaylar beni çok üzdü ve bu konuda kesinlikle hakkımı helal etmiyorum. Bu yaftayı, bu iftirayı bana kim attıysa kesinlikle hakkımı helal etmiyorum. Gelse ve yalvarsa, yine hakkımı helal etmiyorum. Siyaset ve hizmet başka bir şey. Hiç kimsenin ailesine, namusuna, şahsına hakaret kabul edilemez. Öbür dünyada inşallah, bu konuda hesaplaşacağız.
- Konuya hiç bir şekilde müdahil olmadığınızı söylüyorsunuz…
- AK Parti milletvekiliyim, bizzat gider itiraz da ederim, kimse beni yadırgayamaz. Seçim kuruluna derim ki, ben bu seçimlere itiraz ediyorum, bunu yapsam dahi, kimsenin bunu yadırgamaması gerekiyor, kanuni hakkımı kullanırım, o konuda benim sıkıntım yok. Keşke gitsem ve ben itiraz etseydim. Sandığın başında, seçim kurulu yeniden sayım yaparken orada bekleyebilirim de, oda kanuni hakkım. Muharrem İnce nasıl bekledi Yalova'da, kim ne diyebilir? Ama ben böyle bir şey yapmadım, dahlimde yok, yapsam söylerim, kimseden korkum da yok!
- Yeniden sayım öncesinde, MHP lehine verilmiş 10 oy pusulasına mühür vurularak, oyların geçersiz sayılmasının sağlandığı, daha sonra o katta ki kamera kayıtlarının silindiği ve daha bir sürü iddia ortaya atıldı…
- Hakim orada, siyasi partilerin görevlileri orada, polisler orada, bunlar bir iddiadır, ben onları bilemem, o iddiayı yapanlar gider, Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulunur, onlar bu suç duyurusunu inceler, kamera kaydı mı var, görüntüsü mü var, imzası mı var, ne varsa onu ben bilemem, orada ne olduğunu, ne bittiğini ben bilmiyorum ki.
- Siz pek ihtimal vermiyor ve galiba inanmıyorsunuz bu iddialara…
- Niye inanmıyorum; çünkü, hiç dahilim olmayan bu konuda, seçim kuruluna uğramamışım, gitmemişim, itirazda bulunmamışım, bana bu iftirayı atanlar, bu tür söylemler içinde de bulunabilir.
- Bu olayların ardından tehditte edildiniz!
- Evet, birileri beni Bayburt'a sokmuyordu! Bayburt'a da, Aydıntepe'ye de defalarca gittim ve aslanlar gibi seçim çalışmamı yaptım. Ama Aydıntepe halkı, “biz Belediye Başkanı olarak MHP’nin adayını görmek istiyoruz” dedi, öpüp başımızın üstüne koyduk, saygı duyduk…
- Aydıntepe’nin MHP’li Belediye Başkanı ile şimdi ilişkileriniz nasıl?
- Aydıntepe bizim en özel iki ilçemizden biridir. Yatırımlarımız, gayretlerimiz ortadadır. Bir önce ki dönem Arpalı Belediye Başkanı MHP’dendi. Eski Arpalı Belediye Başkanı’na beni sorun lütfen. Seçim biter, Bayburt’a hizmet başlar. Onlar Bayburt’un veya ilçelerinin başkanlarıdır, ben de Bayburt’un milletvekiliyimdir. O nedenle, bu son derece üzücü konuda bana bu iftirayı kim ve kimler atmışsa, kesinlikle hakkımı helal etmiyorum.
- Tamam mı devam mı? Yeniden adaylık şansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Artık tek de değil üstelik, tekrar aday gösterilecekseniz sıranız da önemli…
- Bilemem. (Gülüyor..) Öncelikle Bayburt’ta yine 2-0 yapacağız. Çok az kaldı. Göreceğiz hep birlikte. Allah bana bu görevi, hem de tarihinde ilk kez tek başına verdi. Ben de ülkem ve toprağım için elimden geleni yaptım. Bundan sonra da yine her platformda ve görevde hizmet etmeye devam edeceğim.
- Peki ya yeniden aday gösterilmezseniz? Bayburt’u terk mi edeceksiniz, yoksa Bayburt’ta yaşamaya devam mı?
- Benim ailem Bayburt'ta yaşıyor. Her fırsatta, Bayburt’tayımdır. Ki, bu da eleştiri konusu olmuştur. Çok fazla gidip gelmemden şikayetçi olanlar var. “Vekil dediğin, biraz kendini ağırdan satarmış, her fırsatta Bayburt'a koşuyor muşum!” Güler misin, ağlar mısın! Yeniden aday gösterilmezsem, tabi ki Bayburt'ta yaşamayı planlıyorum. Evim var, evimi değiştim ama hiç bozmadım, kapıyı açıp içeri girebileceğim şekilde, düzenim bozulmadı. Milletvekilliğinden sonra farklı bir görev almayacaksam, emekli olmama daha 10 yıl var, yani bir şekilde hayatımı idame ettirmem gerekecek. Ama Bayburt’suz da yapamam.
