Vali Şahin: "Bayburt'u ayağa kaldırmak kolay olacak"

İstanbul Valisi Vasip Şahin, yoğun gündemi arasında memleketinin gazetesine, Bayburt Postası'na konuştu... İşte o söyleşiden öne çıkanlar...

Vali Şahin: "Bayburt'u ayağa kaldırmak kolay olacak"

Türkiye’nin en küçük şehri Bayburt'tan, en büyük şehri İstanbul'a uzanan azimli ve başarılı bir hayat öyküsünün sahibi... Bayburtlu onunla, o Bayburtlu olmakla gurur duyuyor... Hemşehrileri arasında son yılların bürokrasideki en başarılı isimlerinden biri olan İstanbul Valisi Vasip Şahin, yoğun gündemi arasında memleketinin gazetesine, Bayburt Postası'na konuştu. İşte o söyleşiden öne çıkanlar...



Söyleşi: Kürşat Okutmuş

1963 yılında Bayburt’un Akbulut Köyü’nde doğdu… Kendi deyimiyle ilk öğrenimi memleketinin en ‘orijinal’ yıllarına denk gelir ve ilk beslendiği kaynak Şairzihni İlkokulu olur. Ardından ailesiyle birlikte göç ettiği Erzincan’da devam eden eğitim hayatını İstanbul'da tamamlar. Kamu görevine atandığı 1986'dan sonra değişik il ve ilçeleri kapsayan başarı öyküsü onu 'zirve şehir' İstanbul’la tekrar buluşturur…

Türkiye’nin en küçük şehrinin, en büyük şehrine armağanı olan İstanbul Valisi Vasip Şahin, doğduğu kenti yorumladı... Bayburt’a dair hasletlerinden Bayburtlu oluşunun yaşattırdıklarına, gurbette yaşayan Bayburtlu'larla olan ilişkisinden günümüz Bayburt’una kadar bir çok konuda merak edilen soruları yanıtladı…

- Bayburt’ta başlayan o ‘ilk’ yıllara dönebilir miyiz biraz…
- Tabi ki… Nüfusta 1964 olsa da, 1963 yılında Bayburt’un Akbulut Köyü’nde doğdum. İlkokula, Bayburt Şairzihni İlkokulu’nda başladım. Üçüncü sınıfı da Şairzihni’de okuduktan sonra ticarethanemizin nakli nedeniyle Erzincan’a göç ettik. İlk, orta ve lise öğrenimimi Erzincan’da tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım.

- Yıl?
- Yıl 1981… Özel ve hüzünlü bir yıl. O yıl hem çevremden, hem de ailemden uzaklaştım. Ülkeme hizmet serüvenim de o yıl başlamış oldu zaten. 1985 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdim ve 1986’da ilk açılan sınavla kaymakamlığa başladım. 30 yıldır bu mesleği icra ediyorum.

- Maziyi anıp, biraz Akbulut’a dönebilir miyiz?
- Akbulut Köyü, benim çocukluğumda daha kalabalıktı. Henüz bu kadar göç vermemişti. Gerçi şimdi sevindirici bir durum var, bizim köylülerimizden emekli olan ya da İstanbul’da işini çocuklara devreden belli yaşa gelmiş insanlar, tekrar köyde ev yapmaya başladılar. Dolayısıyla yine orta halli bir köy haline geldi. Ama o yıllarda tamamen orada yerleşik olan, okulu, camisi, kalabalığı olan, mevcudu iyi olan bir köydü. Çocukluğum açısından köy aynı zamanda hasret demekti.  Rahmetli babam, amcalarım ve akrabalarımızın birçoğu Almanya’daydı. Senede bir aylığına izine gelişlerini gözlemek demekti. Çocukluk demekti, oyun demekti…

- Ardından eğitim hayatı başladı. Ve ilk basamak Bayburt Şairzihni İlkokulu… Neler hatırlıyorsunuz?
- Şairzihni, benim hayatta beslendiğim ilk kaynağım. O günkü öğretmenlerimiz yaşıyorsa Allah’tan selamet ve sağlık diliyorum. Çocukluk hatıralarım itibariyle güzel bir öğrencilik dönemi geçirdim. Oradan aldığım bilgilerle Erzincan’a gittiğimde hiç duraksamadan, sıkıntı çekmeden, yeni sınıfıma çok kolay adapte oldum. O günler Bayburt’un en ‘orijinal’ yıllarıydı. Günümüzde eskimiş, bakıma muhtaç hale gelmiş tüm eski yapılar o günlerde kullanılıyordu ve her birinin etrafında masalsı ve keyifli bir yaşam vardı. Mahalleyi ve tüm şehri yaşayabiliyorduk. Çocuksu duygularla belki gözümüzde büyütüyoruzdur ama bayramlar daha bir bayram, düğünler daha bir düğündü diye anımsıyorum.

