Gazeteciliğin çok zor ve meşakkatli bir iş olduğunu belirten Basın İlan Kurumu Samsun İl Müdürü Mustafa Bayraktar, "Ancak teknolojik yeniliklere kapı kapatan anlayışın ömrü çok uzun olmayacak." dedi.
Muhabirin gazetenin her şeyi olduğuna ifade eden Bayraktar, "Haber ve fikir üretmesiyle birlikte toplumu etkileme gücü olan gazeteler, maalesef bu özelliğini korumakta zorlanıp inandırıcılığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Haber yoksa gazete yok bu doğru. Haberi bulup ortaya çıkartan fotoğraflayan kısaca ona can veren muhabirdir. Her şey zincirin halkaları gibi! Halkanın başında muhabir var. Bazı gazeteler resmi ilan pastasından yararlanabilme adına kadrolarını sözde muhabirle doldurup ajans bülteni gibi çıkıp erozyona neden olsa da muhabiri atlayıp diğer halkalarla sonuç üretilemez. Gazeteyi ayakta tutan sadece okur değil reklam veren yani ekonomidir. Bu olmazsa çarkı döndürmek mümkün değil. Reklamverenin amacı nedir? Farklı mecra ve yöntemlerle kendisiyle henüz iletişime geçmemiş tüketicilere ulaşıp, mevcut müşterilerini de korumak ister. Bunu yaparken de en temel hakkı olan doğru kitleye ulaşma ihtiyacıdır. Dolayısıyla reklam verene içerik değil ulaşmak istediği okuyucu pazarlanır. Yani gazete için zorunluluk olan içerik reklam veren için araçtır. Daha açık ifadeyle okur gazeteyi okumak, reklam verende farklı tüketicilere ulaşmak için tercih ediyor." diye konuştu.
Türkiye’de internet kullanımı tüm nüfusa oranla yüzde 45 olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “35 milyonun üzerinde internet kullanıcısı, 36 milyon aktif Facebook hesabı var. Ortalama günde bilgisayar ve mobil cihazlar aracılığıyla 6.8 saatimizi internette harcıyoruz. Yine ortalama 2 saat 32 dakikamızı da sosyal medyada geçiriyoruz. Ülkemizde en çok kullanılan sosyal medya platformu olan Facebook’u Yüzde 93, Twitter yüzde 72, Google yüzde 70 ve Linkedın yüzde 33 takip ediyor. Rakamları topladığınızda yaklaşık 55-60 milyon insan sosyal medyayla iç içe yaşıyor. Günlük 5 milyon satış rakamı gerçekleştiren gazetelerin teknolojinin yeniliklerinden faydalandığını söyleyebilir miyiz? Eğer gerçek satış rakamı gazetenin ücretli internet sitesinin tıklanma sayısının üstündeyse bunu söylemek mümkün değil. Teknolojiyi yok sayan gazetelerin ayakta kalması mümkün değil. Yazılı basının yaşama şansı şantajdan, tehditten, yalandan, dolandan arındırılmış, özel haber ve zengin içerikle donatılmış şekilde teknolojiyle yapacağı işbirliğine bağlıdır." şeklinde konuştu.
İnternet’in anlık ateş olduğunun da altını çizen Mustafa Bayraktar, "Gazete; gelişmeleri, analizleri, yorumlarıyla sadece o anı veya günü değil gelecekte olabilecekle olaylarında yer aldığı veya ipuçlarının verildiği bir araç olarak kendine her zaman yer bulacaktır. Burada en önemli sıkıntı okur oranının gençler arasında yaygın olmamasıdır. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 45 yaşın altındakiler genellikle dijital medyayı tercih ediyor ve gazetelere abone olmuyor. 50-64 yaş arasındakilerin yüzde 30’u, 65 yaşın üstündekilerin yüzde 48’i gazete okuyor. 20’li yaşlarında olanların yüzde 6’sı, 40-50 yaşları arasındakilerin yüzde 16’sı bir gazeteye abone oluyor. Ülkemizdeki durum bundan farklı mı? Hiç sanmam hatta çok daha kötüdür. Ancak gazete okuma alışkanlığı sosyal medya üzerinden tabletlerle, telefonlarla veya bilgisayarlarla sağlanabilir. O nedenle gazete kültürünün ilkokullara yayılması için ‘okur masası’ oluşturulması gerektiğinin ısrarla altını çiziyoruz. Reklam verenlerin tercih etmesine olanak tanıyan etkin, üretken ve içerikte zengin iyi hazırlanmış bir gazete demokrasinin en büyük teminatı olurken dijital dünya ile işbirliği içinde çocuklarımızı ve gençlerimizi gelecek nesillere çok daha donanımlı hazırlayacaktır." dedi.
