Bir Bayburt sevdalısının kaleminden...

Bayburt Postası Gazetesi’nin 11/09/2014 ve 28/07/2014 tarihli sayılarını okuduktan sonra senelerin birikimi olan bazı görüş ve çalışmalarımı yazmak ve paylaşmak ihtiyacını hissettim.

Bir Bayburt sevdalısının kaleminden...

(Yazacaklarımı peşin yargı, meşrep taassubu, etnik milliyetçilikle, siyasal görüşle okursanız, yanılırsınız..)

Bayburt Postası Gazetesi’nin 11/09/2014 ve 28/07/2014 tarihli sayılarını okuduktan sonra senelerin birikimi olan bazı görüş ve çalışmalarımı yazmak ve paylaşmak ihtiyacını hissettim.

Bayburtlu bir ailenin İzmir’de doğmuş, büyümüş bir çocuğuyum. Babam 1917 yılında İzmir’e yerleşmiş. 1931 yılında da annemi İzmir’e getirmiş. 1945 doğumlu bir Bayburt sevdalısıyım. Bağ-Kur emeklisiyim.

Bu sevdam nereden geliyor derseniz, çeşitli etkenler var. Ailemin Bayburtlu olması, eski nüfusumda vilayeti Erzurum, kazası Bayburt yazması. Hiç fesatlanmayın yanlışlıkla yazılmış, hâlâ saklarım. Babamın yaptığı yardımlardan, gidip geldikçe gördüğüm mahrumiyetlerden, yedek subayken 356 adet kurada tek olan 48. Piyade Tugayı İstihkam Bölüğü - Bayburt kurasını çekmem de, beş vakit namazıma Bayburt’ta başlamamdan geliyor.

İnsan, Allah’ın (c.c) yeryüzünde kendine halife olarak yarattığı yüce varlık. Hayvan ile arasındaki fark hakkı, hakikati, doğruyu, güzeli düşünebilme özelliği düşünce. Düşünce kaybolduğunda, dumura uğradığında seviye çok aşağılara düşer.

‘Bana Bayburt’umu Geri Ver’

Muhterem kardeşimin ‘Bana Bayburt’umu Geri Ver’ adlı imza kampanyasını okudum. Benim de müşteki olduğum bazı mahallere temas etmişler. Belediye binası, Ticaret Odası binası, Polisevi, köprü vs.

Bence çok sathi bir tespit. Buna nokta atışlı tespit diyorum. Dar bir çerçevede kalmış. Halbuki olaylara daha geniş bir perspektiften bakıp çerçeveyi kurmalı. Detaylarını anlatmaya çalışacağım.

Çoruh Nehri’nin iki taraftan 6’şar metre genişletilip ihata duvarı yapılması vardı!

Yanılmıyorsam yıl 1968. Yer eski belediye binası meclis binası toplantı salonu. Konu ‘Bayburt İmar Planı üzerine görüşmeler.’ Bir platform üzerinde masa arkasında belediye başkanı oturmakta, arka duvarda imar planı asılı. Görevli elindeki zoppayla mahalleleri göstermekte. Karşı sırada meclis üyeleri oturmakta, caddeye bakan pencerenin önünde dinleyici olarak ben varım.

Resmi kurum ve kuruluşların emek vererek hazırladığı imar planı üzerinde görüşmeler başladı. Hiç unutmam DSİ’nin hazırladığı raporda Çoruh Nehri’nin iki taraftan 6’şar metre genişletilip ihata duvarı yapılması vardı.

Başkanın cevabı ‘biz düşündük, taşındık 1’er metre genişletmeyle bu iş hallolur.’ Görüşmeler tamamen bir rant savaşına döndü, plan da kuşa döndü. Bütün mahaller istek ve arzularına göre değiştirildi. Yazık oldu ehillerin hazırladığı imar planına. Ne demişler ‘cahal cesur olur’. Bizler, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu”, “İşi ehline verin” diyen bir dine mensubuz. Yeşil alan, yeşil alan diye feryat edenler, nerede Cumhuriyet Caddesi’ndeki kavaklar, nerede Saray Bahçesi, Koruk’taki koruluk, piknik alanı ve oksijen deposu yeşillikler.

Sonuç, Taş Köprü girişinde hal binası, santral garaj, satılan Koruk, tip proje olarak yapılmayan düşük kotlu sanayi sitesi v.s. elde edilen rantlar. 

