Soylu: "Avrupa, terör örgütleri ile işbirliği içerisinde"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Bayburt İl Başkanlığında yaptığı konuşmada, Avrupa'daki ülkelerin her buldukları fırsatta "Türkiye'deki terör örgütlerine acaba nasıl destek verebilirim" diye düşündüklerini belirtti.

Soylu: "Avrupa, terör örgütleri ile işbirliği içerisinde"
Bayburt Postası - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin Alman şirketlerine soruşturma başlattığı iddialarına ilişkin, "Biz adaletli, hakkaniyetli bir milletiz. Kendi parasını buraya (Türkiye) emanet eden, yatırım yapan, bizim insanımıza istihdam sağlayan hiçbir insana yanlış düşünmeyiz." dedi.

AK Parti İl Başkanlığında partililerle bir araya gelen Soylu, yaptığı konuşmada, her buldukları fırsatta Türkiye'yi takatsiz hale getirmeye çalışanlar olduğunu söyledi.

Avrupa'daki ülkelerin her buldukları fırsatta "Türkiye'deki terör örgütlerine acaba nasıl destek verebilirim" diye düşündüklerine dikkati çeken Soylu, "PKK, DHKP-C, FETÖ, her biri ile ilişki içindeler. Her birini muhafaza ediyorlar ve 'acaba bunların üzerinden Türkiye'ye nasıl bir zarar getiririz' diye bir anlayış içindeler." değerlendirmesinde bulundu.

Soylu, son bir-iki gündür yeni bir fırtına kopartılmaya çalışıldığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Neymiş? Biz Türkiye'deki Alman şirketlerine soruşturma yapıyormuşuz. Sayın Cumhurbaşkanımız net bir şekilde ifade etti, Türkiye'deki değil Alman şirketleri, onların dediği ölçüler içinde hiçbir yabancı şirkete bizim kem gözle bakmamız mümkün değildir. Böyle bir soruşturma yapmamız da mümkün değildir. Bunu onlardan korktuğumuz ve ürktüğümüz için bugün söylüyor değiliz, hiç kimse yanlış anlamasın. Biz adaletli, hakkaniyetli bir milletiz. Kendi parasını buraya (Türkiye) emanet eden, yatırım yapan, bizim insanımıza istihdam sağlayan hiçbir insana yanlış düşünmeyiz. Bu, açık ve nettir ama en alt birimlerde standart birtakım yazılımları ters çevirip, onun üzerinden başka bir şey okumaya çalışanlara da pabuç bırakacağımızı hiç kimse zannetmesin."



"Biz nerede durduğumuzun, nerede olduğumuzun farkındayız"

Soylu, Türkiye'nin sadece Anadolu, yatırım coğrafyası olmadığını söyledi.

"Aynı zamanda hem uluslararası sermaye hem de güven duyan sermayenin önemli bir geçiş coğrafyasıdır." diyen Soylu, nerede durdukları, nerede bulunduklarının farkında olduklarını, hedeflerini hep birlikte yarına taşıma konusunda iddiaları ve iradelerinin kesin olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin yepyeni bir yolculuğa başladığını anlatan Soylu, şunları kaydetti:

"Tahammül edemedikleri budur. 16 Nisan bize yepyeni bir yolculuk başlatmıştır. 2019’da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimizde, 5 yılda yaptığımız işleri artık 2-2,5 yılda bitireceğiz. Sistem hem hızlı hem etkin hem güvenilir hem de millete dayalı olacak. 21. asırda büyük bir işi gerçekleştirdiniz. Ekonomisi ümitsiz bir hale gelmiş, insan kaynakları neredeyse ümitsiz bir hale gelmiş Türkiye’yi, Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, itmek ve düşürmek isteyenlere karşı, 'Öyle bu iş kolay değil.' dediniz."

Milletin güçsüzleştirilemediğini dile getiren Soylu, gelecek iki yılın yeni Türkiye'nin yarına ait adımlarını atacağı, kendisini daha güçlü hale getirebileceği dönem olacağını belirtti.

