Konu: Fakülte ve Yüksekokullarda Öğrenci Proje Üretimini ve  Girişimciliği Destekleme Merkezlerinin Kurulması
5746 Sayılı Ar-Ge Yasası ve Yeni Bir Üniversite-Sanayi İşbirliği Modeli*

Çalışmanın Planı

Giriş
1. Ar-Ge ve Rekabet Yetenekleri
2. Ar-Ge’nin Kaynağı Olarak Üniversiteler ve Paydaşları
3. Üniversitelerde Gönüllü Eğitim Programları Kapsamında 5746 Sayılı Yasanın Değerlendirilmesi
4. 5746 Sayılı Yasanın Sağladığı Teşvikler
5. Teknogirişim Sermaye Desteği Bağlamında Bir Model Önerisi
5.1 Modelin Kapsamı ve Paydaşları
5.2 Modelin Uygulama Esasları
5.3 Modelden Beklenen Faydalar


Sonuç Yerine
Ek: 5746 sayılı Yasanın 3. Maddesi

 
Giriş
Bilişim ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi dünyayı çok küçülttü; küreselleşme denilen gelişme ülkeler arasındaki her türlü harekete ivme kattı.  Aynı zamanda faktör ve ürün piyasaları hızlı bir şekilde büyüdü, çünkü gelişen teknoloji hem üretim faktörlerinin hızlı hareket etmesinde hem de ürünlerin çok hızlı taşınmasında etkili olmuştur/olmaktadır. 

Diğer taraftan ulusal ve uluslararası boyutta yaşanan hızlı bilgi akışı ve bilgi çoğalması, insanın kavrama yeteneklerini zaman zaman zorlamaktadır. İçinde bulunduğumuz çağdaki rekabet yeteneklerinin geliştirilmesi, bilişim teknolojilerinin yöntemli bir şekilde kullanılabilmesine ve bunun için gerekli beşeri altyapıyı oluşturmak üzere, nitelikli insan gücü yetiştirilebilmesinde bağımlılık yaratmıştır.

Çalışmak için ilkeler geliştiren insan; hangi konularda değişmez, hangi konularda bazen değişir ve hangi konularda sık sık değişir ilkeleri geliştirirken zorlanmaktadır, çünkü değişme sürekli ve baş döndürücü bir şekilde meydana gelmektedir. Söz konusu değişmeleri doğuran ise bilim ve onun türevi olan teknolojidir. Kurumsal temelde teknolojik faaliyetleri (Ar-Ge) büyük bir oranda üniversiteler yürütmekle birlikte, kamu ve özel sektör araştırma merkezleri de Ar-Ge alanında çalışmaktadırlar. Ancak hemen hemen tüm dünya ülkelerinde üniversiteler gelişmelerin fikri platformdaki öncülüğünü temsil etmektedirler. Bu bağlamda dünyadaki ve Türkiye’deki hukuki ve fiili değişmeleri üniversitelerin bilinçli olarak takip etmeleri ve gerekli tedbirleri almaları görevleri gereğidir. Bu nedenle üniversitelerin yöneticileri, değişmelere/gelişmelere karşı duyarlı olmalı, hızlı davranmalı, olayları gerektiği şekilde bilimsel olarak analiz ederek sonuçlarını değerlendirebilmelidirler.

28 Şubat 2008 günü TBMM, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ismi altında 5746 sayılı yasayı çıkarmıştır. Yasanın eleştirilecek bazı yönleri vardır. Bunlar mecliste muhalefet tarafından dile getirilmiştir:  Çok acele edildiği ve ilgili platformlarda yeterli seviyede tartışılmadan tasarının meclise getirildiği, yasanın KOBİ’lerden ziyade büyük holdinglere fayda sağlayacağı yönünde basında eleştiriler yayınlanmıştır. Ancak hükümet değişiklik yönünde duyarlı davranmamış ve tasarıyı kanunlaştırmıştır.

