Bayburt Postası - MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Bayburt'un 1 milletvekili ile temsil edilmesinin haksızlık ve vicdansızlık olduğunu belirterek, "Bayburt her şeyden önce bir kültür, bir fikir, bir ahlak yöresidir. Bayburt geleneklerimizin başkentidir. Böyle bir ili siz nüfusu şu kadar diyerek, 1 milletvekili temsil edilsin diyemezsiniz" dedi.
Şair Zihni Kültür Merkezi'nde gerçekleşen MHP Bayburt il kongresine katılmak üzere Bayburt'a gelen MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, divan başkanlığını yaptığı kongrede partililere seslendi.
Bayburt'un kendi yağıyla kavrulan ve göç veren bir kent olduğunu söyleyen Yeniçeri, tek milletvekili ile temsil edilmesinin ise haksızlık ve vicdansızlık olduğunu söyledi. Anayasa'da yapılacak bir değişiklikle bu işin çözüleceğini söyleyen ve bu konunun kendi iktidarlarında öncelikleri arasında yer alacağını söyleyen Yeniçeri, konuşmasında Türkiye’nin en genç vilayetlerinden biri olan Bayburt’a çok daha ciddi yatırımların gelmesi ve çok daha ileri seviyede desteklenmesi gerektiğini de vurguladı.
Yeniçeri, konuşmasında şunları söyledi:
"Çok acı bir şekilde ifade etmek istiyorum ki, bugün Bayburt'a girerken içim sızladı. Bayburt bu haliyle kendi kendini tekrar eden, kendi yağıyla kavrulan ve göç veren bir kenttir. Halbuki yeni ve taze bir il olan Bayburt'a çok daha ciddi yatırımlar gelmesi ve bunun çok daha ileri seviyede desteklenmesi gerekmektedir. Bayburt'ta 100 kişinin çalıştığı en az 20 işyeri yoksa bu hükümet Bayburtlu'nun hakkını çalıyor demektir. Bayburt 1 milletvekili ile temsil edilemez. Bu haksızlık ve vicdansızlıktır"
“Bayburt geleneklerimizin başkentidir”
“Bayburt her şeyden önce bir kültür, bir fikir, bir ahlak yöresidir. Bayburt geleneklerimizin başkentidir. Bayburt'un ve Bayburtlu'nun konuşmasından tutun da her şeyi bizim kültürümüze katkı sağlayacak ciddi donelerle doludur. Büyük Türk Milleti'nin kristalize olmuş şekline Bayburt denir. Böyle bir ili siz nüfusu şu kadar diyip 1 milletvekili ile temsil edilsin diyemezsiniz. Her şeyi değiştiriyorsun, değiştir anayasayı. Bir maddeyle bu iş çözülür. Her il en az iki milletvekili ile temsil edilir dersiniz olur biter. Bu kadar basit. Bu haksızlıktır, bu haksızlığın üzerine gitmek ve değiştirmekte bizim önceliğimiz olacaktır. Biz hiçbir zaman olmayacak şeyleri söylemedik. Yapılamayacak şeyleri söyleyen bir siyaseti doğru bulmuyoruz. Biz bu millete rahatına kıymayı öğreteceğiz, bu millete terini silmeyi öğreteceğiz, uykusuz kalmayı öğreteceğiz. Bunun başka bir çaresi yoktur. Geliri olmayanın gider yapma hakkı yoktur. Tasarruf yapmayanın yatırım yapma hakkı yoktur. Olmayanı harcayanlar şerefinden taviz vermek zorunda kalırlar. Onun için herkesi terlemeye, herkesi üretmeye, herkesi bir şeyler meydana getirmeye, topluma, kendisine, ülkeye katkı yapmaya çağırmak durumunda ve konumundayız"
Şair Zihni Kültür Merkezi'nde gerçekleşen MHP Bayburt il kongresine katılmak üzere Bayburt'a gelen MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, divan başkanlığını yaptığı kongrede partililere seslendi.