Soylu, "Çok fazla çalışmalıyız. Biliniz ki biz bu temeli ne kadar sağlam atarsak 15 yıldır ortaya koyduğumuz altyapıyı bu temelle beraber ne kadar güçlendirirsek bizden sonraki nesil çok daha rahat hareket eder. Önümüzde iki yıl var, 2019'da bütün politikalarımızı çok daha iyi bir noktaya getirmeliyiz." görüşünü paylaştı.

“Bin 400'ün üzerinde son 10 ayda sığınak aldık"

Soylu, insanların fani ancak bu memleketin baki olduğunu vurguladı.

"Şunu yapacaklar, bizi etrafımızdaki ateş çemberinin içerisine koymaya çalışacaklar." ifadelerini kullanan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Nereden geliyor bu PKK'nın silahı? Bin 400'ün üzerinde son 10 ayda sığınak aldık. On binlerce mühimmat, binlerce ton bomba, hazır nitrat, amonyum nitrat. Son 10 ayda 186 terörist sadece Tunceli bölgesinde etkisiz hale getirildi. Bu kadar darbe yedikten sonra sadece bir bölgede, terör örgütü kendi kendini yenileyebilme kabiliyetine sahip olabilir mi? Ama bizim dost bildiklerimiz daha geçen hafta sınırlarımızın hemen ötesinde bir araya geliyorlar, yeni planlar yapmaya çalışıyorlar. Bizi, görmüyor, anlamıyor zannediyorlar. Bütün dünyaya da başka hikayeler, başka masallar anlatıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hepsi bir araya gelsin, ister DEAŞ’ı, ister FETÖ'yü, ister PKK'yı, ister DHKP-C’yi kullansınlar, bu milletin iradesini yenemeyecekler, hepsi o kadar. Biz hedeflerimize ulaşacağız."

Soylu, hesaplarını çok iyi bildiklerini ve kimsenin endişelenmemesi gerektiğini anlatarak, Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine ulaşması noktasında gerekenlerin yapılacağını söyledi.

Milletin de yapması gerekenler olduğuna dikkati çeken Soylu, "Biz Müslümanız, teslim olacağız, nefsimize mağlup olmayacağız, çok çalışacak, gayret göstereceğiz ve en önemlisi saflarımızı sıkı tutacağız. Merak etmeyin, millet de bizimledir, Cenab-ı Allah da bizimledir." dedi.

Soylu, şunları dile getirdi:

"15 yıldır bu ülkenin başında bu ülkeyi yöneten, tecrübesi ve bilgisi her geçen gün bütün dünyayı kendisine hayran bırakan bir liderimiz var. Kuvvetli, tecrübeli bir liderimiz var. Ülkeler böyle kolay kolay fırsat bulamazlar. Bu, bizim en büyük fırsatlarımızdan bir tanesidir. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Niçin Marmaray’ı, bölünmüş yolları, modern İpek Yolu'nu yeniden ihya ve inşa etmek istediğimizi, bu ülkeyi güvenli enerji geçiş güzergahı yapmak istediğimizi biliyoruz."

16 Nisan'ın büyük bir yolculuğun başlangıcı olduğunu belirten Soylu, "16 Nisan ümidin, bu ülkeye, millete ve medeniyete, 'Yeter artık haddinizi çok aştınız.' diyenlere karşı geçmişimizden ve bugünden kuvvet alarak yarınlarımıza güçlü adımlar atmak suretiyle geleceğimizi şekillendirmek, bizim çektiğimizi bizden sonraki nesiller çekmesin diye bu ülkede hem demokratik adımın hem de bu milletin büyük adımının en önemli başlangıcıdır." dedi.

"Bizi, saldıranlara teslim etmedi"

Ortaya konulan sonucun, sadece seçimlerden bir tanesinin birinciliğini elde etmek anlamı taşımadığını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