Bu yazıda, fakülte ve yüksekokullar bünyesinde (meslek yüksekokulları da dâhil) Öğrenci Proje Üretimi ve Girişimcilik Destekleme Merkezlerinin Kurulması: 5746 Sayılı Ar-Ge Yasasından Faydalanma Modeli ismi altında yeni bir kurumsal yapılanma modeli kavramsal olarak temellendirildi ve uygulamaya yönelik öneri geliştirildi.  Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinden özellikle son sınıfta okuyanlarının yaratıcılık yeteneğine sahip olanlarını ortaya çıkarmak, onların ilginç konularda proje hazırlayarak Ar-Ge vasıtasıyla yenilikçilik bilincini kazanmalarına ve ülke ekonomisinin nitelikli eleman ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunmaktır.

Yukarıdaki amaç doğrultusunda geliştirilen çalışmamızda, 5746 sayılı yasanın sadece üniversite mezunlarını/öğrencilerini ve üniversitelerin eğitim-öğretimini ilgilendiren boyutu ele alındı ve “Teknogirişim sermayesi desteği”  adı verilen bölümünün değerlendirilmesi ile çalışmamız sınırlandırıldı.

1. Ar-Ge ve Rekabet Yetenekleri

5746 sayılı yasaya göre Ar-Ge: “Araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmaları, çevre uyumlu ürün tasarımı veya yazılım faaliyetleri ile alanında bilimsel ve teknolojik gelişme sağlayan, bilimsel ve teknolojik bir belirsizliğe odaklanan, çıktıları özgün, deneysel, bilimsel ve teknik içerik taşıyan faaliyetler,” olarak tanımlanmaktadır.

Ülkelerin ekonomik büyümelerini sürekli kılabilmeleri ve dolayısıyla uluslararası piyasalarda rekabet yeteneklerini koruyabilmeleri, Bilim, Teknoloji ve Ar-Ge bütünlüğünün vazgeçilmez olduğunun bilincinde olmalarına bağlıdır. Bu bilinç “ulusal inovasyon sistemi” terimi ile kavramlaştırılmaktadır (Cemil Arıkan ve Diğerleri, Ulusal İnovasyon Sistemi, TÜSİAD Yayını, 2002). Sistemin ele alınışındaki temel öğe bilim ve onun türevi/uygulanabilme yeteneği olan teknolojidir. Kavramlaştırılmış bilimsel düşüncenin teknolojik sürece, yönteme veya ürüne dönüştürülmesi bir Ar-Ge faaliyeti sonucunda gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla toplumların uluslararası rekabet yeteneklerine sahip olması, refah seviyelerinin yüksek olması; makro seviyede o toplumun Ar-Ge altyapısına, “geliştirme kültürüne” dayalı heyecanına ve siyasi otoritenin bu husustaki destek ve teşviklerine bağlıdır. Böylece makro seviyede ülkeler, Ar-Ge faaliyetleri ile kaynakların verimli kullanılmasını, bilimsel bilgi birikimlerini geliştirmeyi ve ulusal teknolojiyi kurmayı amaçlarlar. Mikro boyutta ise rekabet yeteneklerinin geliştirilmesi, işletmecilik ve girişimcilik yaklaşımlarının sürekli değişken olduğunun farkında olma ve geleceği öngörü yeteneklerine sahip olmaya bağlıdır. İşletmelerin Ar-Ge faaliyetleriyle amaçladıkları ise, maliyetleri düşürmek, kaliteyi yükseltmek, yeni ürün geliştirmek ve böylece rekabet yeteneklerini korumak ve geliştirmektir.  

2. Ar-Ge’nin Kaynağı Olarak Üniversiteler ve Paydaşları


Sürekli değişkenliğin farkında olabilme ve geleceği öngörme yeteneklerine sahip olabilme,  işletmelerin mesleki eğitimi önemsemelerine ve nitelikli personel istihdam etmelerine bağlıdır. İnsanlara nitelikli eğitimin ve mesleki becerilerin kazandırılmasında, eğitim-öğretim kurumlarının yüklendiği sorumluluk ve icra ettikleri işlev hayati önem arz etmektedir. Bu bağlamda planlı eğitim-öğretimin son halkası olarak -lisansüstü öğrenim dikkate alınmadığında- üniversiteler ve onların sundukları eğitim-öğretimin yapısal niteliği,  başat faktör özelliğindedir. Üniversitelerdeki ders planlarının ve onların içeriklerinin oluşturulmasına yönelik yapılacak çalışmalarda, geniş boyutlu düşünmek, davranmak ve bu hususta paydaşların görüşlerini almak, üniversiter öğretimin başarısı için vazgeçilmezdir. Yükseköğrenimde paydaşlar denildiği zaman; öğrenci, öğretim elemanı, kaynak sorumlusu ve kurumu temsil eden ilgili fakültenin/yüksekokulun yönetimi, mezun olan öğrenciyi istihdam etme potansiyeline sahip işletmelerin (bu rolü yerel kurumlar yüklenmek durumundadır) temsilcileri/meslek örgütleri akla gelmektedir. 