Bayburt'un kendi yağıyla kavrulan ve göç veren bir kent olduğunu söyleyen Yeniçeri, tek milletvekili ile temsil edilmesinin ise haksızlık ve vicdansızlık olduğunu söyledi. Anayasa'da yapılacak bir değişiklikle bu işin çözüleceğini söyleyen ve bu konunun kendi iktidarlarında öncelikleri arasında yer alacağını söyleyen Yeniçeri, konuşmasında Türkiye’nin en genç vilayetlerinden biri olan Bayburt’a çok daha ciddi yatırımların gelmesi ve çok daha ileri seviyede desteklenmesi gerektiğini de vurguladı.
Yeniçeri, konuşmasında şunları söyledi:
"Çok acı bir şekilde ifade etmek istiyorum ki, bugün Bayburt'a girerken içim sızladı. Bayburt bu haliyle kendi kendini tekrar eden, kendi yağıyla kavrulan ve göç veren bir kenttir. Halbuki yeni ve taze bir il olan Bayburt'a çok daha ciddi yatırımlar gelmesi ve bunun çok daha ileri seviyede desteklenmesi gerekmektedir. Bayburt'ta 100 kişinin çalıştığı en az 20 işyeri yoksa bu hükümet Bayburtlu'nun hakkını çalıyor demektir. Bayburt 1 milletvekili ile temsil edilemez. Bu haksızlık ve vicdansızlıktır"
“Bayburt geleneklerimizin başkentidir”
“Bayburt her şeyden önce bir kültür, bir fikir, bir ahlak yöresidir. Bayburt geleneklerimizin başkentidir. Bayburt'un ve Bayburtlu'nun konuşmasından tutun da her şeyi bizim kültürümüze katkı sağlayacak ciddi donelerle doludur. Büyük Türk Milleti'nin kristalize olmuş şekline Bayburt denir. Böyle bir ili siz nüfusu şu kadar diyip 1 milletvekili ile temsil edilsin diyemezsiniz. Her şeyi değiştiriyorsun, değiştir anayasayı. Bir maddeyle bu iş çözülür. Her il en az iki milletvekili ile temsil edilir dersiniz olur biter. Bu kadar basit. Bu haksızlıktır, bu haksızlığın üzerine gitmek ve değiştirmekte bizim önceliğimiz olacaktır. Biz hiçbir zaman olmayacak şeyleri söylemedik. Yapılamayacak şeyleri söyleyen bir siyaseti doğru bulmuyoruz. Biz bu millete rahatına kıymayı öğreteceğiz, bu millete terini silmeyi öğreteceğiz, uykusuz kalmayı öğreteceğiz. Bunun başka bir çaresi yoktur. Geliri olmayanın gider yapma hakkı yoktur. Tasarruf yapmayanın yatırım yapma hakkı yoktur. Olmayanı harcayanlar şerefinden taviz vermek zorunda kalırlar. Onun için herkesi terlemeye, herkesi üretmeye, herkesi bir şeyler meydana getirmeye, topluma, kendisine, ülkeye katkı yapmaya çağırmak durumunda ve konumundayız"
Yeniçeri, AK Parti hükümeti ve ana muhalefet partisi CHP'ye yüklendiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bayrağı askeri karargahtan indirilmiş, sınırları kevgire dönmüş , yurdu göçmen ülkeleri haline gelmiş, yolsuzluğu tavana vurmuş bir ülkenin yurttaşları aziz Bayburtlu hemşehrilerim, hepinizi öncelikle Allah'ın selamıyla selamlıyorum. Siz yalnız bir siyasi partinin kongresini değil Allah yolunun, millet istiklalinin, ülkenin birliğini ve değerlerini teminat altına alıyorsunuz. Öncelikle bu iradenizden ve ahlaki duruşunuzdan dolayı hepinizi kutluyorum"
"Birisine Osmanlı'yı sevdiremiyoruz, diğerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni"
