2011 ve 2013 yıllarında yaptıkları mücadele ile sözleşmeli personeli kadro kazandırdıklarını hatırlatan Ahmet Çalışkan, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yerdi:
“Hatırlanacağı gibi verdiğimiz bu mücadelede, 2011 ve 2013 yıllarında sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle büyük bir başarı kazanmıştık. Bu düzenlemelerden sonra beklentimiz kamuda güvencesiz sözleşmeli personel istihdamı uygulamasının son bulması ve bir daha kamuya sözleşmeli personel alımı yapılmaması yönündeydi. Maalesef uygulama, beklentimizin aksine, sözleşmeli personel alımının daha da artırılması, idari hizmet sözleşmesi adı altında yeni bir güvencesiz istihdam modelinin ortaya çıkması yönünde gerçekleşti.
Kurumlarımızda aynı işi yapan, aynı özelliklere sahip ama farklı farklı statülerde çalıştırılan personel bulunmaktadır. Bu çalışanlarımızın hiçbirinin sahip olduğu haklar, bir diğeri ile aynı değildir. Aynı okullardan mezun olup, aynı sınava girdiği halde idarecisi, işvereni, görevi, yaptığı işi aynı ama emeklilik hakları, maaşları, izinleri, bağlı oldukları kanunları farklı olan, çok başlı, çok statülü ve karmaşık bir kamu personel sistemi ile karşı karşıyayız.
Kamu kurumlarında 657 sayılı Kanunun 4/A ve 4/B maddeleri uyarınca, 5393 sayılı gibi farklı mevzuatlara tabi olarak; sözleşmeli, idari hizmet sözleşmesi, kamu dışı sağlık personeli, vekil gibi adlar altında uygulanan çeşitli istihdam modelleri, çok başlı ve karmaşık bir yapının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
4/B’li statüde sözleşmeli personel istihdam edilmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının, sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlere bağlı olmaksızın, idari hizmet sözleşmesiyle personel istihdam edebilmesinin yolu açılmıştır. Dolayısıyla yeni Hükümet Sisteminde de kamudaki çok başlı yapı sürecek gibi görünmektedir.
Hali hazırda bile sözleşmeli personelin 6 yıl boyunca tayin hakkından mahrum olması, geride parçalanmış aileler, gözü yaşlı çocuklar ve eşler bırakmışken, yeni uygulama ile bu sorunun bir drama dönüşmesi tehlikesi bulunmaktadır.
Kamuda istikrarı ve adaleti sağlamanın tek yolu vardır; o da bu çok başlı yapıyı sonlandırmak ve tüm güvencesiz personeli kadroya geçirmektir. Türkiye Kamu-Sen olarak kamuda güvencesiz sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli, kamu dışı sağlık personeli, vekil gibi adlar altında personel çalıştırılmasının yarattığı hassasiyetin toplumsal bir sorun haline gelmek üzere olduğunu belirtiyor, bu konuda yetkilileri bir kere daha uyarıyoruz.
Beklentimiz sorunun temelden çözülmesi yönündedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, kamu personeli açısından yeni sorunlarla başlamamalı, bütün güvencesiz sözleşmeli personel kadroya geçirilmeli ve yeni sistem güvenceli ve sürekli bir personel yapısı ile oluşturulmalıdır.
En azından bu sağlanıncaya kadar, sözleşmeli personele kadrolu memurlarda olduğu gibi mazerete bağlı yer değiştirme hakkı getirilmeli, parçalanmış aileler birleştirilmelidir. Türkiye Kamu-Sen olarak en büyük arzumuz, insan onuruna yaraşır bir iş, bütün kamu çalışanlarının annesi, babası, eşi ve çocuklarıyla bir arada yaşama hakkına kavuşmasıdır. Amacımız; tüm kamu çalışanlarına kadro ve iş güvencesi verilerek mutlu, huzurlu ve güvenli bir hayata kavuşturulmasıdır.
Anayasanın eşitlik ve sosyal adalet ilkelerinin hayat bulması, kamu istihdamında yaşanan aksaklıkların ve mağduriyetlerin giderilmesi her ne ad altında olursa olsun güvencesiz olarak görev yapan kamu personelinin 4/A statüsüne geçirilmesi ile mümkün olacaktır. Yaralar, ilk etapta sözleşmeli personelin ailelerine kavuşturulmasıyla sarılmalı, kadrolu, sözleşmeli ayrımı kaldırılmalıdır.
Dileğimiz ve umudumuz, kamuda kanayan yara haline gelen bu sorunun bir an önce çözülmesi ve kamu istihdamının kadrolu güvenceli memurlar ve kamu işçileri olarak iki statüye indirgenmesi yolundadır. Yetkililerden gerekli hassasiyeti göstermesini ve bir an önce bu sorunu çözmesini talep ediyoruz.”