"Bu büyük bir şuurun tescilidir. Türkiye'yi zayıflatmaya çalışanlara karşı bizim en büyük gücümüz insan kaynağımızdır. Bilmenizi istiyorum ki en büyük gücümüz gördük ki demokrasidir, reydir, oydur, sandıktır. Her seferinde gittiğimiz ve müracaat ettiğimiz, doğruluğumuzdan emin olan ve bizden kendisine yanlış bir şey gelmeyeceğini bilen bu büyük millettir. Şu çok açık ve nettir, bizi çoktan yere sermişlerdi eğer millet kuvvetli, kavi bir şekilde, bizim samimiyetimizden herhangi bir endişesi olmayan bu millet olmasaydı. Samimiyetimizden bu milletin hiçbir zaman şüphesi olmamıştır. Hiçbir zaman şüphesi olmadığı için Gezi olaylarına, 17-25 Aralık darbesine, 6-7 Ekim olaylarına, etrafımızda oynanan oyunlara, ateş çemberinin içerisine çekmeye çalışanlara karşı bizi onlara teslim etmedi. Bizi ekonomik kumpaslar sonucunda bu ülkenin ayakta duramayacak hale gelmesini isteyenlere teslim etmedi. Bizi, saldıranlara teslim etmedi ve her zaman her sandığa gittiğimizde, her kendisine müracaat ettiğimizde 'Korkmayın, sizinle beraberiz yeter ki siz sırat-ı müstakimden, yeter ki doğru yoldan, yeter ki benim emanetimi namusuyla beraber taşıma iradesinden vazgeçmeyin.' diyen bir anlayışı ortaya koydu."

"Millet ileri gidemez diyenlere millet reyle cevap verdi"

Türkiye için 16 Nisan'ın alelade bir seçim olmadığını vurgulayan Soylu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Millet ileri gidemez diyenlere millet reyle cevap verdi. Ne söylemişlerse, gazetelerinde ne yazmışlarsa, bu milleti ne kadar küçümsemişlerse bu millet hiç yılmadı, korkmadı, ürkmedi. Bir gün geldi bu ülkede 21. asrın başından itibaren bir büyük yürüyüş başlatarak, lideri ona ne söylediğini anlayarak, liderinin samimiyetine inanarak, Recep Tayyip Erdoğan dediğinde sadece bir siyasi partinin genel başkanı değil bütün dünyaya 'Size, bu millete bunları yapmalarınıza müsaade etmeyeceğim.' diyen bir anlayışı ortaya koydu ve bundan da bir gün olsun vazgeçmedi."

Soylu, bugün Türkiye'nin üzerine uluslararası arenada gelmeye çalışanların bir şeyi hesap edemediğine dikkati çekerek şunları söyledi:

"Bu ülkede Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı sadece bir siyasi partinin genel başkanı ve sadece bu ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapan bir şahıs olarak düşünürlerse yanlışın içerisindedirler. Bugün 80 milyon için kalbi atan, vicdanıyla beraber bunu ortaya koymaya çalışan, çalışma arkadaşlarına da bu millete samimiyeti ve inancı anlatmaya çalışan ve Türkiye'nin tek kalp, tek gönül atmasını sağlayan kişidir. Bunu sadece siyasal fonksiyon olarak düşünenler yanılgı içerisindedirler. Bu şifreyi çözemeyen bir anlayışa sahiptirler. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne ortaya koyarlarsa koysunlar, nasıl bir süreç geliştirirse geliştirsinler onlar bu ülkede değiller, biz bu topraklardayız."

"Bize rağmen bu coğrafyada kimsenin de oyun kurmasına müsaade etmeyiz"

Türkiye'nin aynı coğrafyadaki ülkelerle geçmişten gelen ilişkilerine işaret eden Soylu, "Bu coğrafyaya kim dışarıdan bir elbise biçmeye çalışırsa hep başarısız olmuştur ve başarısız olmaya mahkumdur. Biz bugün güçlü bir ülkeyiz, belki etrafımızda oyun kurabilecek kadar bugün bir güce sahip değiliz ama bilinmesini istiyoruz ki bize rağmen bu coğrafyada kimsenin de oyun kurmasına müsaade etmeyiz. Bugün Türkiye o kudrettedir." dedi.

