Yeryüzünün açıklanamayan sırları

Yeryüzünde bilimin hala açıklayamadığı, bazılarına göre ise örtbas edilen tarihi gizemle akıl karıştırıyor.Piri Reis’in haritası16. yüzyılda Piri Reis tarafından çizilen harita hiç kuşkusuz ki dünyanın en meşhur haritalarındandır. Harita, Doğu Avrupa’yı ve Kuzey Afrika’yı tamamiyle doğru bir biçimde gösterir. Amerika kıtası henüz keşfedilmeden önce Piri Reis, haritasında Güney Amerika kıyılarını da tanınabilir bir biçimde göstermiştir. Ayrıca Rus ve İngiliz bilimadamları, Piri Reis´in çizdiği haritada yer alan Antarktika kıtasında milattan önce yaşamış bir uygarlığın izlerini, yaptıkları araştırmalar neticesinde doğruladılar. Haritanın geçmişin teknolojisiyle bu denli muntazam çizilmiş olması bir sır olarak karşımıza çıkıyor.

Yeryüzünün açıklanamayan sırları
Yeryüzünde bilimin hala açıklayamadığı, bazılarına göre ise örtbas edilen tarihi gizemle akıl karıştırıyor.

Piri Reis’in haritası

16. yüzyılda Piri Reis tarafından çizilen harita hiç kuşkusuz ki dünyanın en meşhur haritalarındandır. Harita, Doğu Avrupa’yı ve Kuzey Afrika’yı tamamiyle doğru bir biçimde gösterir. Amerika kıtası henüz keşfedilmeden önce Piri Reis, haritasında Güney Amerika kıyılarını da tanınabilir bir biçimde göstermiştir. Ayrıca Rus ve İngiliz bilimadamları, Piri Reis´in çizdiği haritada yer alan Antarktika kıtasında milattan önce yaşamış bir uygarlığın izlerini, yaptıkları araştırmalar neticesinde doğruladılar. Haritanın geçmişin teknolojisiyle bu denli muntazam çizilmiş olması bir sır olarak karşımıza çıkıyor.

Yeryüzünün açıklanamayan sırları Dropa Taşları

1938’de, Dr. Chi Pu Te’in başını çektiği bir ekip, Çin’in Baian-Kara-Ula dağlarına doğru bir arkeolojik keşfe çıktı. Keşfin sonunda ekip, antik kültürlerin yaşadığı bazı mağaralarda şaşırtıcı keşifler yaptı. Mağaranın tabanında, asırların tozu altına gizlenmiş yüzlerce taş disk buldular. Disklerin yaşı 10.000 – 12.000 idi. Her diskin çapı 22,7 cm ve kalınlığı 2 cm idi. Her birinin ortası delikti ve gövdelerine kazınmış sarmal oyuklar vardı. Dışarı doğru dönen bu sarmal oyuklar, aslında üzerindeki küçük hiyerogliflerde bir kompozison oluşturuyordu. Hiyerogliflerde, dünya dışından gelen ve buradaki dağlarda kaza geçiren uzay gemilerinden bahsediyordu. Uzay gemileri, kendilerini Dropa diye adlandıran insanlar tarafından kullanılıyordu. Dropa diskleri üzerindeki hiyerogliflerin okunmasının ardından ortadan kayboldu.

Nazca’da ki dev şekiller

Peru’nun Nazca çölünde yer alan ve yüksekten bakılmadıkça çizilmesi imkansız gibi görünen kilometrelerce uzunluktaki şekillerin yaşı İnka uygarlığından eskidir. Yere kazınan ya da çizilen devasa figürler arasında ok işareti, düz çizgi, üçgen, sarmal, kuş, maymun, köpek, örümcek, astronot ve çiçek figürleri yer alır. Günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş şekilleri yerden görmek mümkün değildir. Peki ama antik çağın ilkel insanları, ne çizdiklerini bile göremeden ve çizimlerinde hata yapmadan bu kadar muntazam şekilleri nasıl çizmişlerdir? Bu sorunun yanıtı hala bilinmiyor.

Zamanın dışından gelen metal objeler

Bu metal objeleri kimin yaptığını boş verin, bunlar yapıldığı sırada, yani 65 milyon yıl önce yeryüzünde insan dahi bulunmuyordu. Öyleyse bilim, Fransa’da bulunan 65 milyon yıllık metal parçalı aletlere nasıl bir açıklama getirebilir? 1885’de, bir kömür bloğu, kırık bir biçimde açılmış olarak bulundu. Bu kömür bloğunun içerisindense usta ellerden çıktığı açıkça görülen metap kübik bir parka çıktı. 1912’de, bir elektrik santralindeki işçiler büyük bir kömür parçasını böldüklerinde içerisinden demirden yapılmış bir nesne buldular. Günümüzden 251 milyon yıl önce başlayıp 65 milyon yıl önce sona erdiği Kabul Mezozoik Zaman’a ait kumtaşı bir bloğun içerisine saplanmış bir tırnak bulundu. Bunun gibi ait olduğu zamanda bulunması olanaksız görünen bir çok nesnenin nasıl orada bulunduğu açıklanamıyor.

İmkansız fosiller

Jeolojik ya da tarihi açılardan açıklanamayan bir çok fosil bulunuyor. Örneğin, insanın henüz yeryüzünde olmadığı 110 milyon yıl yaşında bir insan parmak izi fosili bunlardan biri. Ayrıca ABD’nin Utah eyaletinde bulunan, 300-600 milyon yıl yaşında, sandalet giyen bir insana ait olan ayak izinin nasıl açıklanabileceği bilinmiyor ve bu imkansız fosiller tüm sırrını koruyor.

Kosta Rika’daki devasa taş toplar

1930’larda Kosta Rika ormanlarının derinliklerinde tesadüfen bulunan düzinelerce dev taş top bütün gizemiyle günümüzde kadar korunmuş. 2.5 metre yüksekliğinde ve 16 ton ağırlığındaki taş toplardan her biri mükemmel bir şekilde yuvarlatılmış. Taş topların doğal yollardan değil insan eliyle şekillendiğinin bilinmesine rağmen, kim tarafından, hangi amaçla yapıldığı ve taşlara nasıl bu kadar düzgünce şekil verildiği bilinmiyor.

İca taşları

1930’ların başında, Kültürel Antropologist Dr. Javier Cabrera’ın babası, antik İnka mezarlarında ölü gömme merasimine ait yüzlerce taş keşfetti. Dr. Cabrera, babasının işini devam ettirdi ve 500 ila 1.500 yaşında olan 1.100’den fazla taşı topladı. Bu taşların üstünde bir takım oyma şekiller vardı. Bazı resimler idollere aitti ve bazılarının üstünde ise açık kalp ameliyatı ve beyin nakli gibi cerrahi operasyonlar betimlenmişti. Şaşırtıcı çizimler arasında dinazor çizimleri de yer alıyor. Yeryüzünün milyonlarca yıl önceki hallerini de gösteren çizimleri kimlerin, hangi coğrafya, tıp ve tarih bilgisiyle yaptığı ise hala sırrını koruyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.