"Türkiye'de 3 tane yaralı hasarlı ve arızalı siyasi organizasyon var. Bunlardan bir tanesi bölücüler, onları zaten herkes biliyor. Ama iki tane Türk, ana muhalefet ve iktidar partisi var. İktidar partisi de 13 yıldır Türkiye'yi kemiriyor. Şimdi bu iki partiyi hedef alarak söylüyorum. Şu söylediklerimde yanlış varsa beni buradan indirin, eğer yoksa Bayburt Kalesi'nden bunların iktidarını indirin. Şimdi AKP ve CHP. Biri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni içine sindirememiş, diğeri Osmanlı Devleti'ni içerisine sindirememiş. Birisine Osmanlı'yı sevdiremiyoruz, diğerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sevdiremiyoruz"
"Biri Abdulhamit Han'a, diğeri Mustafa Kemal Atatürk'e düşmanlık yapıyor"
"Biri devletin karşısında, diğeri milletin karşısında. Birisi Abdulhamit Han'a düşmanlık yapıyor, diğeri Mustafa Kemal Atatürk'e düşmanlık yapıyor. Bu yapı, bölücü ve ayrıştırıcı bir yapıdır. Buradan yüksek sesle ifade ediyorum. Türklük de bizim, Müslümanlık da bizim. Devlet de, millet de bizim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Osmanlı Devleti de bizim. Bunları birbirinden ayırarak, birini diğerine karşı getirerek siyaset üretmek her şeyden evvel siyaset değil hıyanettir. Şimdi bu millet böyle bir siyaset nasıl destek sunuyor bunu tartışmamız ve milletimizle paylaşmamız lazım"
"Böyle bir şirkin arkasında nasıl durursunuz?"
"TBMM'ye girmiş bir milletvekili bugün Kaçaksaray'da oturan zata, dünkü Başbakan'a 'Allah'ın bütün vasıflarını üstünde taşıyor' diyor. Küfürdür, yoldan çıkmaktır ve şirktir. Böyle bir şirkin arkasında nasıl durursunuz? Bunu soruyorum. Buna bir itiraz gelmiş midir? Hayır. Peki bir başka milletvekili zamanın başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı'na diyor ki, 'Başbakan'a dokunmak ibadettir.' Bir başkası diyor ki, 'Başbakan'ın yaptığını yapmak sünnettir.' Bir başkası diyor ki, 'Tayyip Erdoğan'ı gösteren televizyonu yere koymak caiz değildir.' Bir başkası size burada hakaret edercesine Yasin Aktay, 'Türkiye diye bir ırk yoktur' diyor. Ve bizzat Cumhurbaşkanı meydanlarda 'rahmetimiz gazabımızı aştı' şeklinde söylüyor"
"Devletler küçüldükçe saraylar büyür"
"Şimdi Türkiye öyle bir duruma gelip kilitlendi ki Türkiye. Bugün bir saray, bir keşhane bir tabiri yerindeyse ve her tarafı kaçaksız olmayan bir bina yaptıran ve o binayı halka 'Büyük devletler büyük binası olan devletlerdir" diye söyleyen biri var. Halbuki devletler küçüldükçe saraylar büyür. Örneği Osmanlı Devleti. 1854 yılında yapılmıştır. Ve Osmanlı Devleti'nin en kötü dönemidir. Aynı şekilde Dolmabahçe sarayına baktığınız zaman 14 ton 200 kilo altın varak yapıştırılmıştır. O altın varaklar oraya yapıştırılırken askerde cephede silahına mermi koyamıyordu. Onun yüzünden topraklar kaybettik. Halkımız süründü, mahvolduk Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Ege'de. Şimdi Ermenekli Recep efendi ayağına 5 liralık sağlam lastik giyemiyorsa, siz orada 1 milyar 350 milyon liralık o binada oturamazsınız. Ve dahası var. Siz 285 milyon