Yükseköğretim için geliştirilen haftalık ders planları, onların içerikleri, öğretim yöntem ve teknikleri, yukarıda sıralanan tüm paydaşları ilgilendirmektedir; ancak bu konuda kanun ve yönetmeliklerde de belirtildiği gibi, birinci derecedeki yetki ve sorumluluk fakülte ve yüksekokul yönetimlerinindir. Fakülte ve yüksekokul yöneticileri, ders programlarıyla ilgili gündeme getirilecek yanlışların düzeltilmesi, yeniliklerin programlara eklenmesi gibi konuların paydaşlarla uygun platformlarda tartışılmasını sağlamalıdır. Ders planları, içerikleri ve veriliş yöntem ve teknikleri ile ilgili değişikliklerin ve yeniliklerin başarıyla uygulanabilmesi ve olumlu sonuçlar alınabilmesi için, “uygulama usul ve esasları”nın (yönerge) fakültenin yetkili kurulları tarafından hazırlanması son derece önemlidir. Özellikle özelliği olan (bitirme tezi, araştırma yöntemleri, seminer dersi, proje dersi vb.) belli başlı derslerin verilmesinde yönetmeliklerin dışında “uygulama usul ve esaslarının” geliştirilmesi, derslerin işlenmesinde öğretim elemanlarının sorumluluklarının ve öğrencilerin görevlerinin net olarak belirlenmesini sağlar ve böylece derslerin verimli ve amacına uygun işlenmesine katkıda bulunulmuş olur.

3. Üniversitelerde Gönüllü Eğitim Programları Kapsamında 5746 Sayılı Yasanın Değerlendirilmesi

Ders planları ve onlarla ilgili sorunlar yüksek öğretimin planlı (formel) eğitim-öğretim tarafını ilgilendiren konularıdır. Ayrıca üniversiter öğretimde ders planlarında yer almayan, ancak eğitim öğretimi doğrudan veya dolaylı ilgilendiren faaliyetler vardır. Örneğin rektörlüklere bağlı sağlık-kültür-spor dairesinin işlevleri ile ihtiyacı olan öğrencilerin sağlık hizmetleri karşılanmakta; sosyal konulardaki gönüllülük esaslı faaliyetlerde öğrencilere çeşitli imkânlar sunulmaktadır. Ayrıca yine gönüllülük esaslı ancak farklı nitelikteki hizmetler öğrencilere, Sürekli Eğitim Merkezi, Kariyer Bilgilendirme ve Yönlendirme Merkezi gibi birimlerinin marifetleriyle sağlanmaktadır. Gelişmiş dünya üniversitelerinde ve Türkiye’nin hemen hemen tüm üniversitelerinde olduğu gibi,  sunulan gönüllülük (informel) esaslı faaliyetler, öğrencilerin hem sosyalleşmelerine hem de mesleki bilgi ve beceri açısından kendilerini daha nitelikli geliştirmelerine katkıda bulunmaktadır.

28 Şubat 2008’de TBMM’den geçen 5746 sayılı Ar-Ge faaliyetlerini destekleme yasasını vesile kılarak, üniversitelerin fakülte ve yüksekokullarında, öğrencilerin yaratıcı yeteneklerini Ar-Ge faaliyetlerine yönlendirmek amacıyla,  Fakülte ve Yüksekokullarda Öğrenci Proje Üretimi ve Girişimcilik Destekleme Merkezleri kurulması yönündeki önerimiz takip eden kısımda ele alınacaktır. Önce ilgili yasanın kapsamına alınmış olan indirim, istisna, destek ve teşvik unsurları aktarılacaktır. Sonra sadece üniversiteleri doğrudan ilgilendiren “Teknogirişim sermayesi desteği”nin üniversiteler ve dolayısıyla öğrenciler tarafından nasıl bir model kapsamında değerlendirilebileceği tartışmaya sunulacaktır. Kanunun uygulaması Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sorumluluğunda yürütülmektedir.