İmza kampanyanızda belirttiğiniz mahaller haricinde üniversitenin yeri, Öğretmenevi, (Antalya Modeli) Kültür Sarayı, Kavalılar Konağı, Taş Köprü’nün yanında eski su değirmeninin yerine yapılan bina, Saat hane meydanındaki 5 katlı binalar (keşke devam etseydi de kalenin yerini sorsaydım), İmaret Tepesi’nde 3 katlı pasta modeli sosyal tesis, Şehit Osman Tepesi’ndeki kümbetler haricinde yapılanlar (kır kahvesi, mescit, mezarlık, tribleks binalar) çok mu güzel? Dediğim gibi olaylara geniş perspektifle bakmalı.

Belediye binasının yıkıldığını farz edelim. Bu neye benzer ön dişinizden birinin çekilmesine benzer. Doku yine aynı doku. Ya o adadaki bütün binalar yıkılmalı, ortaya nehir kenarında tanzim edilebilecek bir bant ya da belediye binasının çok çirkin görünümlü çatı katı yıkılmalı. Yeşil çok seviliyorsa ki sevilir, il tarım müdürlüğünden ağaç temin edip, evlerin bahçelerine, kooperatif yapılan alanlara dikilebilir.

Kamu kuruluşları için hazırlanmış tip projeler vardır, konut sağlık ocağı, okul, kültür sarayı, öğretmenevi vs. çok güzel. Peki çirkin olan ne? O projelerin uygulanacağı yerlere göre motive edilmemesi. Projelerin masa başında hazırlanması.

Öğretmenevi Projesi ve Kültür Sarayı Projesi

12 ay turistin akın ettiği Antalya Projesi, diğer tarafta 3-4 ay baharı olan Bayburt. Öğretmenevi yapılmasına evet, uygulanan projeye hayır.

16 yıl süren motivasyon hatalı. 1.5 katı zemine gömme bir proje. Her ikisinde de merdivenleri iklim şartlarına aykırı. Hele engelli rampası. İçeri girdiğinizde kendimi bir kafeste hissediyorum. Çözüm daha geniş ebatlarda çerçeveler olmalıydı. Her gelen her bir çerçeveden Bayburt’umu seyretmeliydi. Hele hele ikinci katta üstelik cephe ışığı alan döşemenin yırtılması ayrı bir çirkinlik. Hem alan kaybı hem de yukarıdakilerin aşağıdakileri seyretmekten başka ne fonksiyonu olabilir. Orada da boş alanlar var.

Şenliklerde açılan sergilerde bazı ressamların tabloları yardım amacıyla kurum ve kuruluşlara alınmakta. Bence il kültür müdürlüğüne zimmetlenerek orada bir resim galerisi açılabilir. Okullardaki resim öğretmenlerinden de alınabilir, yaptırılabilir. Başyapıt kocaman olmalı.

Bir gün Milli Eğitim müdürüyle oturuyorduk. Bana okul öncesi eğitimi ile ilgili bir proje gösterdi. Tip proje şartnamede kesinlikle bodrum kat yapılmaması belirtilmişti. Yeri biliyordum, Cumhuriyet İlkokulu’nun karşı köşesi. Ana yolla, binanın oturacağı zemin arasında 1,5-2 metre kot farkı var. ‘Bu bina zeminde gömülür’ diye uyardım. ‘Seçeneğim yok’ dedi. Derken Bayındırlık Bakanlığı’nda görevli bir arkadaş geldi. Durumu anlattım. Teknik eleman olduğu için ‘Valiye gidelim’ dedi. ‘Gerek yok’ dedim. Sağ olsun gitti ve sonra 2 katlı olarak proje uygulamaya kondu. Masa başı çalışma tip proje ve gerçek motivasyon uygulamasının yapılmasına tipik bir örnek.

Yıl 1984-85 İmam Hatip Lisesi inşaatı için yardım istemeye İzmir’e geldiler. Ailede bu işlere ben baktığım için inşaatı bitirmeleri halinde gerekli donanımları yapacağımı söyledim. Detaylarına girmiyorum, yaptım.