- Yeni dönem adayı siz değilseniz, kimin veya kimlerin olmasını istersiniz? Cevap beklediğim için sormadım, şartları zorluyorum…
- Bayburt'un tüm köylerini bilirim, tüm mahallelerini bilirim, insanları bire bir tanırım, kim ne iş yapar, kimin ne sıkıntısı vardır? Kimin siyasi düşüncesi nedir? Kim nedir, necidir, kimlerdendir… Ben Bayburt'ta doğmuş, Bayburt'ta büyümüş, ilkokulu, orta okulu Bayburt'ta okumuş, ticaretimi Bayburt'ta yapmışım. Annem, babam Bayburt'ta. Eğer yeniden aday olmayacaksam, Bayburt'ta yaşayanların aday veya milletvekili olmasını isterim…
- Yaşamaya Bayburt’ta devam ederim diyorsunuz ama meclisten sonra bugüne kadar pek tercih edilmedi Bayburt!
- Fettani Bey (Battal) bana göre Bayburt’ta yaşıyor. 3-4 ay Bayburt'ta köyünde kalıyor, Bayburt'ta yaşamıyor diyemeyiz. Ülkü Bey (Güney) zaten Ankara’da idi, şimdi Ülkü Bey'e gelin Bayburt'ta yaşayın demek haksızlık olurdu, çünkü Ülkü bey'in ailesi de hep Ankara'daydı. Suat Bey'e (Pamukçu) baktığımızda, Suat Bey'de dışarıdan gelmişti. Şaban Bey'de (Kardeş) Bayburt'la bağını hiç koparmamış, her fırsatta Bayburt'ta olan birisidir. Bizlerin Bayburt'ta yaşaması çok kolay... Bayburt dışında bürokrat olupta, Bayburt dışında yaşayan birisine “vekillik sonrası Bayburt'ta yaşa” demek biraz haksızlık olur...
- Basınla ilişkileriniz nasıldı? Memnun musunuz bizden?
- Eleştiri sırası bende… (Gülüyor..) Şaka bir tarafa, evet eleştiriyorum sizi, özellikle de okur yorumlarınızı… Röportaj yapıyorsunuz, altına röportajın önüne geçen röportajın veya haberin içeriği ile hiç alakası olmayan yorumlar oluyor. Üstelik, haberin içinde olan biri olarak, o haksız yorumlara cevap veremiyorsunuz. Bence bu konuda sizler hak yiyorsunuz! Canlı yayın olsa, vatandaş orada seni eleştirse, sende anında cevap verebilirsin! Ben röportajımı yapmışım veya haberi yapmışsınız, arkasından vatandaş bir şekilde üzücü oluyor, seni yerden yere vuruyor, canlı yayın değil ki anında cevap verebilesin, kendini savunamıyorsun... Bu konuda önceden sizinle de görüştük, insanlar sonra haberi bırakıyor, kim ne demiş, kim nasıl vurmuş, iş bilgi paylaşımından başka bir yere gidiyor.
- Okur yorumları haberin kahramanı içinde, haberi yönetenler için de çoğu zaman zor olabiliyor, doğrudur… Ama gerek etkileşim, gerekse de düşünce özgürlüğü açısından elimizden geldiği kadar sansür uygulamamaya çalışıyoruz… Bu konuda da en büyük beklentimiz, sizlerin anlayışı…
- Mesela bir vatandaşımız, bir ithamda bulunmuş ve üstelik yalan, uydurma, bu yorumun bana katkısı ne olacak? Ama “şu konuda halen neden bir adım atmadınız?” diye sitem edilse, bu bizleri yönlendirecektir. “Kop tünelini, Çamur Barajı’nı yaptınız da, ekmek mi verecek?” sabah akşam didinmişsiniz, gece gündüz heyecanla bu yatırımların Bayburt’a getirilmesi için uğraşmışsınız, insanlarla paylaşmak istiyorsun, altına bu şekilde olumsuz bir yorum geldiğinde, tüm motivasyonunuz ister istemez bozuluyor. Bazen, insanlara teşekkür de edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Tamam siyasetçiye vur vur vur da, bir yerde de teşekkür et.
Gece yarısı da olsa insanlar bana çok rahat ulaşabiliyorlar. Milletvekili olduktan sonra, burnumu havaya dikmedim, milletvekili olmadan önce hangi kahvede oturuyorsam, yine aynı kahvede oturuyorum, hangi lokantada yemek yiyorsam, yine orada yiyorum. Kafamı dikseydim, kimseye selam vermeseydim, kimseyle oturup konuşmasaydım, cep telefon numaramı değiştirseydim, kimse bana ulaşamasaydı, bu sefer de burnu havada diyeceklerdi. Yapım gereği, milletvekili, bakan, ne olursam olayım, benim yapım değişmez, ben oturduğum kahvede ki kişiyle otururum, vekil olmadan önce muhabbet ettiğim kişiyle muhabbetime devam ederim, genç ile genç olurum, delisiyle delisi olurum, bürokratı ile bürokrat olurum, benim yapım bu, değişme şansım yoktur.