Soylu, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin de görüşlerini paylaşarak, şöyle konuştu:

"15 Temmuz'da üzerimize gelenler, 15 Temmuz'da bir darbeyle beraber bu ülkeyi işgal etmeye çalışanlar bambaşka bir hesabın, planın içerisindeydiler. Bunu açık bir şekilde gördük. İnsanlıktan yoksun, bu medeniyetin değerlerinden yoksun ve dinimize, inancımıza, o bize öğrettiklerine neredeyse muhalefet eder bir anlayışı ortaya koyanlar, birilerinin uşağı olmuş olanlar bize başka bir şey yapmaya çalıştılar. Bu toprakları ellerine geçirmeye çalıştılar, 'Eğer bunu beceremezsek ekonomisine zarar veririz, birliğine, beraberliğine zarar veririz.' 15 Temmuz'dan itibaren bir yıl geçti ne oldu? Enflasyonumuz yüzde 35'e mi çıktı, Türkiye'ye gelen turistler gelmedi mi? Esas hayal kırıklığı ve yapmak istediklerinin temelinde bu yatmaktadır. Hiçbirisi olmadı çünkü biz dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz. Onların hesabı başka ülkelere yaptıklarından dolayı elde ettikleri başarılar olabilir ama hesap etmedikleri bir tek şey var, bu milleti ve bu milletin Allah'a olan teslimiyetini hesap etmiyorlar. Bu milletin en büyük gücü odur."

"Uluslararası senaryocuları başımıza musallat ediyorlar"

Terör örgütlerinin Türkiye'nin başına musallat edilmeye çalışıldığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:

"Uluslararası senaryocuları başımıza musallat ediyorlar. Mübarek memlekette sanki onlar haklılar. DHKP-C eylem yapacak, bu ülkenin sözde aydınları onları savunacaklar. Gazetelerinde manşet atacaklar. Bu ülkede sermayelerini kazanmış, huzur ve güven ortamı içerisinde ekonomilerini büyütmüş olanlar seslerini çıkarmayacaklar. Kim çıkaracak? Yine bu millet 'Yanlıştır.' diyecek."

5 Temmuz'da Adalar Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Büyükada'da 2'si yabancı uyruklu 10 şüphelinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Soylu, "Büyükada'da toplantı yapacaklar, her şeyi konuşacaklar. 'Polis telefonlarımızı alırsa içindeki kayıtları nasıl sileriz? Nasıl bunu polise vermeyiz? Hangi mahallere dağılırız, hangi mahallerin içerisinde oluruz, hangi eylemleri yapabilme kabiliyetine sahip olabiliriz? Bizim aklımızla alay ediyorlar. Sanki biz Gezi olaylarını, 6-7 Ekim olaylarını, 17-25 Aralık'ı yaşamadık. Bu ülkede 15 Temmuz olmadı ve bunlar başka ülkelerin insanlarıyla bir araya geliyorlar" şeklinde konuştu.

İnsan haklarının ne olduğunu bildiğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

"Elbette ki insan hakları konusunda yapılan değerlendirmeleri, toplantıları saygıyla karşılarız ama insan haklarıyla yapılan toplantılarda, değerlendirmelerde sanki Gezi olaylarının bir penceresini, bir tarafını ortaya koyan ve bu konuda Türkiye'yi, güvenlik kuvvetlerini hasım gören, Türkiye'nin birliğini ve beraberliğini hasım gören bu değerlendirmeleri yapanlar haklı, savcı, güvenlik kuvvetleri, hukuk haksız. DHKP-C haklı, biz haksız. Bunlar haklı, biz haksız. Komşu şehrimiz Gümüşhane'nin kıymetli evladını bugün geçtiğim Pülümür yolunda şehit edenler haklı, biz haksızız. PKK haklı, biz haksısız. Bu, nasıl adalettir? Bu, nasıl taksimdir? Bu, nasıl bir değerlendirmedir?"
Soylu, Cemil Meriç'in, "Bizim medeniyetimiz iftiraya uğramış bir medeniyettir." sözünü anımsatarak, "Neden ayağa kalkmamızı istemiyorlar?" diye sordu.

Soylu, şunları dile getirdi:

"Neden? Bundan 300, 400, 500 yıl önce kendi değerlerini bütün dünyaya anlatmaya çalışan ve bunda başarılı olan, insanlık, hakkaniyet, adalet, kardeşlik nedir ve yaratılmışların en şereflisine davranış nedir, bütün bunları anlatmaya çalışan, bu kültürle bütün dünyayı bezemeye çalışan o güçlü devlete yeniden dönüşmemizden endişe ediyorlar. Bütün dertleri budur. Başka hiçbir anlayışları söz konusu değildir."

