Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında devletin bir ideolojik tavrı ve tespiti olduğunu ifade eden Akengin, 800 yıllık bir gelenek, devlet, millet, kültür yapısı arkada bırakılarak, yepyeni bir devlet kurulduğunu anlattı.
Yahya Akengin, "Devlet reddi miras yapıyor. Devletin reddi miras yapmasını bir süre için anlayışla karşılamak gerekiyor. Çünkü ya var olacak ya yok olacak. Bu cumhuriyet, yeni sistem artık tartışma olmaktan çıkarsa... Nitekim öyle de olmuştur; zaman zaman kadim kültüre dönüş cereyanları da olmuştur. Devlet orada çok da katı değildir" dedi.
Köy Enstitüleri'nin devamı olan "öğretmen okulları"ndan mezun olduğunu anlatan Akengin, Köy Enstitüleri'nin temelde sol, pozitivist anlayış üzerinde kurulduğunu, devamı öğretmen okullarının da aşağı yukarı o geleneği sürdürdüğünü anlattı. Akengin, "Bütün milli ve manevi değerlerimize saygı vardı, ama bunlara karşı da tavır vardı. Yetişen insanların bir kısmı saygı duyarken bir kısmı karşı çıkıyordu" diye konuştu.
Şair Yahya Akengin, son yıllarda şiire ilginin azalması ile ilgili düşüncelerini şöyle ifade etti:
"Cemiyet, materyalist bir cemiyet oluyor; yani çıkarcı, maddi göstergeler, değer yargılarını oluşturuyor. Manevi tarafı olanlar da sadece kuru bir inançla götürüp estetiği ihmal ediyor. Mesela, ben derim ki, tasavvuf olmasaydı, İslam birçok insanı kendinden uzaklaştırabilirdi. Osmanlı medeniyetinde insanlara İslam'ı benimsetmenin yolu, öncelikle estetikten geçiyordu. Mimari, musiki, şiir gibi sanatlarla insanlar İslam'a karşı muhabbet besliyordu. Bunu sadece 'İslamcılık' adıyla sınır çizerek yapamayız.
Şiir, Osmanlı döneminde de elit bir sanattı. Şiir, kendiliğinden, zorlama olmadan alıcı bulurdu. Sonradan herkes kendi mahallesinin davulunu öne çıkarmak istedi. Bu, bize kaybettirdi. Yani mesela, 'sosyalist solcu', kendisinin dışındakini şiir ve edebiyat saymadı. 'İslamcı' ve 'milliyetçi' de kendisinin dışındakileri saymadı. Bu ön yargılar, birbirlerinin olumlu yanlarını görmesini engelledi."
"Sağ ve sol, birbirine sahip çıkmadı"
Yahya Akengin, bu davranış ve düşüncelerin sanatı olumsuz etkilediğini vurguladı.
Senelerce "sol"dan hiçbir şaire sahip çıkmadıklarını ve yanlış yaptıklarını vurgulayan Akengin, "Yanlış yapmışız. 'Sol' da 'sağ'dan hiçbir şaire sahip çıkmadı, yanlış yaptılar. Benim Nazım'la hiçbir ideolojik, fikir bağım yok, ama bazı şiirleri güzeldir kardeşim. Bunu kabul edelim. Attila İlhan, iyi bir şairdir, kabul edelim. Onlar da Necip Fazıl'ın büyük şair olduğunu kabul etsin. Yeni yeni başladılar. Akif'in de en azından büyük dava adamı olduğunu kabul etmeye başladılar. Biraz o noktaya geliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Şiirinde zaman içinde iniş çıkışlar olduğunu ve kendini tekrar etmemek için romana, tiyatro eserlerine yöneldiğini anlatan Akengin, edebiyatın farklı türlerinin birbirini beslediğini ifade etti.
Yahya Akengin, 45 yıllık sanat hayatı boyunca şiir, roman, tiyatro ve radyo tiyatrosu türlerinde 30'a yakın eser verdiğini sözlerine ekledi.