Bayburt'un Şehit Belediye Başkanı: Süleyman Efendi

20 Şubat 1918'de Şehit edilen Belediye Başkanı Hafız Süleyman Efendi'nin öyküsü ve hanımı Kıymet Nine’nin anlattıklarından…

Bayburt'un Şehit Belediye Başkanı: Süleyman Efendi
Bayburt Postası - 16 Temmuz 1916 yılında Bayburt kan ağlıyordu. O günlerde istila ordusunun zulmünden kurtulmak isteyenler, yollara düşmüş batıya doğru kaçmaktaydı. Ama ne acı ve ne ağır kaçış ki, göçüp gitmek zorunda kalan bu çaresiz insanlara öküzlerin çektiği kağnılar umut olmuştu.

İhtiyarlar, çocuklar ve kadınların sesleri kağnıların gıcırtısına karışmaktaydı. Yolda ölenler, bir kaç kişinin gözyaşları arasında toprağa gömülünceye kadar yolculuk durmakta, sonra devam etmekteydi. Bu çileli yürüyüş, dönüşü hayal edilemeyen bir sürgüne dönüşmüştü.

İhsan Özkul'un kaleminden...

Bayburt'ta kalanların hali ise göçenlerden iyi değildi. Eli silah tutanların vatanı savunmak uğruna geride bıraktığı bu çaresiz insanlar için yapacak hiçbir şey yoktu. 

Rus işgali sürerken, Ermeniler çoktan pusuya yatmıştı. Nihayet 1917'de Rus İhtilali sonucu Rus askerleri çekilmeye başlayınca meydan Ermeni çetelerine kalmıştı. Kesin sonuca varmak için bundan daha iyi fırsat olamazdı. Ve bir süre sonra ise katliam başlayacaktı.

*

1. Dünya Savaşı başladığında Bayburt Belediye Başkanı olan Hafız Süleyman Efendi başta olmak üzere göç etmeyen bütün Bayburt halkına düşman kesilen Ermeni çeteleri için gün fırsat günüydü.

Nasıl olsa, yerli halkın çoğu cephede, bir kısmı göç etmiş, geride kalanlar da yok edildiğinde şehir Ermeniler’e kalacaktır. Çalışmalar bu yöndedir. Ermeni çeteleri, Bayburt’u çok sevdiği için göç etmeyen, işgal altındaki şehrin belediye başkanlığı görevini devam ettirmekte olan Hafız Süleyman Efendi’den başlayarak bu emellerine ulaşmayı hedeflerler. Halkı da taciz etmek için hiçbir eziyetten çekinmezler.

Zeki ve memleket sever bir yönetici olan Hafız Süleyman Efendi, her şeye rağmen Ermeniler’in oyunlarına gelmemek için elinden gelen gayreti gösterirken, kadın militanlar da görevlerini başarıyla tamamlamışlardı.

Binbaşı hanları olarak bilinen yerde Ruslar’dan kalan cephanelik çok büyük bir gürültü ile havaya uçurulmuştu. Bu sesi, son nefesini vermekte olan Süleyman Efendi de büyük bir huşu ile dinlemişti.

Süleyman Efendi’nin şehadetini ve öncesinde yaşananları, hanımı Kıymet Nine'mizin henüz sağlığında, dizinin dibinde oturup kendisinden dinlediğimiz şekilde nakletmek istiyorum.

Kıymet Nine, 20 Şubat 1918'de Şehit edilen Belediye Başkanı Hafız Süleyman Efendi'nin hanımıdır. “Oğul yine yaralarımı deşiyorsun” diyerek konuya girmek istemez, bir başlayınca da kendini o günün heyecanına kaptırır, o geceyi tekrar yaşıyormuşcasına anlatırdı:

“O gece Mileyhi’den (Karşıgeçit Köyü) Abbas Bey ile kızı misafirimizdi. Ermeniler bizlerin bir araya gelmesinden kuşkulandıkları için yatılı uzun misafirlikleri yasaklamışlardı. Her kapı çalınışında arama yaparlar korkusuyla onları merekte (samanlık) saklardım. Yatsı namazlarını kılmış dertleşiyorduk, kapı çalındı, Hafız Ağa kapıyı açtı, gelen iki silahlı Ermeni askeri, mühim bir toplantı olduğunu, kumandanlarının (Ele başı Arşak) belediye başkanın toplantıda bulunmasını istediğini ve birlikte gideceklerini söylediler. Bunu duyan Abbas Bey de ne pahasına olursa olsun saklandığı yerden çıkarak birlikte gitmek istedi. Hava soğuk olduğundan kürk istediler. Götürüp kürkünü giydirdim ve öyle gittiler. Biraz sonra Abbas bey telaşla döndü. “Benim gitmemi istemiyorlar” diyen Abbas bey “hiç olmazsa Reis bey kaşkolunu unutmuş onu getireyim” demişse de, “biz ona orada kaşkol buluruz hem de kırmızı renginden” dediklerini anlattı. Ya oğul, işte böyle oldu. Kadın halimizle yapacak bir şeyimiz yoktu, Allah’a duadan başka”