“AK Parti iradesi, sadece bir siyasi parti iradesi değildir"

Soylu, bir taraftan da DEAŞ'la terbiye edilmeye çalışıldıklarını söyledi.

"DEAŞ'ın İslamiyetle ne alakası var?" diye soran Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kendileri büyüttüler, yetiştirdiler, palazlandırdılar, kendi adamlarını gönderdiler, işi bize fatura etmeye çalıştılar. Bu kadar açık ve nettir ama Allah'a çok şükür, bin yıllık devlet aklımızla, bu milletin aklıyla ve şu iradeyle 21. yüzyılın ortaya koyduğu en önemli iradelerden bir tanesi de AK Parti iradesidir. AK Parti iradesi, sadece bir siyasi parti iradesi değildir. Şu sokaktan bir gün ayrılmamıştır, kulağını çekmemiştir. Gittiği yolda, istikamette eğer bir yol sapması söz konusuysa bunu millete danışmış, kendi yolunu, istikametini ona göre ortaya koymuştur. Bugün geldiğimiz tablo nettir, yürüdüğümüz istikamet de bellidir."

Türkiye'nin hedeflerinden saptırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Soylu, kendilerine "Siz büyük ve güçlü devlet olmayın." denildiğini belirtti.

Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onlar haklı çünkü biz '25 bin dolar' dememeliydik. Onlar haklı çünkü biz 'Kendi uçağımızı yaparız.' dememeliydik. Onlar haklı, biz 'Milli üretim' dememeliydik. Onlar haklı, biz ihracatımızı 500 milyar dolar hedefine kilitlememeliydik. Onlar haklı, etrafımızda yangın varken aynı onlar gibi davranmalıydık.
Televizyonalara çıkıp, 'Ah, vah' demeliydik, sırtımızı dönmeli, 'Evet, Suriye'ye yardımcı olabiliriz. Evet, diğer ülkelere yardımcı olabiliriz.' deyip yüksekten konuşup hiçbir şekilde oradaki vahşete el uzatmamalıydık."

"Burası bir güven şemsiyesidir"

Soylu, Türkiye'nin mağdur ve mazlumlara elini yüz yıllardan beri uzatmaya devam ettiğini vurguladı.

Sokakta yürürken Afganlar ve Özbekleri gördüğüne işaret eden Soylu, şöyle konuştu:

"Bunlar, burayı kendilerine emin bir yurt olarak bildikleri için buradalar. Bayburttalar, Bursadalar, Tatvandalar, Adanadalar, ülkenin her noktasındalar. Burası bir güven şemsiyesidir. Bu, bizim bugün oluşturduğumuz bir yol değildir, tarihimizin bize emanet ettiği ve yarına taşımak zorunda olduğumuz en önemli hasletlerimizden bir tanesidir ama biz onları yapmamalıydık. Biz tecavüz edilen kadınlar sınırımıza geldiğinde, 'Ey Tayyip Erdoğan, namusumuza sahip çık.' dediğinde sınırlarımızı kapatmalıydık. Biz tarihimize, medeniyetimize, aynı kıbleye dönüp beraber namaz kıldığımız, aynı tabutun altına omzumuzu yasladığımız ve 400 yıl aynı sancağın altında millet olduğumuz o insanlara sırtımızı dönmeliydik. Bugün burada bu salonun içinde birbirimize özgür ve hür bakıyorsak bunların bize tavsiyelerini yerine getirmediğimiz içindir. Bizim çizgimizi bugüne kadar belirlemeye çalışanlar gaflettedir. Bizim çizgimiz nedir ve nerede yürüyeceğimiz açık ve nettir."

Soylu, Bayburt'a uzak olmadığını, bölgenin yaylalarında büyüdüğünü belirterek, Maliye Bakanı Naci Ağbal gibi kendisinin de Bayburtluların emrinde olduğunu söyledi.

AK Parti İl Başkanı Hakan Kobal, konuşmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tablo hediye etti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.