4. 5746 Sayılı Yasanın Sağladığı Teşvikler


Bu çalışmanın ekinde ilgili yasanın 3. maddesi yer almaktadır. Bu maddenin (5.) fıkrasında yer verilmiş olan “Teknogirişim sermayesi desteği” tamamen üniversite mezunlarını ve öğrencileri ilgilendirmektedir. Ayrıca aynı maddenin (1.), (2.), (3.) ve (4.) fıkralarındaki indirim, gelir vergisi muafiyeti, sigorta primi desteği ve damga vergisi istisnası gibi teşvik imkânlarından da proje desteğine hak kazanacak mezunlar ve öğrenciler faydalanabilmektedirler.  Yasaya göre, aşağıdaki şartlara haiz öğrenci veya son 5 yılda mezun olanların hazırlayacakları projelerin ilgili kaynak sahibi kamu idaresi tarafından onaylanması durumunda, teminatsız ve hibe olarak 100.000,-TL teknogirişim sermayesi desteği sağlanacaktır. Kanunun 2. maddesinin (1.) fıkrasının “(e)” bendi aşağıdaki gibidir: “Teknogirişim sermayesi: Örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, desteği veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için yapılan sermaye desteğini,” ifade eder. Kanunun uygulama usul ve esasları için hazırlanan ve 01 08.2008’de yürürlüğe giren yönetmelikte ayrıntılı bilgiler yer almaktadır.

Okuyucuyu bilgilendirmek amacıyla 5746 sayılı yasanın kapsamı hakkında 3. maddesinin yedi fıkrası tam metin olarak Ek’de verilmiştir;  daha önce belirttiğimiz gibi bu çalışmada, sadece üniversite mezunlarırıyla/öğrencileriyle ilgili beşinci fıkranın değerlendirilmesine yönelik önerilerimiz tartışmaya sunulmaktadır.
 
5. Teknogirişim Sermaye Desteği Bağlamında Bir Model Önerisi
5.1 Önerilen Modelin Kapsamı ve Paydaşları


Dünyada ve Türkiye’de hızla gelişen teknoloji ve şiddetli rekabetle Türkiye ekonomisinin baş edebilmesi ve varlığını geliştirerek devam ettirebilmesi için, üniversitelerin eğitim-öğretim birimlerinin önemle ve özenle üzerinde durmaları ve harekete geçmeleri gereken bir bakir faaliyet alanına dikkatlerin çekilmesi faydalı olacaktır: Söz konusu bu bakir alan, her fakülte ve yüksekokulda kurularak öğrencilerin aktif olarak görev alacakları Öğrenci Proje Üretimi ve Girişimcilik Destekleme Merkezleri ile doldurulabilecektir.

Bu çalışmanın üçüncü başlığı altında ele aldığımız gönüllülük esaslı eğitim imkânı sunan birimler, rektörlüğe bağlı olarak faaliyetler düzenlemekte ve bu faaliyetler üniversitenin tüm birimlerindeki öğrencileri kapsamaktadır. Bizim bu yazıdaki modelimiz kapsamında önerdiğimiz merkezlerin ise fakülte ve yüksekokullar bazında oluşturulması, onlara daha verimli çalışmaları yolunda işlerlik kazandıracaktır.

Merkezlerde üretilecek Ar-Ge projeleri öncelikle yerel ekonomiyi ve işletmelerini ilgilendirecektir. Bu nedenle yerel meslek odalarının temsilcilerinin ve yenilikçilik arayışı içinde bulunan işletmelerin merkezde görev almaları, onların getirecekleri problemlerin tartışılmasını ve görüşlerinin ortaya konulmasını sağlayacaktır. Böylece Ar-Ge proje konusu havuzu zenginleşmiş, öğrencilerin proje üretme alternatifleri artmış olacaktır. Söz konusu paydaşlık, merkezlerde aktif proje üretme heyecanı taşıyan öğrencilerin işletmeleri tanımalarında ve kolay ilişki kurmalarında da etkili olacaktır. Bunun sonucu yeni işletme kurmak, işletmelerle ortak girişimde bulunmak gibi atılımlar öğrencilerin girişimcilik yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.  

