“Kul Osman’ım kalkmış nere gidiyor”

Bayburt Postası  -  51 yaşında hayata veda eden halk şairi Osman Aktaş, şiirlerinden oluşan bir eseri sevenleriyle paylaşacaktı ki, buna ömrü yetmedi. Zihni, İrşadi, Ağlar Baba, Celali, Hicrani ve daha birçoğunu bağrından çıkaran Bayburt, Osman Aktaş’ı da mısralarındaki derinliklerle parlatmış, Edebiyat dünyasına kazandırmıştı. “Kul Osman ehli dilden dinledim, Ben kendimi kendim gibi bilmedim, Dilim vardığında doğru söyledim, Deryalar duruldu, ehven akarlar” diyerek ebedi yolculuğa akan Osman Aktaş’ın en güzel şiirlerinden bir kaçını sizler için derledik. İşte o mısralar:

USTAM

gidişin çok acı, elem olmuştur,
duvara astırdı sazımı ustam
umutsuzluk gayri çilem olmuştur
artırdı zarımı sızımı ustam

yediveren rengi koku gahisen
şeydanın dilinde gül eyvahı sen
aslı yakan han kerem in ahı sen
ateşe çevirdi özümü ustam

iğneyle kuyular işledik oyduk
şuyudu buyudu işittik duyduk
heceye vezine manaya uyduk (vezne)
sakladım en sonki sözümü ustam

lor ekmek yemiştik aynı sofrada
ölüm yoktu bize suda karada
ne sohbetler ettik geçen arada
almıştım aklından tezimi ustam

seni anlamayan kıymetin bilmez
bir aşık reyhani bir daha gelmez
hicranda yastayım bu yüzüm gülmez
çeken olsa her an pozumu ustam

leyla hayal eder çöldeki düşüm
mevlaya havale çıkmaz da işim
kendimde değilim dumanlı başım
kar kapladı bahar yazımı ustam

kul osman'ı ayrı yerde tutan sen
kusurum görmeyip daim örten sen
yalandan gerçeğe varıp yeten sen
sen bilirdin çoğu azımı ustam!

GELİNCE

Değme çaresize acıyor canım
Feleğin sillesi yüze gelince
Silindi gözümden hatıram anım
Üst üste darbeyle dize gelince...

Sırtta ter kurumaz ellerim nasır
Nedir bu çektiğim tam yarım asır
Bilmesin yad olan aramızda sır
Kudretten rüzigar söze gelince...

Görmezler divane deli sanıyor
Kabuksuz yaralar içe kanıyor
Bir katre içenin içi yanıyor
Bedeni kavurup öze gelince...

İp ucunda beden kasılır gibi
PİR SULTAN misali asılır gibi
Titreşir her azam sarsılır gibi
Sinem üzre neşter ize gelince...

çobanın sürüyü salası gelir
MECNUN'un aklına LEYLA'sı gelir
insanın bir nefes alası gelir
yüce yaylasında düze gelince...

aklı eren saçın başın yoluyor
çeşmi derelerim sahil suluyor
her on yaprakta bir alem buluyor
ELİF'i bitirip CÜZE gelince...

şu gönüle sorun hep gencim diyor
dört mevsimin sonu kışı bitiyor
KUL OSMAN'ım kalkmış nere gidiyor
tabuta konulan beze gelince...

ALEMSİN

bitmez arzun gönül senin, savaşın zor, alemsin
kurmazsın olacak hayal; gerçeği sor, alemsin
zamanı bitmez sanarsan, aldatırsın kendini,
azrail cana gelmeden; görmezsin, kör alemsin,

diretirsin ayağını ömüre karşı durup,
hükmün kime bilmem senin, yıllardan hesap sorup,
dost sandığın cehaletin bir gün kafana vurup
dünya diye bayılmış der, ayılda gör alemsin.

senin ile sır edelim bir kağıt bir kalemde
sanki arzu her güzellik kanber ile alemde
bazen gamlı gönül derler olacaktır elemde
isyan etme, şükrünü; bil hayıra yor alemsin

nice tahir zühre vardır açmış yarine yara
iflahın sökülür gider hayali sara sara
sen bir kerem değil isen aslı’yı yakma nara
yanarsın körü körüne; ateşe kor alemsin

uğradınsa haksızlığa çıkar bir ders kastından,
tabib diye yutturanlar kül çıkarır postundan
demeden emin olma defalarca dostundan,
güvenme sakın kul osman; açıkta kor, alemsin. (koyar)
                     
Âşık Reyhani’den Kul Osman’a:

Reyhani sözünü söyler ve yazar,
Kıpraşır içimde dert azar azar,
Bin yıl olsa ömrüm, sonu bir mezar,
Dostların adın alsın Kulosman…

Kulosman'ın murabba tarzı, Leylâ'sını isimli şiirinden bir bölüm şöyle:

Kulosman bir ceylanı dağda, izde aradım,
Feleğin hilesinde yarım kaldı muradım,
Gün oldu ki zülfünü ördüm, çözdüm, taradım,
Şeydâ-i Bülbül arar güllerde Leylâ'sını.

NUR MUHAMMED

On sekiz bin alem, tek bir halife
Fazilet, merhamet küffara bile
Davayı ayıran gül hakem dile
bir cümle olsaydım ağzında senin.

İndi Kur'an, Allah lisanı kelam
Gösterdi doğruyu, yasağı, haram
Ağlarım ak diyemem, küfürlü zaman
Kılıncın olsaydım elinde senin.

Göç eyledin Mekke'den Medine'ye
Lanet olsun kafir Ebu Cehil'e
Uhud, Hendek at sırtında vakide
Safında olsaydım Eshab'ın senin.

Kul Osman Muhammed topraktır amma
Alemlerden ezel nurdandır doğma
Şeytanın şerri bil eseri olma
Ayağın altında turabım senin.

BAYBURT

Bir gönül bendinde Bayburt diyarı
Akar ilimin nehri, Hu deyu deyu
Ağlar Baba, İrşadi, Hicrani’nin köyü
Zihni bir deryadır, sonsuz Celali

Nem tutar yaylası, Sünür ovası
Al yeşil boyanır, dağların hası
Benlidir güzelin, gerdan yaylası
Lal cevherdendir Mehmedin na’aşı.

Bir çare vicdanım, nasıl terk edem
Ben bu güzel yurdun, ömrümce sevsem
Genç Osman Bağdat'ta, ben gurbetteyem;
Sensiz olamayız, Bayburt diyarı

Söylenir manisi, ah canım canlar
Akar bal dudaktan, iştahlı çağlar
Kopamaz özünden, Kul Osman ağlar
Yiğit harmanı, harman Bayburt kalası.

YASAL UYARI; www.bayburtpostasi.com ve www.bayburtpostasi.com.tr adresinde yer alan resim ve haberlerin tüm hakları saklıdır. Yeniden basılması, dağıtılması, gerçek veya elektronik ortamda kullanılması izne bağlıdır. Kaynak gösterilmeden ve ilgili sayfaya link verilmeden kullananlar hakkında yasal işlem başlatılacaktır.