- Bu hasletleri yitirdik mi sizce de?
- Bunu bu şekilde söylemek ve kabul etmek doğru olmaz. Takip edebildiğim kadarıyla Bayburt’umuz kendi geleneklerinden ve değerlerinden çok uzak kalmadı. Bahsettiğimiz günler kadar olmasa bile bugün ülkemizin birçok yöresinden daha fazla kendi değerlerini yaşayan, geleneksel değerlerini muhafaza eden ve tarihiyle daha fazla iç içe olan bir şehir. 

- En son ne zaman gittiniz? Bayburt’ta en sevdiğiniz köşeleri merak ediyorum, paylaşabilir misiniz?
- Bayburt’a en son 2014 yılının Eylül ayında bir cenaze vesilesiyle gittim, 1 yıl geçti ama özledim şimdiden. Bayburt’ta Ulu Camii çok asude, insanı dinlendiren dingin bir köşe olarak gelir bana. Kırkpınarlar hakeza. Saat kulesinin etrafı, sanki küçük bir şehir hayatının -tabiri caizse- Bayburt medeniyetinin yaşadığı, esnaflar tarafından yaşatıldığı bir merkez gibi gelir. Oralarda bulunmak hem beni dinlendirir hem de mutlu eder. Şehit Osman tepesine çıkıp Bayburt Kalesi’ne ve Çoruh’un şehrin tam ortasından kıvrılarak uzaklaşmasına bakmak çocukluğumdan beri en çok hoşlandığım manzaralardandı. Bugün de hala her gittiğimde aynı keyfi yaşıyorum. 



- Hafızanız o günlere gitmişken, o günlerle bugünleri kıyaslamanızı rica etsem… 
- Evet… Bayburt o yıllara nispeten her geçen gün büyüyor ve mevcut bir yapılaşma var. Bu yeni yapılaşmanın merkez mahallelere sirayet etmemiş olması, dışına taşmış olması aslında isabet olmuş. Bundan sonra ise inşallah bütün Bayburtlular gayret edecek, devletin ve hükümetin sağlayacağı imkanlar ile Bayburt’u ayağa kaldırmak, tarihi ve geleneksel mimarisini tekrar şehre geri kazandırmak kolay olacaktır diye düşünüyorum. Bayburt bu anlamda bir avantaj yaşıyor diye düşünüyorum.

- Türkiye’nin birçok bölgesinde görevlerde bulundunuz… Bayburtlu olmak nasıl bir duygu? Bir avantaj mı, yoksa tam tersi bir durum mu? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Bunu rüşvet-i kelam olarak kesinlikle söylemiyorum ama Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin, ‘nerelisiniz’ sorusunu ‘Bayburt’ diye cevapladığınızda, insanların mutlaka Bayburtlularla ilgili bir anısı olduğunu, kafalarında olumlu bir imaj oluştuğunu görüyorsunuz. Mutlaka okulda, işyerinde veya mahallesinde Bayburtlu bir arkadaşı, komşusu olmuş oluyor. Çünkü Anadolu, İstanbul ve Ankara ile iç içe ve irtibatlı bir şehir. Hepsinden övücü, methedici değerlendirmeler almak beni çok mutlu etmiş ve rahatlatmıştır. Daha baştan olumlu bir kanaat ile göreve başlıyorsunuz.  O sırada hangi görevdeysek, ‘kaymakam ya da valimiz herhalde bir Bayburtlu olarak diğer Bayburtlular gibidir’ diye bir avantaj sağlıyordu. Zaman zaman çalıştığım yerlerde az ya da çok Bayburtlu bir nüfus oluyordu. Hamdolsun hep iyilerine denk geldim. Hemşerilerimi bulunduğum şehirlerde hep saygıdeğer olarak değerlendirilen, itibar gören, sözlerine güvenilir insanlar olarak gördüm ve doğrusu bundan hep çok memnun oldum.

- Türkiye’nin her yerine dağılmış Bayburtluluk hali, beraberinde yoğun bir dernekleşmeyi de beraberinde getiriyor… Gurbette faaliyet gösteren STK’larımız hakkında ne düşünüyorsunuz? İlişkileriniz nasıl? 
- Nüfusumuza göre aslında yoğun bir STK’laşma ve dernekleşme durumumuz var. Bu durum bir açıdan çok güzel ve gerçekten tebrik ediyorum. Herkes bir sosyal sorumluluk içerisinde bulunuyor. Ama bir açıdan da acaba enerji kaybı oluşturuyor mu diye de düşünmüyor değilim! Bu dezavantajı avantaja dönüştürmek aslında mümkün… 