dolarlık tutarındaki uçaklarla seyahat edemezsiniz. Bugünkü Başbakan ve dün Dış İşleri Bakanı olan Davutoğlu'nun evinin aylık kirası 52 bin 700 liradır. Türkiye'de bugün hiç bir zengin, milyarder aylık kirası 52 bin 700 lira olan bir evde oturmamıştır. Ve bugün Diyanet İşleri Başkanı’mızın altındaki araç 1 milyon 300 bin lira civarındadır. Arkadaşlar buna baktığınızda bir israf ekonomisinin uygulandığını, lüksün, şatafatın hat safhaya geldiğini, bir gurur ve kibir durumuyla karşı karşıya olduğumuz ayan beyan ortadadır. Bayburt'ta 900 lirayla, 1.100 lirayla geçimini sağlamak için yoksulluk çeken insanlarımızı da dikkate alarak buradan alınacak dersler olduğunun altını çizmek istiyoruz"
"AKP, bu topraklar kazanılırken başkaları ile birlikteydi"
"İçişleri Bakanı, ey Türkiye'nin iki şehri arasındaki yolu 26 gün PKK'nın güdümüne bırakan, egemenliğine veren İçişleri Bakanı sana soruyorum. Sen terörle mücadele etmiyorsun da sözüm ona terörle mücadele yasası niçin getiriyorsun? Demek ki terörle mücadele yasası terörle mücadele etmek için değil, teröre karşı çıkmak için sokaklara çıkacakları zapturapt altına almak için bunu getiriyorsun. Ama o bize sökmeyecektir. Biz bu toprakları bugün ki hükümetin zihniyetinden almadık. Bu topraklar kanla alındı, bu topraklar bedel verilerek alındı, bu topraklar bize miras, toprağın altındaki şehitlerden kaldı. Biz bu toprakların pazarlığını ancak şehitlerimizle yapabiliriz, AKP bu toprağın pazarlığını yapamaz. Çünkü AKP zihniyeti bu topraklar kazanılırken başkaları ile birlikteydi. Onlar İslam Teali Cemiyeti'nin üyeleriydi, Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkıyorlardı. Diğerleri Kürdistan Teali Cemiyeti'nin üyeleriydi ve dolayısıyla da zaten bölmek istiyorlardı. Öbür liberaller, liboşlar ve yumoşlar da zaten İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin çocukları. Zaten bu ülkeyi onlar almadı ki. Onlar bu ülke üzerinde bir tasarrufu kendilerinde hak olarak görsünler"
Beka sorunu
"Şimdi şunu söylemek istiyorum. Bizim bütün bu olan bitene karşı bu yozlaşmış, kokuşmuş, çürümüş iktidarı bu milletin başından uzaklaştırmamız her şeyden önce bir beka sorunudur. Bir varlık ve yokluk sorunudur. Bakın Adalet ve Kalkınma Partisi getirmiş olduğu bütün yasalarda seçim sonrasına hazırlık yapmaktadır. Seçim sonrasında Öcalan'ı dışarı çıkarmak ve Güneydoğu'ya demokratik özerlik adı altında genel meclislerin güçlendirilmesi gibi bir formülü devreye sokmaya çalışıyorlar. Bu projeye karşı ayağa kalkacak olan Bayburtlu’nun, ayağa kalkacak Gümüşhaneli’nin ve ayağa kalkacak Türk milletinin elini kolunu bağlamak için de yasa üzerine yasa getiriyorlar"
"Birisine Osmanlı'yı sevdiremiyoruz, diğerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni"
