“Ankara'daki Firavunokrasi'nin Güngören ayağını kıracağım”

Bayburtlu Profesör Recep Seymen'in çok ilginç bir hayat öyküsü var…

“Ankara'daki Firavunokrasi'nin Güngören ayağını kıracağım”

Yerel seçimler öncesi özellikle Bayburtlu nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde Bayburtlu aday arayışımız sürerken, son gün sürprizi ile bir isim çıktı karşımıza: Prof. Dr. Recep Seymen. 

1964 Bayburt doğumlu Recep Seymen’i sadece İstanbul Güngören MHP Belediye Başkan adayı olarak tanıtacaktık ama bu mümkün değil!

Çünkü, Bayburtlu Profesörün çok ilginç bir hayat öyküsü var…

Çift lisans, çift yüksek lisans, çift doktora!

Öncelikle Prof. Dr. Recep Seymen’in eğitim kariyeri “çiftlerle” dolu. 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve yine aynı üniversitenin Hukuk Fakültesi’nde çift lisans yapan Seymen; yüksek lisanslarını ise University of Pittsburgh ve University of  New Mexico’da (İktisat) yapar. Keza, çift doktorasının ilkini University of New Mexico’da (İktisat), ikincisini ise İstanbul Üniversitesi’nde (Çalışma Ekonomisi) verir. 

“İktisatçılar İçin Sosyal Siyaset” ve “Endüstri İlişkilerinin Dönüşü ve ABD Sendikacılığı” isimli iki kitabı olan, çok sayıda makale ve araştırmaya imza atan, üç çocuk sahibi Prof. Dr. Recep Seymen’in “renkli” kişiliği sadece “eğitim kariyerinde” değil, çalkantılı ve gürültülü meslek hayatında da devam edecektir. 

Her şeyden önce bir muhaliftir Recep Seymen. 
Bunu her “inanmadığı” olayda gösterecektir… 

İflah olmaz muhalif: Recep Seymen

Görev yaptığı İstanbul Üniversitesi’nde defalarca görevden alınacak ama açtığı davaları kazanarak tekrar görevine dönecektir. Üniversite yönetimi ile hiçbir zaman anlaşamayacaktır!

Bir tek destekçisi vardır, Prof. Dr. Recep Seymen’in…
Öğrencileri…

Öğrencileri Recep Hocanın hem renkli kişiliğini kabullenmiş, hem de onun bazı olmazsa olmazlarını benimsemişlerdir…

Özellikle üniversite öğrencilerinin çok sık kullandığı ve aralarında Ekşi Sözlük’ün de bulunduğu bir çok sosyal medya ortamında adına başlıklar açılan Prof. Dr. Recep Seymen için, bakın öğrencileri neler yazmış:

Sözlüklerden...

“Derse beyzbol şapkası ve ökçelerine basılmış bir çift ayakkabıyla girdiği görülmüş, İstanbul Üniversitesi’nin nadide hocası. Akıllara zarar İngilizcesiyle bünyelerde Fatih Terim İngilizcesi tadı bırakan güzel insan.”

“İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde nadir olarak bulunabilecek anlayışlı, öğrencilerin sevdiği bir hoca türü... Derslerde konuşanı da konuşmayanı da uyarır, tek hedefi optimum sessizliği sağlamaktır… Dersleri eğlenceli geçer, genelde öğrencilerini bırakmaz.”

“İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin tartışmasız en eğlenceli, en içten ve en iyi hocası. Daldan dala atlamada üstüne yoktur. On dakika içinde sosyal güvenlikten girer bel ağrılarına geçer, oradan psikolojiye ve organik beslenmeye atlar, kesmez ölümsüzlüğe girer, metafizik ve antimaddeden sosyal güvenliğe geri döner. Sözlüklerde kendisi hakkında yazılanları bilir, hepsinin doğruluğunu onaylar.”

“Profesörü olduğu Üniversitenin Mühendislik Fakültesi 4. sınıf öğrencililerinin iş hukuku dersine giren müstesna şahsiyet. Dünyada son 4-5 yıldır dönen entrikaları 10 dakika gibi kısa bir sürede gözler önüne koyan ve bunu anlamamada ısrar edeni bırakın, anlayamayana bile gerizekalı diyebilen ender cesarete sahip hocalardandır.”

“İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi eski akademisyenlerinden birinin ne kadar çıkarcı ve ocu bucu olduğunu tek cümlede ifşa edip, aynı kişi için verilen bir yemeğe rektörlük tarafından gelen davet çağrısına, onlarca öğrenci önünde ‘blabla blabla yesin benim yemeğimi’ diyerek ayarların kralını vermiş, doğrucu Davut denecek kadar doğrucu ve zaten öylede olması gereken ender akademisyenlerden.”

“İktisat Fakültesi’nin kuruluş gününde ana binadaki dersine girememiş hocadır. Öğrenciler gibi o da içeri alınmamıştır, candır. Hazırlıktan son sınıfa kadar ders verse iki üç amfi kapatır, o derece. Son ama en önemlisi ise haksızlıklara karşı, karşısında kim olursa olsun sesini çıkarabilen bir insandır.”

“Atarlı hallerine, mütevaziliğine ve entellektüel birikimine hayran olunası hoca. Ne yazık ki İstanbul Üniversitesi'ndeki muhalif duruşundan ötürü kurumdan atılmıştır. Kesinlikle kurum kaybetmiştir.”

“Dört defa göreve iade kararı almasına rağmen Yunus Söylet'in mahkeme kararını uygulamaması sonucu, İstanbul Üniversitesi'ne dönemeyen, nev-i şahsına münhasır profesör.”

Aslında Prof. Dr. Recep Seymen’in adının geçtiği olaylar listesi oldukça kabarık. 

Adı ve eylemleri bir çok olaya karışan ve bir çok davada adı geçen Prof. Dr. Recep Seymen, defalarca İstanbul Üniversitesi rektörü ile karşı karşıya gelecektir. 

Davaların bir çoğunu kazanacaktır, elinden alınmaya çalışılan “hocalığının” her defasında mahkeme kanalıyla iadesini sağlayacaktır. 

Eski eserlere sahip çıkacak, kavgalar edecek, mahkeme salonlarından eksik olmayacak, nerede haksızlık varsa kendi yöntemleriyle önünde durmaya çalışacaktır…

Öyle ki; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün BM'nin Suriye oturumlarına katılmak için gittiği ABD'de, CNN International'a verdiği İngilizce röportajın İngilizce altyazılı olarak yayınlanması karşısında dahi rahat durmayıp, ortalığı ayağa kaldıracaktır…

Ne hikayesi, ne olayı, ne de eylemi biter Recep Seymen’in…
Sonunda pes edip, mücadeleyi bırakacak mıdır?
Hayır!
(Haberin sonunda; İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin, Prof. Dr. Recep Seymen’in okuldan uzaklaştırılma çabalarına dair yorumlarını okuyabilirsiniz…)

“Ankara'daki Firavunokrasi'nin Güngören ayağını kıracağım.”

MHP İstanbul Güngören Belediye Başkan Adayı olarak ismi son gün açıklanan Prof. Dr. Recep Seymen; öyle görünüyor ki, siyasette de renkliliğini sürdürecek. 

İsmi açıklanır açıklanmaz verdiği ilk beyanat şöyledir: 

“Türkiye'de belediyecilik anlayışı yönetim anlayışı haline geldi. Yerel problemler çok; asıl problem merkezi idarede. Ankara'daki Firavunokrasi'nin (Kleptokrasi) Güngören ayağını kıracağım.”

“Güngören'de artık halk kandırılamayacak.”

Artık siyasetin tam da içindedir Recep Seymen… Konuşmaya ve “şahsına münhasır” icraatlarına başlamıştır… 

Kentsel dönüşümün yerel yönetimler tarafından yeni rant alanı haline getirilerek halkın aldatıldığını ikna ile başlar siyasi turlarına… 

Kentsel dönüşüm adı altında halkın 100 metrekarelik evinin 65 metrekareye düşürülerek malının gasp edildiğini iddia eden Prof. Dr. Recep Seymen, "Başkan seçildiğim takdirde Güngören'de böyle bir soyguna asla müsaade etmeyeceğim. Herkesin dairesine karşılık aynı büyüklükte daire vererek, kandırmadan evlerini yenileyeceğiz" diyor. 

Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması da dertleri arasındadır… 

“Komşular arasında ortaya çıkabilecek sorunları rızaya dayalı çözmem amacıyla başında bir avukat bulunan uzlaştırma ofisleri kuracağım” diyor…

İnsan odaklı bir yönetim anlayışını benimseyeceklerini belirten Prof. Dr. Recep Seymen, "Eğitimi olanın eğitiminden, tecrübesi olanın tecrübesinden yararlanacağız. Kuracağımız 16 aşevi ile de Güngören'de aç ve muhtaç kalmayacak" diyor.

Başarılı olur veya olmaz…
Halk benimser veya benimsemez ama o bir Bayburtlu…
Ve en çok ta bu sebepten dolayı başarılar Recep Seymen…


Sözlüklerden...

“Gazeteden okuduğum habere göre çok değerli Rektörümüz hocamı deli olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş. Eğer Recep Seymen'e deli diyebiliyorsa İstanbul Üniversitesi'nin rektörü başka hesapların olduğu daha iyi gösterilmezdi. 1000 kişi bas bas bağırsa bu denli bir uyanış yaşatamazlardı karşı görüş bildirenler gözünde.”

“Açılan dava; bel altı vuruş davasıdır. Çıkılan ringde yenilenlerin maçın çıkışında rakibi sahada değil sokakta al aşağı etmek gibidir. Bildiğimiz bel altı vuruyorlar.”

“Hocam belki okuyorsunuzdur diye; biz farkındayız, bu ülkenin kendini birileri sayesinde değil kendi kendini yetiştirmiş bireyleri olarak biz farkındayız. Vicdanımız rahat ve kimsenin kıyağı sayesinde bir yerlere gelmediğimizden, kimseye eyvallah demek zorunda değiliz. Siz bize inanın ve savaşınızı bırakmayın hocam! Biz kim miyiz? Biz siziz hocam!”

“Recep Seymen kesinlikle nevi sahsına münhasır kişiliklerden. Lafını pek sakınmayan biri isim, kim olursa olsun. Derslerde yarım yamalak bahsettiği kadarıyla geçmişte de başına bu tip olaylar gelmiş. Her devrin adamı diye bir deyim vardır ya, işte onun tam tersi. Her devrin muhalif ismi… Derslerine girdiğim bir dönem sonunda ise şunu söyleyebilirim ki kesinlikle kaybedilmemesi ve küstürülmemesi gereken bir değer.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ALİ HAYDAR MEMİŞ 10 yıl önce

AKP'NİN YENİ TÜRKİYE'SİNİ MERAK EDİYORUM. YENİ TÜRKİYE YOLUNDA DERKEN NEYİ KAST EDİYORLAR? BU KONUDA BİLGİSİ OLANLAR AÇIKLARSA MEMNUN OLURUM. KUSURA BAKMAYIN CAHİLLİĞİME VERİN, BEN BUNU BÖLÜNMÜŞ TÜRKİYE DİYE İDRAK EDİYORUM VEYA CUMHURİYETSİZ TÜRKİYE OLARAK

Avatar
Yunus 10 yıl önce

Hocam, Allah yâr ve yardımcınız olsun. Talebeleriniz yanınızda hep.

Avatar
Eski Kafalı 4 yıl önce

Eski Türkiye; adı üstünde, miladı dolmuş, atılmalık anlamında(artık içinde ne var ne yok, hepsiyle beraber). İçindeki bazı düzgün çalışan kısımları da var ama, yenisinde buna hiç gerek yok..Yeni; adı üstünde yenidir. Eskisine nazaran daha yeni..Fakat, bazı eski parçaları yenilerin arasına koymadan nasıl olacak? Öyle ya; yeni türkiyeyi; çok daha eski türkiyeden kalan parçalar kullanacak, kullanılacak.. Ama Yeni Türkiye iyi, eski Türkiye kötü ama en eski Türkiye hepsinden iyidir..Artık darısı Yepyeni Türkiyenin başına!