*

21 Şubat ayazında, karlı karanlık gecenin içinde ayak sesleri kesilinceye kadar bekleyen Kıymet Nine ve misafirleri, Ulu Cami’nin arkasındaki (şimdi yıkılmış halde) evlerinde, Süleyman Efendi’yi uğurladıkları kapı önünde bildikleri duaları okuyarak sabahlarlar. Gece alabildiğine karanlık, ara sıra atların nal sesleri ve sık sık silah sesleri duyuluyor.

Başkan Süleyman Efendi, o vakitlerde Ermeni karargahında tehdit altındadır. Hırçınlaşan Ermeni çeteleri tarafından Taş Mağazalar’da mezalim başlatılmıştır. Başkan Süleyman Efendi’yi silahlı askerler nezaretinde oraya götürürler. Günahsız insanlar mağazalara doldurulmuş yakılmaktaydı. Bu manzara karşısında çok öfkelenir, dehşete düşer. Ellerini göğe açarak Allah’a dua etmekten başka bir şey yapamaz.

Bu sırada çok güvendiği kadın milislerin cephanelik ile ilgili planı başarıyla uygulanmıştı. Görevleri cephanelikleri havaya uçurmaktı. Ellerindeki yağlı paçavralarla barutu tutuştururlar. Bayburt’u titreten şiddetli ses ve gürültü bir anda ortalığı cehenneme çevirmiştir. Neye uğradıklarını şaşıran Ermeniler, büyük patlamadan sonra selameti Bayburt’u terk etmekte bulurlar. Kaçarken, panik halindedirler. Süleyman Efendi, bu manzarayı gözyaşları ile izlerken, kaçmakta olan Ermeniler’den birinin balta darbesiyle şehit düşer.

Sabah olmak üzeredir. Kıymet Nine ve misafirleri daha fazla dayanamazlar. Dumanların yükseldiği Taş Mağazalar’a gittiklerinde o korkunç manzaraya şahit olurlar.



1863 yılında Bayburt’un Kaleardı Mahallesinde doğan Süleyman Efendi, Yakutiye Medreseleri’nde Müderrislik yaptı. Bayburt’ta ahiliğin son temsilcisiydi. Malını ve canını düşünmeden Rus ve Ermeni işgaline karşı çıkan Bayburt’un Şehit Belediye Başkanı olan Süleyman Efendi, örneği az görülen silahsız bir kahramanlıkla yücelik mertebesine çıkmıştır.

1918 yılında şehit düşen Süleyman Efendi’nin naaşı sevenleri tarafından Unutulmaz Sokak’taki Taş Mağazalar’dan alınıp Ulu Cami’nin avlusuna gömüldü. Yıllar sonra tahrip olan mezarı ablam Leman Yavuz ile beraber 2002 yılında Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci’den rica ederek, Anıt Mezar olarak onartmıştık.

Şehit Belediye Başkanı Hafız Süleyman Efendi ve diğer tüm şehitlerimiz Bayburtlular’ın kalbinde yaşamaktadırlar. Yalnız 21 Şubat’ta değil, her zaman sevgi, saygı ve rahmet ile anılmaktadır. Allah’ın rahmeti onların üzerine olsun.

*
Editör: Bu yazı, İhsan Özkul'un 1989 ve 2010 yılında Bayburt Postası’nda yayınlanan köşe yazılarından derlenmiştir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
mehmetakif yazıcıoğlu 8 yıl önce

rabbim rahmet etsin bu güzel vatanı bizlere bırakan tüm şehitlerimize..babam mustafa yazıcıoğlu .yıllarca bu büyük insanı oynamıstı tiyatro sahnelerinde ve cumhuriyet caddesinde ..onun 21 şubat gün lerindeki heyecanından anlıyordum .ne kadar büyük bir kişiliği canlandıracagını..gercekten agladıgına şahit olmustum bir kac kez..babamla ulucamini önünden gecerken mezarı basına gider fatihasını okur ..rabbim peygamberimize komsu eyler inş..

Avatar
Ayşem Okumuş 8 yıl önce

O gece benim dedem de o ev deyemiş

Avatar
alim 4 yıl önce

güzel bir film senaryosu çıkar bu olaydan