"Türkiye'de 3 tane yaralı hasarlı ve arızalı siyasi organizasyon var. Bunlardan bir tanesi bölücüler, onları zaten herkes biliyor. Ama iki tane Türk, ana muhalefet ve iktidar partisi var. İktidar partisi de 13 yıldır Türkiye'yi kemiriyor. Şimdi bu iki partiyi hedef alarak söylüyorum. Şu söylediklerimde yanlış varsa beni buradan indirin, eğer yoksa Bayburt Kalesi'nden bunların iktidarını indirin. Şimdi AKP ve CHP. Biri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni içine sindirememiş, diğeri Osmanlı Devleti'ni içerisine sindirememiş. Birisine Osmanlı'yı sevdiremiyoruz, diğerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sevdiremiyoruz"
"Biri Abdulhamit Han'a, diğeri Mustafa Kemal Atatürk'e düşmanlık yapıyor"
"Biri devletin karşısında, diğeri milletin karşısında. Birisi Abdulhamit Han'a düşmanlık yapıyor, diğeri Mustafa Kemal Atatürk'e düşmanlık yapıyor. Bu yapı, bölücü ve ayrıştırıcı bir yapıdır. Buradan yüksek sesle ifade ediyorum. Türklük de bizim, Müslümanlık da bizim. Devlet de, millet de bizim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Osmanlı Devleti de bizim. Bunları birbirinden ayırarak, birini diğerine karşı getirerek siyaset üretmek her şeyden evvel siyaset değil hıyanettir. Şimdi bu millet böyle bir siyaset nasıl destek sunuyor bunu tartışmamız ve milletimizle paylaşmamız lazım"
"Böyle bir şirkin arkasında nasıl durursunuz?"
"TBMM'ye girmiş bir milletvekili bugün Kaçaksaray'da oturan zata, dünkü Başbakan'a 'Allah'ın bütün vasıflarını üstünde taşıyor' diyor. Küfürdür, yoldan çıkmaktır ve şirktir. Böyle bir şirkin arkasında nasıl durursunuz? Bunu soruyorum. Buna bir itiraz gelmiş midir? Hayır. Peki bir başka milletvekili zamanın başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı'na diyor ki, 'Başbakan'a dokunmak ibadettir.' Bir başkası diyor ki, 'Başbakan'ın yaptığını yapmak sünnettir.' Bir başkası diyor ki, 'Tayyip Erdoğan'ı gösteren televizyonu yere koymak caiz değildir.' Bir başkası size burada hakaret edercesine Yasin Aktay, 'Türkiye diye bir ırk yoktur' diyor. Ve bizzat Cumhurbaşkanı meydanlarda 'rahmetimiz gazabımızı aştı' şeklinde söylüyor"
"Devletler küçüldükçe saraylar büyür"
"Şimdi Türkiye öyle bir duruma gelip kilitlendi ki Türkiye. Bugün bir saray, bir keşhane bir tabiri yerindeyse ve her tarafı kaçaksız olmayan bir bina yaptıran ve o binayı halka 'Büyük devletler büyük binası olan devletlerdir" diye söyleyen biri var. Halbuki devletler küçüldükçe saraylar büyür. Örneği Osmanlı Devleti. 1854 yılında yapılmıştır. Ve Osmanlı Devleti'nin en kötü dönemidir. Aynı şekilde Dolmabahçe sarayına baktığınız zaman 14 ton 200 kilo altın varak yapıştırılmıştır. O altın varaklar oraya yapıştırılırken askerde cephede silahına mermi koyamıyordu. Onun yüzünden topraklar kaybettik. Halkımız süründü, mahvolduk Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Ege'de. Şimdi Ermenekli Recep efendi ayağına 5 liralık sağlam lastik giyemiyorsa, siz orada 1 milyar 350 milyon liralık o binada oturamazsınız. Ve dahası var. Siz 285 milyon dolarlık tutarındaki uçaklarla seyahat edemezsiniz. Bugünkü Başbakan ve dün Dış İşleri Bakanı olan Davutoğlu'nun evinin aylık kirası 52 bin 700 liradır. Türkiye'de bugün hiç bir zengin, milyarder aylık kirası 52 bin 700 