Proje hazırlama fikri olan öğrencilerin, okuldaki başarı durumları ile ilgili herhangi bir sınırlamanın getirilmemesine ilkesel olarak uyulmalı ve bu bağlamda esas olarak öğrencinin proje fikrinin özgünlüğü tartışılmalı ve tutarlılığı değerlendirilmelidir. Yani derslerinde başarısı sınırlı olan öğrencilerin de yaratıcı fikirler üretip proje hazırlanmasına katkıda bulunabilecekleri kabul edilmelidir.
 
5.2 Önerilen Modelin Uygulama Esasları

Merkezin Amacı:


1. Öğrencilerin Ar-Ge ve yenilik amaçlı proje hazırlamalarını teşvik etmek ve onlara gerekli yol gösterici destekte bulunmak.

2. İşletmelerin Ar-Ge ve yenilik sorunlarının çözümüne/konularının ele alınmasına katkıda bulunmak.

Yasal Dayanak:
5746 sayılı yasa ve YÖK yasası ve eğitim-öğretim yönetmeliğinin  …… maddeleri.

Merkezin Paydaşları ve Sistemin Şematik Görünümü:
Merkezin paydaşları, ilgili fakültenin/yüksekokulun/meslek yüksekokulunun öğrencileri, ilgili öğretim elemanları, İlgili dekanlık/müdürlük temsilcisi, ilgili ticaret/sanayi odası temsilcisi ve ilgili işletmelerin temsilcileridir.

AR-GE VE YENİLİK HAVUZU
 Sorunlar ve Çözüm Talepleri:
İlgili İşletme Temsilcileri ve Ticaret/Sanayi Odası Temsilcisi    
Çözüm Önerileri ve Projeler Arzı:
Öğrenciler, ilgili öğretim elemanları ile dekanlık ve yüksekokul temsilcisi

Sorunlar ve ilgili talebin niteliğine göre bölümler bazında öğrenci ve öğretim elemanı çeşitlendirilebilecektir.

Projeye Fakülte/(M)Yüksekokul Tarafından Sağlanacak Desteğin Türü: Proje üretim sürecinde, ihtiyaç duyulacak laboratuvar gibi fiziki altyapı ve bilgi-belge gibi materyal desteği, fakülte dekanlığı/(M)yüksekokul müdürlüğü tarafından sağlanacaktır.

İşletme ve Odalar Tarafından Projeye Sağlanacak Desteğin Türü: Sorun sahibi işletme proje üretim sürecinde ihtiyaç duyulacak laboratuvar sarf malzemelerine destekte bulunacaktır. Projenin çok boyutlu olması durumunda Ticaret/Sanayi Odası da proje için ihtiyaç duyulacak materyal desteğini sağlayacaktır.
 
Araştırma Sonuçlarının Değerlendirilmesi:
1. Öğrencilerin işletme kurması,
2. İşletmelerin yeni ürün üretmesi veya mevcut ürünü geliştirmesi,
3. İşletme-öğrenci/öğretim elemanı işbirliği ile yeni ürün üretilmesi,
4. İşletme-öğrenci/öğretim elemanı ile yeni işletme kurulması,

ÖPÜGD Merkezi’nin Potansiyel Paydaşlara Tanıtılması: Her eğitim-öğretim yılı başında, eylül ayında, merkezin geçmiş yıllarda gerçekleştirdiği örnekler yapılacak toplantılar vasıtasıyla anlatılır; web sayfası ve kataloglar vasıtasıyla merkezin faaliyetleri potansiyel paydaşlara tanıtılır. Paydaşların özellikle tanışmaları için, örneğin kişisel ve kurumsal deneyimler anlatılmak ve paylaşılmak amacıyla ortamlar sağlanır. Ayrıca tarafların müşterek sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde etkinlikler düzenlenir ve gönüllülük esaslı katılımlar sağlanabilir.    


5.3 Önerilen Modelden Beklenen Faydalar

Bu merkezlerin işlevi ile yaratıcılık yeteneğine sahip olan öğrencilerin önlerinin açılması ve teşvik edilmesi sağlamış olacaktır. Ayrıca bir taraftan öğrencilerin mezuniyet sonrası kendi işlerini kurmasına ve diğer taraftan ekonominin, özellikle yerel işletmelerin kaliteli insan gücüne kavuşmasına katkı yaratılacaktır. Bundan başka proje üretme faaliyetleri sonucunda teknolojik yaratıcılığın da olumlu etkileneceği ve bu kanaldan bölgesel inovasyona (yenilikçilik) olumlu etkiler yapılacağı da beklenir.