- Bu konuyu biraz daha somutlaştırıp, açabilir miyiz?
- Birlikte hareket geleneğini ve alışkanlığını daha çok arttırmalıyız diye düşünüyorum. Birçok faaliyette, ayrı ayrı sivil toplum kuruluşları olabilir, herkes kendine ayrı bir çalışma alanı tercih etmiş olabilir. Bu köy ya da konu bazında da olabilir ama önemli olan birçok ortak alanda birlikte hareket edebilmek. Bunu bizim hemşeri derneklerimiz yapıyorlar ama daha da arttırmaya ihtiyacımız var. Birincisi, Bayburt’a ve Bayburtlu’ya hizmet edebilmek için, ikincisi bulunduğunuz şehirdeki Bayburtlu olmayan insanlara da iyi örnek olmak ve onlara da hizmet edebilmek için. Bunu yıllarca yaptık ve bundan sonra da daha güçlü bir şekilde yapabilme adına birlikte hareket etme geleneğimizi arttırmalı ve bu konu üzerinde yoğunlaşmalıyız diye düşünüyorum. 

- İsterseniz biraz da medeniyetler şehri İstanbul’dan konuşalım… Nasıl bir duygu İstanbul’u yönetmek?
- İstanbul’da görev yapmak gerçekten bir onurdur. Bunun için Cenab-ı Hakk’a hamd ediyorum. İstanbul, dediğiniz gibi bir dünya şehri. Dünya şehri olmasının altında yatan birçok açılım var. Bunlardan ilki bir kültür şehri olmasıdır; dünyanın birçok medeniyeti burada binlerce yıl yaşamışlar ve izler bırakmışlar. Medeniyetlerin oluşturduğu büyük ve geniş bir tarihi miras ve korunması gereken eserler var. Bunun dışında bir finans kenti İstanbul. Bugünkü İstanbul, günümüze hitap eden, herkesin buluşup buradan dağılabileceği bir kavşak şehir. İki kıtayı birleştiren bir şehir. Bütün bunları bir araya topladığınızda, İstanbul’un tabi ki çok yönlü imkanları ve avantajları var. Ama bir o kadar da problemleri ve sorumlulukları var. Bu imkan ve avantajlarla, sorumluluk ve sorunları buluşturup çözmeye gayret ediyoruz. Hamdolsun elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Hem önce devletimiz ve hükümetimiz, hem İstanbullular ve hemşerililerimiz çok yakın destek veriyorlar. İmkanı olan imkanlarıyla, imkanı olmayanlar dualarıyla destek veriyorlar. İnşallah Cenab-ı Hakk bizi mahcup etmez.

- Üniversite hayatınız İstanbul’da geçti, yani İstanbul’a aşinasınız. Göreviniz ve sorumluğunuz da büyük ama kendinize ve İstanbul hatıralarınıza zaman ayırabiliyor musunuz? Mesela İstanbul’un hangi köşeleri diğerlerinden daha özeldir sizin için? 
- Öğrencilik yıllarımda sınavlardan çok yorulduğum, yorgun olduğum dönemlerde Gülhane’de nefes aldığımı hatırlarım. Topkapı Sarayı’nın duvarlarına yakın, sadece banklar olurdu. Orada nefeslenip, İstanbul’u seyrederdim. Gerçekten de benim için müthiş dinlendirici olurdu. İstanbul’un her semti ve her köşesi, görebilen için insanın sığınabileceği güzelliklerle dolu. Fatih, Eyüp, Üsküdar… Tarihi eserler, camiler, sokaklar ve evler…  Kendinizi dinleyeceğiniz, yeniden dinlenmiş ve dingin bir vaziyette şehre dönebileceğiniz asude köşeler var.

- Bu asude köşelere plansız, habersiz kaçıp sığınabiliyor musunuz?
- Bu yoğunlukta İstanbul’u yaşamak çok zor ama imkan oluşturmaya çalışıyoruz. (Gülüyor..) 

- Bu arada kış İstanbul’u sarmaladı. Ve siz; konu ‘kış’ ve ‘kar tatili’ olunca, çocukların en çok sevdiği, uğruna şiirler yazdığı, ‘caps’lar hazırladığı bir İstanbul Valisi oldunuz. Sosyal medyanın da en çok konuşulanları arasında yer alan bu ‘fenomenliğiniz’ hakkında ne düşünüyorsunuz?
- (Gülüyor..) Evet, öyle oldu. Çocuklar, ‘Sayın Valim, tatil var mı?’ diye soruyorlar sürekli. Kar, hayatı olumsuz etkileyecek kadar yağarsa tabi ki tatil oluyor. Biz insanlarımızın rahat etmesi için, herhangi bir sıkıntı yaşamamaları için elimizdeki tüm imkanları kullanmak durumundayız. Bu tercihlerden biri de öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz ve de trafiğe çıkacak insanlarımız sıkıntı yaşamasın diye olağanüstü durumlarda tatil tercihini kullanmak. Ama bu kararı alırken, doğrusunu söylemek gerekirse gerçekten çok zorlanıyorum. Çünkü tatil kararı almak aynı zamanda, o çocukları eğitimden, bilgiden uzak ve mahrum bırakmak anlamına da geliyor. Dolayısıyla bu ikisini, eğitim ve bilgi ihtiyacıyla, yaşanabilecek mağduriyetleri telafi etmek gerekiyor. Bu zor ikilemi birbiriyle uzlaştırıp, doğrusu neyse onu yapmaya çalışıyoruz.