- Samimi cevaplarınız, vakit ayırdığınız, 4 yıllık hizmetleriniz ve Bayburt’a kattıklarınız için, basın özgürlüğüne gösterdiğiniz saygı ve özen için, her habere ulaşma gayretimizde hızlı dönüşleriniz için, özellikle kültür ve sanat projelerinde kapınızı çaldığımızda verdiğiniz destek için, Bayburt Postası’na ziyaretleriniz için, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon tarafından yerel basın ödülü takdim edilirken, izin gününüz olduğu halde Bayburt Postası’nı mecliste yanlız bırakmadığınız için, her Ankara programımızda bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
- Ben teşekkür ederim. Sizlere, çalışma arkadaşlarınıza ve Bayburt Postası ailesine başarılar diliyorum.
Yıldırım 9 Yıl Önce
Sayın vekil... Öncelikle hizmetleriniz icin sizlere mutesekkirim.. Guzel ve samimi bir roportaj okudum.. hic sıkılmadan hemde... sorularda cevaplarda cok samimiydi... Bir elestiri olarakmi kabul edersinuz bilemiyorum ama bayburtta ozellikle bir stk yi faaliyetkerinde engellemeniz ve onu gormezlikten gelmeniz kulture ve sanata nekadardeger verdiginuzle celiskiler icerisinde birakiyorbizi..aci bif gefcek ...o stk hala direnmelere karsin faaliyetlerini herne kosul olursa olsun devam ediyor.. edecektirde.. demokrasi geregi.. Sayin vekil bir tarih ve kultur sehri olan bayburt un tarihine bi diycegim yok.. Ama Kulturel gelusimi icin supheliyim.. ozellikle yerel yonetim bu konuda cok zayif... size mutlu gorevker diliyorken.. bayburtta yasayan sanatcikari soyle bi dusunun... olmaz dene bir gun kapisini calarsiniz belki.. Saygilar...
Serdar 9 Yıl Önce
emre kiki olayını anlatırken bir şeyi unutmuş sayın vekil. li̇yakat.... o göreve neden bayburtlu getirdin demedi hiç kimse... o kadar yüksek okul yada lisans mezunu varken lise dengi okul mezunu ve yakınınızda sürekli bulundurduğunuz birinin atamasına karşı cıktılar...ayrıca her karşı çıkılan durumda geri adım atmayan sayın özbek o konuda neden geri adım attı? hem eleştirip hemde onların isteği doğrultusunda haraket etmiş olmak ne kadar mantıklı olur diğer atamalarda bulunduğunuz dostlarınızı eleştirmiyorum sonucta hakedecek mezuniyetlere sahipler. Nihayetinde görev süresiniz doldu bundan sonrası için sizin ve memleketimiz için hayırlısı ne ise o olsun. emeklerinizden dolayı Allah razı olsun inşAllah... yeni dönemde fetani beyi 1 sizi 2 olarak görmek ümidiyle
metin 9 Yıl Önce
bayburt için kayıp bir 4 yıl daha ben sizin vekilinizim diyen yüzümüze bile bakmadı oy verdik hava aldım 7 haziran hesap gibi olsun bayburtlu yu kandırmak neymiş görsünler işsizlik yoksulluk göç adam kayırma yalan ve talan bıktı bayburtlu da türkiye
veysel 9 Yıl Önce
g.hna ve trebolu"tren derneği kurdular ve"dlh-çed toplantısı yapıldı g.hanede, sn vekil bayburtta neden yapılmadı
editöre 9 Yıl Önce
yorumların devamı okunmuyor be abiii
hüsniye kiraz 9 Yıl Önce
b.özbek neden kaybetti,bayburttan ak.partiden 22 aday ve ön seçim yapıldı, netice,hiçe sayıldı,,,b.özbeki genel merkez inadına aday gösterdi,,,bayburt seçmenide *inadına oy vermedi...siyaseti yeniden öğrenmeli...!!!iyi günler.. not:4 yıl sonra aynı uygulama yapılırsa aynı sonuç çıkar..!!,
Şahika 9 Yıl Önce
üzüldün...incindin ve için içini kemiriyor değil mi? tek vekilken ikinci sıraya alınman...oradan da devre dışı bırakılman. hem de bunu yüzüne tebessüm ederek, tıpkı pargalı ibrahim'e yapılan gibi yaptılar. bu operasyon size senin de içinde bulunduğun tezgahın kurbanı birini hatırlatıyor mu? o nun eserleri ve yaptıkları bayburtta gözlerimiz önünde... ya seninkiler....anılardan ibaret. bunları çoruh'a anlat ve arkasından da bir cigara dumanı üfle gitsin. tezgah içinde olanlar, tezgaha gelir.. ve demiştim. kurucu rektör mollamahmutoğlu'nu harcama faaliyetinde olanların. hiçbiri sahnede olmayacak. işte son ispatı. şen ol bayburt