1988 yılında İmam-Hatip Derneği’nden bana 3 adet derneğe bağışlanmış tapu ve 25 bin lira paramız var. Bize lojman için Ankara’da yardımcı olmamı istediler. Ben de Ankara’da eski M.E.B. Müsteşarı ve sonra Milli Eğitim Vakfı Müdürü olan hemşehrime gittim, yardımcı oldu. Randevu aldı. Beşevler’de Milli Eğitim Bakanlığı Yatırımlar Daire Başkanlığı’na gittim, alakadar oldu. Tapu ve parayı Gümüşhane Bayındırlık Müdürlüğü’ne şartlı olarak verip, tip proje seçmemizi, yarım kalan yerden de kalkınmada öncelikli bölgeler statüsünde olduğundan devletin yardım edeceğini söyledi. Bir müddet sonra Bayburt’a gittiğimde lojman konusu geçti. Para yok. Toplantıdan sonra evrakları veren arkadaşa ‘para ne oldu’ dedim. ‘Yok’ dedi. Sinirlendim onu da aldım gidip durumu anlattım. Benim yaptıracağımı zannetti. ‘Hayır’ dedim. ‘Resmi prosedürü tamamlayıp işe başlasınlar. Kalan yerde devreye gireceğim’ dedim. Biz bu yardımları, M.E. Vakfı aracılığıyla yaparken bursları veriyorduk. Hemşehrim, ‘Konursu’dan arsa bağışı geldi, çok bağışlar var ama bunu sizin yaptıklarınızla yönetime götüreceğim’ dedi. Ve okulu da Konursu’da yaptırttı. Onu sevmezlerdi. Neden? Siyasal yönden ve de tayinlere yardımcı olmadığından İmam Hatip Lisesi’nin arka tarafına ihata duvarı yapılması için o zamanki Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden müdür hemşehrimiz 5 milyon para yolladı. İzmir’den defalarca takip etmeme, söz vermelerine rağmen o para geri gitti.

Yıl 1992 o zamana kadar İstanbul’da Yunus Emre, bir de Ordu’da milletvekilinin gayretiyle Anadolu İmam Hatip Lisesi açılmıştı. O zaman ki Din Öğrenimi Genel Müdürü aylarca bana rica da bulundu. Siyasilerle temasa geçmemi, yardımcı olmamı ve Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde birinci sırada olduğunu söyledi. Kendisi Denizlili’ydi. Sevdam ağır bastı, atladım uçağa ver elini Ankara. Gençlik Hizmetleri Genel Müdürü ile buluştuk. İlk defa meclise gittim. Genel Başkan Vekili’ne gittik, yardımcı olmadı. O zamanki Kültür Bakanı’ndan randevu almasını istedim, aldı. Kızılay’da Kent Oteli’nin yakınında Kültür Bakanlığı’na gittik. Kendimi tanıttım, çok yakın ilgilendi. Hemen Milli Eğitim Bakanlığı’nı aradı. ‘Üniversite kampusu gibi bir okul’ dedi. Brifing dosyası hazırlamıştım. Ve olur sözünü aldı. Sağ olsun kültür bakanımızdan Bayburt İmam Hatip Okulu’nun açılmasına sebep olmuştur. İlk defa açıklıyorum. Vay senelerdir gidip de Bayburt’a bir dikili ağacı olmayanları bırakmayanlara...

Bayburt Kalesi’nden bahsettim. Etrafının çevrilip kontrol altına alınması, giriş kapısı yapılması kapının yanına değişik dillerden tarihçesi yazılması, iç mekânda aydınlık, karanlık suluklarının temizlenmesi bakımı, ışıklandırılması, önlerine emniyet kapısı yapılması, mekânların isimleri, restorasyonu (bir kaç sene evvel kazı yapılıyordu. Emniyet kontrolünde olmadığı için gece gelip eşyaları kırıyorlarmış. Arkeolog hanımefendi üzülerek anlatmıştı) dış cephede kobalt mavisi seramiklerin yapılması, kitabelerin değişik dillerde yazılması, ışıklandırılması ve ağaçlandırılması mikro planda çok beğendi. Kavalı Konağı’nı kamulaştırıp Etnografya Müzesi yapılıp Kültür Bakanlığı’na ve Bayburt’uma kazandırılması çevre düzenlemesi yapılması detaylarına girmiyorum. Randevu alıp bizi eski mecliste bulunan Müzeler Müdürlüğü’ne yönlendirdi. Görevli arkadaş çok ilgi gösterdi. Ve Kavalılar Konağı kamulaştırıldı.

Anadolu İmam Hatip Okulu’nun açılışına sevindiğim kadar Kavalılar Konağı’nın kamulaştırılmasına da kahroldum. Benim Etnografya Müzesi olarak kamulaştırdığım o konak bahçesine havuz ve kemeriye yaptırılmış. İç mekânda gelecek zevata yatılı dinlenme tesis haline getirilmiş. Detaylara girmiyorum. Ey Bayburt’ta doğup büyüyenler, taşraya gidenler gidin de konağın düştüğü hali görün, biraz da siz üzülün.

Etnografya Müzesi yapmak için ilgililerle görüşüp çok uğraştım. Olmadı nasip değilmiş. Ama Etnografya Müzesi içimde bir uhde olarak kaldı. Şuanda konağın resmi nedir, kime aittir bilmiyorum. Müzeye çevrilemiyor. 657 kazandı, 756 ben kaybettim. Bayburt’um kaybetti.