- Bizler, Türkiye’nin en büyük ve en özel şehrine mülki amirlik yapıyor olmanızdan büyük onur ve gurur duyuyoruz. Değerli vaktinizden bir kısmını Bayburt Postası okurları için ayırdığınız için tüm ekibimiz adına teşekkür ediyorum…
- Aracılığınızla tüm Bayburtlu hemşerilerime gönül dolusu selam, sevgi ve saygılar sunuyorum. Güzel hasretlerimiz, güzel geleneklerimiz var. Tarihi geçmiş itibariyle çok önemli bir merkez Bayburt. Dolayısıyla bunun da beslediği insan yapısı itibariyle; Bayburtlu'nun hem Bayburt’a hem Türkiye’ye hem de İstanbul’a katabileceği çok şeyler var diye düşünüyorum. Bu katkıyı artırarak devam ettirelim. Teşekkür ediyor, ekibinizdeki tüm arkadaşlara başarılar diliyorum.


Vali Vasip Şahin’in Bayburt’u…
Ve daha fazlası Bayburt Postası Ocak sayısında...

Anahtar Kelimeler:
Vasip şahinIstanbul Valisi
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
MEHDİ-ALMANYA 8 yıl önce

istanbul dünyada 141 devlet ve bazı şehirler ile"kardeş şehir olmuş"maalesef
Bayburt ili yok.!!!,ne yapılmalı bayburt - istanbul kardeş şehir olması"sahabeler
olsa gerek,zira istanbulda "EYÜP SULTAN TÜRBESİ VAR BAYBURT,TA İSE VEHAP
SULTAN TÜRBESİ VAR,NEDEN OLMASIN,İLGİLİLERE DUYRULUR.!!!!!.

Misafir Avatar
inci yücesoy 8 yıl önce @MEHDİ-ALMANYA

istanbul bayburt kardeş şehir olması için güzel bir görüş,bayburtlu istanbul valisi
sn vasıf şahine büyük görev düşüyor,mehdi beye katılıyoruz.saygı ile

Beğenmedim! (1)
Avatar
Tolga SOMYÜREK 8 yıl önce

Manşet tam benlik olmuş, gerçekten Bayburtu özledim. 2012-2015 yılları arası Bayburtta Polis Memuru olarak görev yaptım. birçok memurun gitmek için sabırsızlandığı, sevmediği Bayburtu gerçekten çok özledim. kim ne derse desin mahrumiyetide olsa, benim memleketime göre uzak biryerde olsa ben ve ailem Bayburtu gerçekten çok sevdik. tüm samimiyetimle söylüyorum Türkiye genelinde temiz kalmış nadir yerlerden biridir Bayburt. görev sürem dolmasına karşı Bayburtta kalmak için dilekçe vermiştim ama maalesef emniyet içerisindeki sıkıntılardan dolayı piyango bize vurdu ve dilekçem kabul edilmedi. şimdi eşim ve iki çocuğumla beraber hergün Bayburt hakkında konuşuyoruz desem yeridir. seviyoruz seni güzel şehir ve o güzel şehrin güzel insanları

Avatar
necdet adıgüzel 8 yıl önce

Kendisinden sonra gelecek genç nesillere idol olan genç yaşta ülkemizin en büyük şehrini yônetme başarısını gösteren kôyümún insanı Vasif Şahin ile gurur duyuyorum.

Avatar
Mehmet Salih Turanoğlu 8 yıl önce

Bizde ozledik bayburt u..

Avatar
Erzincanlıyam Gardaş 7 yıl önce

Bir Erzincan Bir de Bayburt: İkisinden de hep has adamlar çıkıyor, yolu geçen yüksek mevkiilere geliyor maşAllah.Bayburtlu Canlara selametle...

Avatar
Erzincanlıyam Gardaş 7 yıl önce

Bir Erzincan Bir de Bayburt: İkisinden de hep has adamlar çıkıyor, yolu geçen yüksek mevkiilere geliyor maşAllah.Bayburtlu Canlara selametle...

Avatar
Fatih Kör 8 yıl önce

Hem BAYBURT LU hemde Istanbul BEYFENDiSi ....MasaAllah

Avatar
Savaş Tuluk 8 yıl önce

Toprağım Adam gibi Adamdır. ALLAH yar ve yardımcısı olsun.