Merkezde hazırlanacak projelerden başarılı olanlar, doğrudan öğrencilerin kendi girişimleri veya kurulacak ortaklıklarla bulundukları illerin ekonomisine kazandırılacaktır. Merkezde proje üretimi deneyimi kazanacak öğrenciler, araştırmacılığın öneminin bilincine daha kolay varacaklar ve yerel/ülkesel sanayisinin şiddetle ihtiyaç duyduğu Ar-Ge uzmanı ihtiyacının karşılanmasında da etkili olacaklardır.
 
Sonuç Yerine


Görüleceği gibi, ortaya koymaya çalıştığımız model üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacak bir özelliğe sahiptir.
Bu nedenle kuruluş çalışmalarında paydaşlarla birlikte hareket etmek ilke olarak kabul edilmelidir.  

Üniversitelerde fakülte ve yüksekokullar bazında Öğrenci Proje Üretimini ve Girişimciliği Destekleme Merkezlerinin kurulması için, gerekli çalışmaların düşünülerek ve ilgili platformlarda tartışılarak gerekli girişimlerde bulunmak önemli olmaktadır.

Bu çerçevede kurulacak merkezlerin ilgili fakülte ve yüksekokullara bağlı olması esas alınmalıdır. Yasal açıdan yönergelerin üniversite senatosu tarafından görüşülmesi ve onaylanması yeterli olmaktadır. Böylece YÖK tarafından onaylanması gibi formaliteler tasarruf edilebilir. Böyle bir projenin üniversite çapında ve tek merkezde verimli çalışamayacağını düşündüğümüz için, alternatif olarak önerilmemektedir.  Söz konusu merkezlerin verimli çalışabilmeleri için, hazırlanacak yönergelerde net iş tanımlarına, görev dağılımlarına ve yıllık çalışma takvimlerinin hazırlanması ve denetlenmesine temel ilke olarak yer verilmelidir. Bu bağlamda her birimde gerçeklere dayalı ve tutarlı stratejik planların hazırlanması merkezlerin verimliliğini yükseltebilir.

Merkezlerin işlevleri, genel ve ilkesel çerçevede öğrencilerin proje hazırlamalarını teşvik etmek ve onlara gerekli yol gösterici yardımlarda bulunmak olmalıdır. Fakülte/yüksekokul yönetimleri becerikli, deneyimli ve işin heyecanını duyacak her bölümden bir öğretim elemanını bu merkezde görevlendirmelidir. Faaliyetler ciddi hazırlanmış çalışma programları çerçevesinde yürütülmeli ve çalışmalar hissettirilmeden denetlenmelidir.

Öğrencilerin gönüllü olarak katılacakları üniversiter faaliyetlerin daha kapsamlı ve bilinçli olarak üniversiteler tarafından düzenlenmesi düşünülmeli, yeni gelişmeler dikkate alınarak geliştirilmeli,  planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Öğrencilerin bulundukları gençlik çağında yaratıcılıklarının en yüksek seviyede olduğunu biliyoruz; yükseköğrenim sürecinde bulunan gençliğin bulunduğu ortam, onlara yaratıcılık yeteneklerini değerlendirebilme imkânı sunmaktadır. Zira öğrenciler, üniversite ortamında, öğretim elemanlarının araştırmacılık niteliklerinden, bilgi merkezlerinden (kütüphaneler) ve üniversitenin sunduğu diğer destek ve imkânlardan daha kolay yararlanabilmektedirler. Öğrencilerin sahip oldukları söz konusu potansiyel şartlar fakülte ve yüksekokullar tarafından daha verimli değerlendirilmeli, öğrencilerin yaratıcılık yetenekleri daha çok teşvik edilmeli ve kurumsal olarak desteklenmelidir. Fakülte ve yüksekokullar tarafından yürütülecek bu ve benzeri çalışmalarla, öğrencilerin en yaratıcı ve çevresel destek şartlarının en iyi olduğu ortamda, Ar-Ge faaliyetlerine katılarak çevresel ve ulusal ekonomik sorunlar üzerinde proje üretmeleri sağlanmış olacaktır. Öğrenciler, hazırlayacakları projelerin sonuçlarını değerlendirmek ve piyasaya yönelik üretime geçebilmek için, kendi şirketlerini (spin-off’larını) kurmaları yolunda teşvik edilmelidir. Böylece öğrenciler, üniversite ortamından ayrılmadan yaratıcılık yeteneklerini değerlendirebilme imkânına kavuşmuş olacaklardır.