Yıl 1996 Öğretmenevi’nde kaldığım günlerden bir gün müdür beyin karşı odasında bürokratlar oyun oynuyorlardı. Milli Eğitim Müdürü’ne ‘ben burayı babamın adına Etnoğrafya Müzesi yapmak istiyorum” dedim. ‘Olur’ dedi. Yanındaki odayı da katıp büyük bir alan elde ettim. Planımı hazırladım. Hatta Erzurum Müze Müdürlüğü’yle temasa geçtim, gelip baktılar. Bodrumdan yer istediler. İstediği birimleri bildirdiler. Plan ve finansman bize ait olmak üzere işe başladım. Tavan kaplaması, avizesi, makatlarıyla, sekisiyle verev ahşap pencere kaplamalarıyla, teşhir vitrini ve panolarıyla işe koyuldum. Emniyet bakımından camlara demir ve arka sokağa direk diktirdim. 200 parçaya yakın eşyamı getirdim. Arkeolog hemşehrilerimle bir hafta resimlerini çektik. Vali bey görmeye gelecekti. Sözünde durmadı.

Verilen sözlerden dönülünce yine 657 kazandı, 756 kaybetti. Burayı tercih etmemin sebebi emniyetli bir yer olması, çok kısa bir sürede faaliyete geçecek olması. Nezih bir yer olmuş, amatör ruhlu bir müze olacaktı. Eserler teşhir edilirken, ileride açılacak esas Etnografya Müzesi’ne de obje temini içindi, yine içimde uhde kaldı. Babamın adına yaptırmak istediğim müze yer, sevdam olan Bayburt’umun yüz akı oldu. Başka seçenek yok. Kerestelerin büyük bir kısmı İzmir’den getirildi. Giriş kapısının üzerindeki demir motifler Yukarı Kırzı Köyü Selçuklu Camii’nin kapısından esinlenerek yapılmıştır.

Bayburt Konağı ve Kop Şehitliği

Bir gün Öğretmenevi Müdürü yontma taştan yapılmış bir binaya götürdü. Hizmete açılmamıştı. Düşüncelerimi öğrenmek istiyordu. Karakteristik Bayburt Taş işçiliğinden eser olmayan (Tek özelliği yontma taştan olması) cam tuğla ile yontma taş kombinası halinde yapılan arka cephe (cam temizliğinin itfaiye merdiveniyle yapılması lazım) merdiven basamak çıkışlarında duvardan 25 cm. çıkıntılı 3 adet aplik, keza yukarı çıkışta da aynı. Sahanlıkta 5 adet 40-45 santim çapında 5 adet tavan lambası. Tüm odalarda 130-140 arası lamba ve aplikler. Penceresiz, havalandırmasız tuvaletler, bacasız mutfak. Şu andaki durumunu bilmiyorum. Dışarıya kirmanlı tandır yaptırın, gelenler nostaljik takılsın. En çok üzüldüğüm hiçbir (yontma taş hariç karakteristik Bayburt Konağı özelliği olmayan bu yere Bayburt adının konulması. Bayburt sevdalısıyla Bayburtlu’nun sevdasını ayırt etmenizi isterim. Çoruh Konağı denilsin.

Bir gün de Milli Eğitim Müdürü 5. katta Özel İdare’ye götürdü. Bayburt Konağı projesini görmem için. Vali bey de oradaydı. 3 katlı (nasıl oluyorsa) yontma taştan bir bina. Giriş kapısının sağında ve solunda birer fener. Üst kat balkon alt kirişi yuvarlak kemerli. Sağında 1.5 kat gabarili hayvan damı ama düğün salonu olarak kullanılacaktı. İçeride üst kata iki ayrı merdivenle çıkılmakta (nasıl oluyorsa). Çizen meslektaşım çok etki altında kalarak karizmasını çizdirmiş. Alt katta lokanta yapılmış. Lokantayı inceleyince projenin çözümlenmediğini anladım. Nasıl mı? Burada bayan-erkek personel çalışacak. Bunların soyunma-giyinme, yıkanma, tuvaletleri hepsi ayrı bir mahal istemekte. Detaylarına girmek istemiyorum. Tenkit edince Vali bey elinden binlerce proje geçtiğini söyledi. Halbuki muhatabı bu işin kariyer sahibi. Ortaya çıkan durum şu. Kişi kuvvetini bulunduğu mevki ve makamdan alırsa sonuç bu olur. Halbuki kuvvetin Hak’tan alınması lazım.

Aynı durum Kop Şehitliği'ndeki anatomisi bozuk heykel içinde geçerli. Yama gibi duruyor. Kop Şehitleri'ni rahatsız etmemesi için acilen nereye konursa konsun. Ben yaptım, benim eserim misali Bayburt senelerdir Dede Korkut'u mu biliyordu. Detaylarına girmek istemiyorum. Ne amaçlı yapıldığı belli. İçeriği bence boş olan bu şenliğin içeriği doldurularak 2 güne indirilmesi. Zaten Bayburtlular yaz gelince yurt içi ve yurt dışından akın akın gelmekte. 5-10 dakikalık bir program için haftalık tatil yapanlar. Yazık harcanan o paralara acıyorum.