lira olan bir evde oturmamıştır. Ve bugün Diyanet İşleri Başkanı’mızın altındaki araç 1 milyon 300 bin lira civarındadır. Arkadaşlar buna baktığınızda bir israf ekonomisinin uygulandığını, lüksün, şatafatın hat safhaya geldiğini, bir gurur ve kibir durumuyla karşı karşıya olduğumuz ayan beyan ortadadır. Bayburt'ta 900 lirayla, 1.100 lirayla geçimini sağlamak için yoksulluk çeken insanlarımızı da dikkate alarak buradan alınacak dersler olduğunun altını çizmek istiyoruz"
"AKP, bu topraklar kazanılırken başkaları ile birlikteydi"
"İçişleri Bakanı, ey Türkiye'nin iki şehri arasındaki yolu 26 gün PKK'nın güdümüne bırakan, egemenliğine veren İçişleri Bakanı sana soruyorum. Sen terörle mücadele etmiyorsun da sözüm ona terörle mücadele yasası niçin getiriyorsun? Demek ki terörle mücadele yasası terörle mücadele etmek için değil, teröre karşı çıkmak için sokaklara çıkacakları zapturapt altına almak için bunu getiriyorsun. Ama o bize sökmeyecektir. Biz bu toprakları bugün ki hükümetin zihniyetinden almadık. Bu topraklar kanla alındı, bu topraklar bedel verilerek alındı, bu topraklar bize miras, toprağın altındaki şehitlerden kaldı. Biz bu toprakların pazarlığını ancak şehitlerimizle yapabiliriz, AKP bu toprağın pazarlığını yapamaz. Çünkü AKP zihniyeti bu topraklar kazanılırken başkaları ile birlikteydi. Onlar İslam Teali Cemiyeti'nin üyeleriydi, Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkıyorlardı. Diğerleri Kürdistan Teali Cemiyeti'nin üyeleriydi ve dolayısıyla da zaten bölmek istiyorlardı. Öbür liberaller, liboşlar ve yumoşlar da zaten İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin çocukları. Zaten bu ülkeyi onlar almadı ki. Onlar bu ülke üzerinde bir tasarrufu kendilerinde hak olarak görsünler"
Beka sorunu
"Şimdi şunu söylemek istiyorum. Bizim bütün bu olan bitene karşı bu yozlaşmış, kokuşmuş, çürümüş iktidarı bu milletin başından uzaklaştırmamız her şeyden önce bir beka sorunudur. Bir varlık ve yokluk sorunudur. Bakın Adalet ve Kalkınma Partisi getirmiş olduğu bütün yasalarda seçim sonrasına hazırlık yapmaktadır. Seçim sonrasında Öcalan'ı dışarı çıkarmak ve Güneydoğu'ya demokratik özerlik adı altında genel meclislerin güçlendirilmesi gibi bir formülü devreye sokmaya çalışıyorlar. Bu projeye karşı ayağa kalkacak olan Bayburtlu’nun, ayağa kalkacak Gümüşhaneli’nin ve ayağa kalkacak Türk milletinin elini kolunu bağlamak için de yasa üzerine yasa getiriyorlar"
sayın vekilim olurmu niye içiniz acısın bayburtta kurulan imparatorluğu görmediniz galiba! imparatorluk diyorum çünkü bayburt batarken bunlar yükseliyor neyse hüküm mevlamın bunlar sorulur elbette toprak altında yüzbinlerce bayburtludan ve tüyü bitmemiş yetimden helallik almak ve Allah'u telaya hesap vermek AK lana bilirmiyiz acaba YADA HAŞA CEBRAİLE RÜŞVETMİ VERSEK yani sayın vekilim bunlar dünyada yolunu bulmuş bukadar saf bayburtluyuda arkalarına almışlar yatırımda var olmazmı!!!!YALAN mükemmel bir yatırım yiyen çok eeeeeeeeeeeee yani biz halimizden memnunmuşuk :)