Haber: Cihan
Muhabirin gazetenin her şeyi olduğuna ifade eden Bayraktar, "Haber ve fikir üretmesiyle birlikte toplumu etkileme gücü olan gazeteler, maalesef bu özelliğini korumakta zorlanıp inandırıcılığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Haber yoksa gazete yok bu doğru. Haberi bulup ortaya çıkartan fotoğraflayan kısaca ona can veren muhabirdir. Her şey zincirin halkaları gibi! Halkanın başında muhabir var. Bazı gazeteler resmi ilan pastasından yararlanabilme adına kadrolarını sözde muhabirle doldurup ajans bülteni gibi çıkıp erozyona neden olsa da muhabiri atlayıp diğer halkalarla sonuç üretilemez. Gazeteyi ayakta tutan sadece okur değil reklam veren yani ekonomidir. Bu olmazsa çarkı döndürmek mümkün değil. Reklamverenin amacı nedir? Farklı mecra ve yöntemlerle kendisiyle henüz iletişime geçmemiş tüketicilere ulaşıp, mevcut müşterilerini de korumak ister. Bunu yaparken de en temel hakkı olan doğru kitleye ulaşma ihtiyacıdır. Dolayısıyla reklam verene içerik değil ulaşmak istediği okuyucu pazarlanır. Yani gazete için zorunluluk olan içerik reklam veren için araçtır. Daha açık ifadeyle okur gazeteyi okumak, reklam verende farklı tüketicilere ulaşmak için tercih ediyor." diye konuştu.
Türkiye’de internet kullanımı tüm nüfusa oranla yüzde 45 olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “35 milyonun üzerinde internet kullanıcısı, 36 milyon aktif Facebook hesabı var. Ortalama günde bilgisayar ve mobil cihazlar aracılığıyla 6.8 saatimizi internette harcıyoruz. Yine ortalama 2 saat 32 dakikamızı da sosyal medyada geçiriyoruz. Ülkemizde en çok kullanılan sosyal medya platformu olan Facebook’u Yüzde 93, Twitter yüzde 72, Google yüzde 70 ve Linkedın yüzde 33 takip ediyor. Rakamları topladığınızda yaklaşık 55-60 milyon insan sosyal medyayla iç içe yaşıyor. Günlük 5 milyon satış rakamı gerçekleştiren gazetelerin teknolojinin yeniliklerinden faydalandığını söyleyebilir miyiz? Eğer gerçek satış rakamı gazetenin ücretli internet sitesinin tıklanma sayısının üstündeyse bunu söylemek mümkün değil. Teknolojiyi yok sayan gazetelerin ayakta kalması mümkün değil. Yazılı basının yaşama şansı şantajdan, tehditten, yalandan, dolandan arındırılmış, özel haber ve zengin içerikle donatılmış şekilde teknolojiyle yapacağı işbirliğine bağlıdır." şeklinde konuştu.
İnternet’in anlık ateş olduğunun da altını çizen Mustafa Bayraktar, "Gazete; gelişmeleri, analizleri, yorumlarıyla sadece o anı veya günü değil gelecekte olabilecekle olaylarında yer aldığı veya ipuçlarının verildiği bir araç olarak kendine her zaman yer bulacaktır. Burada en önemli sıkıntı okur oranının gençler arasında yaygın olmamasıdır. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 45 yaşın altındakiler genellikle dijital medyayı tercih ediyor ve gazetelere abone olmuyor. 50-64 yaş arasındakilerin yüzde 30’u, 65 yaşın üstündekilerin yüzde 48’i gazete okuyor. 20’li yaşlarında olanların yüzde 6’sı, 40-50 yaşları arasındakilerin yüzde 16’sı bir gazeteye abone oluyor. Ülkemizdeki durum bundan farklı mı? Hiç sanmam hatta çok daha kötüdür. Ancak gazete okuma alışkanlığı sosyal medya üzerinden tabletlerle, telefonlarla veya bilgisayarlarla sağlanabilir. O nedenle gazete kültürünün ilkokullara yayılması için ‘okur masası’ oluşturulması gerektiğinin ısrarla altını çiziyoruz. Reklam verenlerin tercih etmesine olanak tanıyan etkin, üretken ve içerikte zengin iyi hazırlanmış bir gazete demokrasinin en büyük teminatı olurken dijital dünya ile işbirliği içinde çocuklarımızı ve gençlerimizi gelecek nesillere çok daha donanımlı hazırlayacaktır." dedi.
Haber: Cihan