BAYPROJE

1988 yılında yapılan Bayburt Sempozyumu'na katıldım. Eski Belediye binasında yanılmıyorsam, Bayburt Vakfı toplantısına katıldım. Kurucu üyeydim. BAYPROJE'nin İzmir toplantısına katıldım. Çok güzel ideallerle başlanıyor. Üstelik akademik kariyerli kardeşlerim ama üç-beş idealistle bu işler olmuyor. Herkes elini taşın altına koymalı. Toplantıda pek olumlu fikir beyan etmedim. Kerhen destek verdim. Geçen yılki hikaye yarışmasına ve şehircilik paneline katıldım. 50 yıl sonra hocamı gördüm. BAYPROJE'de çok sıkıntılarla buraya kadar gelmiştir. Durumlarını pek iç acıcı görmüyorum. Benim gibi Bayburt sevdalısı olan başkanımın ayrılmasının bir görev değişikliği olarak görmüyorum. Şimdiye kadar yapılan seminerler, paneller kitap oluyor, rafları süslüyor ama uygulama yok.

Ulu Camii ve Yakutiye Camii

Mimaride brütalizm akımı vardır, malzemenin yalın olarak kullanılması. Tuğla, beton, ahşap, taş, yontma taş. Bir zamanlar minberlerde boyanmıştı. Eski haline getirenlere teşekkür ederim. Yakutiye Camii'nin o şeffaflığı gidip tezyinat yapılırken neredeydiniz? "Camilerin süslü ve tezyinatlı olması kıyamet alametidir." Hadisi Şerif.

Yine Yakutiye ve Ulu Camii'nin yanına açık kenarlı şadırvanlar yapılırken işi alan arkadaşı uyardım.  Burası kış memleketi sular donar. Dediğime geldiler.

Ulu Camii yanında eskiden müftülük sonra Kuran Kursu olan yere yapılan şadırvan ki şuanda din görevlileri binası olarak kullanılmakta. Açılsın yıkılıp tuvalete başka yerden kapı açıp orayı ağaçlandırmalı. Oturma ve banklar konulmalı. 

Yeni santral garajı çok mu arandı? Alttaki dükkanlar ne alemde?

'Efendi adam tut para ver de ambu ağaçları sulasın"

Köyün birine proje finansman bize ait olmak üzere 100 metrekare üzerine 2 katlı konak yaptırdık. Cahille uğraşmak çok zor. Detaylarına girmek istemiyorum. İl Tarım Müdürlüğü'nden ücretli 84 adet ağaç aldım. Konağın önüne ve arakasına diktirdim. Köylüde etrafımda. Yaşlı bir köylünün söylediğini iyi dinleyin: 'Efendi adam tut para ver de ambu ağaçları sulasın." Köylülerden çıt yok. Açtım ağzımı yumdum gözümü misali. Hepsini haşladım. Hatta Öğretmenevi'nde İstanbul'da dernekleri varmış. 1000 tane çam ağaç diktirdik, para verdik ilk yıl 300 tanesini kuruttular.

Gırgıtlık, hasetlik, fesatlık, cehalet İslam’la bağdaşmayan haller.

Soruyorum 180 köyde kaç tane Bayburtlu çoban var? Çarşı Hamamı'nı kim çalıştırıyor?  Tuğla fabrikasında kimler çalışıyor? Kombine, yem fabrikası, süt fabrikası ne oldu? Senelerce AB fonundan bir takım kurslar açılıyor. Taş işçiliği, ahşap işçiliği, ihram işçiliği, davul çalma gibi, şimdiye kadar kaç kurs açıldı? Ne kadar para geldi, kursların getirileri ne oldu? Kaç kişi meslek sahibi, açıklansın da herkes öğrensin.

Fuarda fotoğraf karesine girmek için yarışanlar

7-8 sene önceydi. İzmir'de Dünya'nın 3. büyük Taş ve Mermer fuarı vardı. Hazırlanan Bayburt köşesini yontma taş ev cephesinin sağında ve solunda 1.00x2.00 metre ebadında yardım eden kamu ve tüzel kuruluş reklamları var. Çelik kapı reklamları, kete reklamları, ihram, bal vs. reklamları. Bir kitap yazılmış mermerle ilgili, birisinin resmi ve yazısı yok diye kopan kıyamete şahit oluşum. Fotoğraf karesine girmek için yarışanlar. Ben de karşıda oynanan bu tiyatroyu canlı olarak seyrediyorum. Yüzlerce ziyaretçi ilgilendi, kartlarını bıraktı. Sonuç ilgilenenlere sormalı.