Ek I: 5746 Sayılı Yasanın 3. Maddesi:

MADDE 3- (1) Ar-Ge indirimi: Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı ile 500 ve üzerinde tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerinde ayrıca o yıl yapılan Ar-Ge ve yenilik harcamasının bir önceki yıla göre artışının yarısı, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesine göre kurum kazancının ve 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesi uyarınca ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılır. Ayrıca bu harcamalar, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre aktifleştirilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilir, bir iktisadi kıymet oluşmaması halinde ise doğrudan gider yazılır.  Kazancın yetersiz olması nedeniyle ilgili hesap döneminde indirim konusu yapılamayan tutar, sonraki hesap dönemlerine devredilir. Devredilen tutarlar, takip eden yıllarda 213 sayılı Kanuna göre her yıl belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.

(2) Gelir vergisi stopajı teşviki: Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde ve rekabet öncesi işbirliği projelerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar için yüzde doksanı, diğerleri için yüzde sekseni gelir vergisinden müstesnadır.

(3) Sigorta primi desteği: Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde çalışan Ar-Ge ve destek personeli ile 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için beş yıl süreyle Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.

(4) Damga vergisi istisnası: Bu Kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi alınmaz.

(5) Teknogirişim sermayesi desteği: Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendindeki koşulları taşıyanlara bir defaya mahsus olmak üzere teminat alınmaksızın 100.000 Yeni Türk Lirasına kadar teknogirişim sermayesi desteği hibe olarak verilir. Bu fıkra uyarınca yılı bütçesinde Ar-Ge projelerinin desteklenmesi amacıyla ödeneği bulunan merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin tümü tarafından yapılan ödemelerin toplamı, her takvim yılı için 10.000.000 Yeni Türk Lirasını geçemez. Bu tutarlar, takip eden yıllarda 213 sayılı Kanuna göre her yıl belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır.

(6) Rekabet öncesi işbirliği projelerinde işbirliğini oluşturan kuruluşların bu işbirliğine yaptıkları katkılar, işbirliği protokolünde belirlenen kuruluşlardan biri adına açılacak özel bir hesapta izlenir. Özel hesaba aktarılan bu tutarlar, harcamanın yapıldığı dönemde katkı sağlayan kuruluşların Ar-Ge harcaması olarak kabul edilir ve proje dışında başka bir amaç için kullanılamaz. Proje hesabında toplanan tutarlar, proje özel hesabı açan kuruluşun kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaz.

(7) Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde bulunanların; kamu kurum ve kuruluşları, kanunla kurulan vakıflar ile uluslararası fonlardan aldıkları destekler özel bir fon hesabında tutulur. Bu fon, 193 sayılı Kanun ve 5520 sayılı Kanuna göre vergiye tabi kazancın ve ilgili yılda yapılan Ar-Ge harcaması tutarının tespitinde dikkate alınmaz. Bu fonun, elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde sermayeye ilâve dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğratılmış sayılır.

*İlki 26-27 Haziran 2008’de Çukurova Üniversitesi tarafından düzenlenen Üniversite-Sanayi İşbirliği 1. Ulusal Kongresi’nde sunulmuş çalışmanın gözden geçirilmiş halidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
a.kadir temur 10 yıl önce

sn hocamız saygılar sunarak,hangi il(şehir)olursa olsun.!,muhakkak,ki o şehrin"kimlik
kütük"kitap haline gelmeli,zira bütün projelere"ışık ve yol"gösterecektir,dolayısıyla,o illern,üniversite "rektör"lerine büyük görev düşmekte,dolayısıyla hızlı bir şekilde netice
alınır,bayburt eğitim fakültesi dekanı sn necmettin tozlu hocamız,Bayburt için bir çalış
ma sözü vermiştir,saygılarımızla.(eyüp sultan bayburt derneği)"Bayburt temsilciliği.