Bayburt Üniversitesi'nden "Çanakkale Zaferi" konulu panel

Bayburt Üniversitesinde "103. Yıl Dönümünde Çanakkale Zaferi" konulu panel gerçekleştirilidi.

Bayburt Üniversitesi'nden "Çanakkale Zaferi" konulu panel
Bayburt Postası - Bayburt Üniversitesinde "103. Yıl Dönümünde Çanakkale Zaferi" konulu panel gerçekleştirilidi.

İnsan ve Tolum Bilimleri Fakültesi tarafından Baberti Külliyesi Eğitim Fakültesi konferans salonunda Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hamdi Güleç’in moderatörlüğünde  gerçekleşen panele, Dr. Öğretim Üyeleri Şemsettin Çelik ve Osman Oruç konuşmacı olarak katıldı.

Çelik: “Çanakkale son dönem tarihimizin laboratuarıdır”

Çanakkale Zaferi'nin önemi hakkında sunum yapan Çelik,  Çanakkale muharebelerinin doğrudan doğruya varlığına kast edilen bir milletin düşmanı karşısında dim dik durduğunun dünyaya ispat edildiği yer olduğunu belirterek, "Gırtlağına bıçak dayanan bir milletin en tabi karşılığı vermesi ve sömürgecilere 'dur' demesiyle Türk tarihinin en şerefli sayfalarından biri Çanakkale'de yazılmıştır." dedi.

Çelik, bu yönüyle Çanakkale Muharebele'rinin mukaddimesi, Türkiye'nin ise Çanakkale Savaşları'nın neticesi olduğunu ifade ederek, Çanakkale Zaferi'nin aynı zamanda manevi gücün maddi güce nasıl üstün geldiğini de kanıtlamış bir zafer olduğunu kaydetti.

Çanakkale Zaferi’nin Milli Tarihimiz açısından da önemi üzerinde duran Çelik, “Çanakkale son dönem tarihimizin laborautarıdır. Milli mücadelenin tüm kumandanları adeta Çanakkale’de staj yapmışlardır. Milli Mücadelenin Başkumandanı Mustafa Kemal Paşa bu savaşa 17 Nisan 1915’te Arıburnu’nda 19. Tümen Kumandanı olarak iştirak eder. 8 Ağustos’ta Anafartalar’a tayin edilir. Bu savaşta Milli Mücademizin Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa 5. Kolordu Kumandanıdır. Kazım Karabekir Paşa 14. Tümen Kumandanıdır. Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, İsmet Paşa da karargahta binbaşıdır. Kazım İnanç Paşa o zaman 5. Ordu Kurmay Başkanıdır. Cafer Tayyar Paşa ve daha çok kumandanımız buradaydı. 7. Alay, ki en çetin savaşların yaşandığı yerdir. Halil Paşa da Çanakkale’deydi. Cumhuriyetimizin önsözüdür. Buradan alınan taktik stratejik derslerle Milli Mücadele kazanılmıştır. Atatürk Milli Mücadelenin çekirdek kadrosunu Çanakkale’de tanımış, ve seçme imkanı görmüştür. Atatürk Türk Milleti’nin karşısına 34 yaşında Kurmay Yarbay olarak Çanakkale’de çıkmıştır. Çanakkle aynı zamanda Balkan hezimetini sildiğimiz yerdir” şeklinde konuştu.



Oruç: “Vatan 'ev'dir; Ev mahremdir, yabancının giremediği bir yaşam alanıdır”

Şiirlerle Çanakkale Mücadelesi başlığı ile bir sunum yapan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Osman Oruç ise, Çanakkale muharebelerinin Türk edebiyatında çok sayıda şiir, makale ve hatıra türünde yazılar yanında müstakil eserlerde de dile getirildiğini belirtti.

Çanakkale Zaferi üzerine yazılan Mehmet Akif Ersoy’un ‘Çanakkale Şehidlerine’, Sultan V. Mehmed Reşad’ın ‘Gazel-i Hümayun’, Abdülhak Hâmid’in ‘İlhâm-ı Nusret’, Mehmet Emin Yurdakul'un ‘Ordunun Destanı’, Ziya Gökalp’in ‘Çanakkale’, Ahmed Nedim’in ‘Çanakkalenin Ölmez Hatıralarından’, İdris Sabih’in ‘Kardeşime’, Necmettin Halil Onan’ın “Bir Yolcuya”, Bülent Ecevit’in ‘Çanakkale’,  Ömeroğlu Mustafa’nın ‘Çanakkale Destanı’ ve Behçet Kemal Çağlar’ın ‘Çanakkale Destanı’ adlı şiirlerinin tahlillerini yapan Oruç, “Çanakkale Muharebelerini konu alan şiirlerde ölüm ve iman temalarının sıklıkla işlendiği görülür. Bu şiirlerde "vatan uğrunda ölmek" kavramı, zaman zaman şahid olunduğu üzere beylik bir ifade olmanın ötesinde çok daha derin bir anlama sahip bir biçimde karşımıza çıkar. Burada, sözü edilen deyim, kana susamış bir toprak parçasını karşılamaktan ziyade; üzerinde bir medeniyet kurduğumuz, toplumsal bir kimlik tesis ettiğimiz, hatıralarımızın saklı olduğu ve bu anlamda kişisel ve toplumsal belleğimizi inşa eden bir anlam alanını işaret eder ki, bu da vatanın evimiz olduğu gerçeğini doğurur”  dedi.

“Evet, vatan 'ev'dir; Ev mahremdir, yabancının giremediği bir yaşam alanıdır, bize ait bir hayatın akıp gittiği bir çatıdır” diyen Oruç, şöyle devam etti:

“Kendi masallarımızı anlattığımız, kendi türkülerimizi söylediğimiz, kendi geleneklerimizi yaşattığımız bir barınaktır. Dolayısıyla dışarıdan mütecaviz bir şekilde evimizin kapılarını zorlayan bir yabancıya karşı gösterilen tepki ile, yabancı bir devletin vatan dediğimiz toprakları işgal etmesi karşısında verilen tepki aynı olacaktır. Bu uğurda ölüm de dahil her türlü bedelin göze alınması, samimiyetin bir göstergesidir. Ölüme değil, aksine yaşamaya duyulan aşkın bir dışavurumudur. İnsanoğlunun tarih sahnesine çıktığından beri tecrübe ettiği varoluş macerasının, kendini gerçekleştirme yolculuğunun işaretidir. Zira vatan bizimse 'biz' olarak yaşarız; değilse 'biz' olarak yaşamanın bütün imkânlarından yoksun müstemleke halinde 'yersiz-yurtsuz' bir halde ölümü bekleriz.”

Programa, Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, Garnizon Komutanı Tankçı Albay Davut Balibaşa, Bayburt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Pror. Dr. Süleymen Çiğdem, bazı akademisyenler ile öğrenciler katıldı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.