Yakın zamanda AB kapsamında mermer işi olacaktı. Sonucunu bilmiyorum. Gazeteniz vasıtasıyla öğrenmek isterim.

Turizm fuarının en zayıfı

Her yıl Aralık ayının ilk haftasında İzmir'de yapılan uluslararası turizm fuarı. KUDAKA organizasyonuyla katılım oluyor. Erzurum-Erzincan-Bayburt en zayıf görüntü çiziyor. Değişik fotoğraflar, pahalı başlayıp ucuza satılan ballar. Yüzüne bakılmayan yontma taş objeler, ihram ürünleri ve de 20-25 kişilik bir grup. Eş-dostla buluşup, arkadaşları görüp sohbet etmek. Yazık giden paralara. Vali beyin dikkatine. Bu olaylara bizzat şahit oluyorum. Bence çevre iller Gümüşhane, Erzurum, Erzincan, Trabzon İl Turizm Müdürlükleriyle broşür olarak veya tur operatörleriyle temasa geçilip eskiden olduğu gibi yine Bayburt'umu ziyaret edip görme imkânları sağlanmalı. Daha rasyonel bir çözüm olur.

Gümüşhane, çocukluğumdan beri hep duyardım. 'Gümüşhane'nin 10 bin, Bayburt'un 30 bin nüfusu var. Bayburt Gümüşhane'yi besliyor' diye. Yatırımlar gelmiyor diye detaylarına girmeyeceğim. Gümüşhane bugün her hususta Bayburt'u katladı. Tahminim halkının birbirine içten bağlılığı, memleketlerini dışarıda da olsa desteklemeleri sayesinde. Birlik ve beraberlik ruhu İzmir'de 7-8 tane dernek var ama neye yarar?

TOKİ idaresinin satış ihalesindeki rezalet neydi, sonuç ne oldu?

Baksı Müzesi: Bayburt'umun yeni yüz akı

Halkın menfi konuşmalarını ve detaylarını bir tarafa bırakıyorum. Hocam iyi ki varsın, iyi ki kendi köyüne yaptırmışsın. Gerek yer seçimi gerek postmodern mimarisi, gerek çevre motivasyonu ve gerçek doğal güzelliğiyle bir harika. Allah (cc) sizlerden razı olsun, amin. Nasıl ki bir sevgili cananına kavuşmak için zaman ve yol mefhumunu unutup heyecan duyuyorsa, bende Bayburt'umdan Baksı Müzesi'ne giderken o heyecanı yaşıyorum. Bir Bayburt sevdalısı ile Baksı Müzesi'nin kavuşması.

Tek tük de olsa eser bağışlayanı okuyunca çok memnun oldum. Ama ben Kavalı Konağı, Öğretmenevi projelerinden sonra soluğu sizin müzede aldık. Ağabeyime de teşekkür ederim. Uhdem gerçekleşti. Özel koleksiyonlarımızı annem ve babam adına teşhir edilmek üzere müzeye bağışladık. Haydi gırgıtlar siz de bağışlayın. Bila bedel, yüzüm kapkara olsun.

Seneler evvel ağabeyim bir TV kanalında Bayburt’la ilgili bir programda, "Bayburtlu olmanın bir bedeli olmalı. Bir bedel ödemeli. Yazlık ev yaptırmakla, 2-3 ay kalıp kışlık nevaleleri hazırlamakla, serin diye Ramazan'ı geçirmekle, şenliklere gitmekle, dışarıda dernek ve vakıflarda görev alıp (Bayburt'uma katkısı nedir?) dergilere çıkmakla Bayburtlu olunmaz. Kestaneden çıkı kabuğunuzu beğenmeme gibi bir lüksünüz yok. Gidin doğduğunuz yere yerleşin" demişti. Belediyelikler ne oldu, mahalle oldu. 

2 eser kazandırana: “Devletten vergi kaçırıyor”

Bir gün Öğretmenevi'nde benim gibi bir Bayburt sevdalısıyla karşılaştım. Sohbet ettik. Bir ilçeye 2 eser kazandırmış. 'Devletten vergi kaçırıyor' demişler. Çok üzülmüş. Cahil cesur olur, söylediği cümlelerin karşı tarafı yeriyor mu? Met mi ediyor umurunda değil. İkaz ettiğinizde, 'hoş ne olmuş' cevabıyla karşılaşırsınız.

Yukarıda bahsettiğim konak binası şuanda üniversite alanı içerisinde. Üniversiteye bir bina kazandıran hemşehrimin adını verenlere teşekkür ederim. Bir zamanlar Bayburt'ta pazar günleri ve bayram günleri ekmek çıkmazdı, hatırlayın. Ekmek stoku yapardınız. Sonra bir kardeşim, 10 Tokatlı işçi getirerek Bayburt'ta bir çağ açtı. O da Bayburt'umun yüz akı oldu. Allah (cc) razı olsun, amin.

Yazacaklarım daha çok ama bu kadar yeter. Bir Bayburt sevdalısının yaşadığı tiyatroyu düşünürseniz kendi haliniz orta yere çıkar. Bu tiyatroyu yaşarken hakarete uğradım, verilen sözler tutulmadı, çok zorluklar çektim, paramla rezil oldum. Değer mi? Bence değer. Bayburt sevdam için her şeye değer.

Sakın ha!

Kız Meslek Lisesi'nin belediye binası olarak tahsisi büyük bir katliam olur. Kız Meslek Lisesi'nin Bayburt Arkeolojik Müzesi, Kavalı Konağı'nın Bayburt Etnoğrafya Müzesi olması için gayret gösterin. Yalnız yanılmıyorsam devletimiz müze açılmasına izin vermiyor. Yiğidi öldürün hakkını yemeyin. Bayburt Belediyecilik tarihinde en güzel hizmetler o reisin zamanında oldu. Tebrik ederim.

Birlikten kuvvet doğar, olacaksa çok geniş bir tabana yayılmalı

Sonuç olarak birlikten kuvvet doğar. Hiçbir art niyet, mevki, makam gözetmeden bir merkez komite kurulmalı. Bunlara bağlı değişik konularda faaliyet gösterecek işin ehilleri tarafından oluşan alt komiteler, yardımcı komiteler kurulmalı. Olacaksa çok geniş bir tabana yayılmalı.

Valilik, Ticaret ve esnaf odaları, belediye, STK kuruluşları, işadamları, gönüller el ele verip Allah (cc) rızası için çalışmalı. Açıkça söyleyeyim, pek ümit var değilim. BAYPROJE bu amaçla kuruldu. Gerek maddi, gerek manevi destekten yoksun kalınırsa üç-beş idealistin gayreti de düşer. Bugünkü Bayburt'ta denge bitmiş. Çocukluğumda gittiği zaman kaldığım toprak damlı, loğlu çevirmeli evler yok. 2-3 adet yapılamaz mı? Nalbantçılık, hasırcılık, sepetçilik, çuhacılık, çarık ve hasıl yapımı bir köşe tarzında bile olsa çocuklara miras bırakılmaz mı? Yazılacak çok şey var, burada kesiyorum.

2010 Pakistan sel felaketinden sonra yurtdışı faaliyetlere Cansuyu Yardımlaşma Derneği'yle devam ediyorum. Kendimi Asyalı-Afrikalı müslüman kardeşlerime adadım. Oraları gördükten sonra kimyam değişti. Titreyin Bayburt'unuza ve Bayburtluluğunuza dönün!

Bayburt’a Hasret

Çekil Kop Dağı aradan
Haber geldi oradan
Kavuşayım Bayburt'uma
Bunca zaman aradan

Çek bekledik gelmek için bu ana
Açmış ağuşunu yavru vatana
Çoluğu, çocuğu,canı,anayı
Fedadır Bayburt'umun yavru vatana

(1974 Kıbrıs Harekatı'nda Bayburt'ta yazdım)

Düştüm Kop'un oduna
Baktım sağım soluma
Şükürler olsun Allah'ıma
Kavuşturdu Bayburt'uma


***

Başta yazdığım gibi peşin yargı, meşrep taassubu, etnik milliyetçilik ve siyasi görüşle okuduysanız, mevzulara vakıf olmazsınız. Allah'a (cc) emanet olun. Allah'ın selamı inananların üzerine olsun. Amin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
a.mehdi öz-almanya 9 yıl önce

islam coğrafyasında ün yapmış olan"hoca ahmet yesevi*hacı bektaşı veli"soyu*boyu
"hz.ali.r.a.oğlu"muhammet hanefi,dir.(el-kebir)türbesi*makamı*balca,da,bu yıl bir işada
sn bekir aslan tarafından "kayseri taşı ile güzel bir"külah şeklinde"yapılması,kendisine tşk,ederiz.not:muhammet hanefinin türkiyede 2 noktada "makamı var*bayburt-siirt,mekanı ise medinede,dir.
kaynak:evl.çel.sey.1.ci ktap.sayf.38.(yapı kredi yay)1996.ist.devam edecek

Avatar
a.mehdi öz-almanya 9 yıl önce

muhterem h.erol ersoy,selam ve saygılar sunarak,yazınız mükemmel,çok duygulandı
acizane-fakirane ve halisane,belirtmek isterimki,bir memleketin "gerçek manada kakın
ması adına,kimlik ve kütüğü,bayburt üniversitesi dekanı muhterem hocamız.prf dr sn necmettin hocamız bir çalışma başlattı,3 veya 4 cilt ten olacağını söyledi,kendisine şahsım ve dernek adına tşk ediyorum,ayrıca dünya sağlık örgütü ve türkiyemizdeki
"alternatif tıp,la ilgili"bayburt çıpkınıs köyündeki"ziyaret yılanlarının,sağlık bak,lığı
tarafından,büyük bir hizmet sunacağı,bayburt için büyük bir"katma değer olacağı
şimdilik bu kadar saygı ile devamı gelecek.Allaha emanet olunuz

Avatar
ABDULLAH BİRİCİK 9 yıl önce

SN EROL BEY,BAYBURT GİV KÖYÜ İLE EVEREK KÖY ARASINDA"KÖROĞLU
MAĞARASI VAR,17 TAŞ BASAMAKLA MAĞARAYA İNİLİYOR,TABANDA GÜZEL BİR GÖL VAR,VE YÖNTMA TAŞTAN MASA VE OTURAKLAR,BU DEVASA YERİN TÜRİZME KAZANDIRILMASI ÇOK GÜZEL OLUR,SN YETKİLİLERE DUYRULUR.SLM.

Avatar
a.mehdi öz-almanya 9 yıl önce

anadoluda ilk gazi ünvanı alan büyük komuta,sahabi-sancaktar"Abdülvehhab gazi,dir
türbesi*mekanı duduzar bayburtta.diğer 7 il ve ilçelerde"makamları vardır,bu yıl sn c.başakanı talimatı ile bayburt valiliği tarafından "sosyal tesisler yapıldı ,tşk ,ler
ayrıca halifi "Battal gazi,ninde makamı köy içindedir.tapu kaydı vardır.
kaynak:abdülvehhab gazinin sahabi olduğuna dair kaynak:t.diyanet vakfı ansiklopedisi
cilt 5 sayfa 206.battalname...b-t.c.başbakanlık.dev.arş.gen.müd.osmanlı arşivi daire
başk.ev.d.15070.sayfa.1-a.sultanahmet ist.saygılar

Avatar
ŞAHİN GÜL 9 yıl önce

EROL ABI YAZDIKLARIN COK DOGRU HUSAMETTIN HOCAM BAKS MUZESINI YAPARKEN CEŞITLI DEDIKOKULARYAPTILAR ŞUANDA TURIST GELSE KONAKLAM YOK. UNUVERSITIYEYE BILE SICAK BAKMIYORLAR. AMA SIZI BILIYORUM KENDI GAYRETLERINIZLE BIR ŞEYLER YAPMANIZI ALLAH RIZASI ICIN BEKLIYORUM. SAYGILARIMLA.

Avatar
a.mehdi öz-almanya 9 yıl önce

g.hanede bulunan karaca mağarası,geçen yıl resmi olan rakam 50 bin kişi gezdi,bizler
de bayburtlu olarak"çımağıl mağarası"üç misli büyük,ayrıca köy halkının beyanatı der
lerdir,ki,yıllar önce bu mağarada kartal yuvaları vardı,bundan dolayı,bu mağaranın daha çok rekabet olması adına,a-ismine ilave olarak"ÇIMAĞIL KARTAL MAĞARASI"
b-yol güzergahının kop dağı şehitliğnden yeni bir yol yapılması..c-mağaranın yanına lavoba ve park yapılamsıdır.saygı ile.devam edecek

Avatar
a.mehdi öz-almanya 9 yıl önce

sn h.erol ersoy gerçekten bayburtumuza yapmış olduğunuz.katma değerler unutulmayacak"annene babana rahmet dilyoruz,mekanları cennet olsun,sizlerede ve
bütün aile efradınada Allahtan can sağlığı dileriz.şair zihninin 13 kıtalık şiirin son kıtas
"EYÜP SULTAN KARDEŞ VEHAP SULTAN
"BİRİ ŞARKA BİRİ GARPA KOMUTAN,
"İKRAMI FEYZİNİ ALIRLAR HAKTAN,
"İSTANBUL-BAYBURT KARDEŞTİR BUNDAN.....SAYGILAR SUNARIZ.BİTTTİ.

Avatar
Gürsel Karapınar 9 yıl önce

Sayın Erol ERSOY beye teşekkür ediyoruz.....Bir şey söylemeye de gerek
duymuyorum, sakın bu abimizde iktidara muhalefet olmasın.......:)))