Bayburt Kamu-Sen: “Sözleşmeli istihdamı parçalanmış aileler yaratıyor”

Kamu-Sen Bayburt İl Temsilcisi Ahmet Çalışkan, daha etkili ve tarafsız bir kamu hizmeti sunumunun; gelecek kaygısı taşımayan, ekonomik, siyasi ve sosyal hiçbir baskı altında kalmayan, sürekli ve güvenceli istihdamı içeren bir personel sistemi ile gerçekleşeceğine inandıklarını kaydetti.

Bayburt Kamu-Sen: “Sözleşmeli istihdamı parçalanmış aileler yaratıyor”
Bayburt Postası - Çalışkan, sözleşmeli istihdamın toplumda ortaya çıkardığı olumsuzlara değindiği açıklamasında, “Bu doğrultuda kamudaki güvence içermeyen her türlü istihdamın son bulması ve bütün sözleşmeli personelimizin kadroya geçirilmesi için mücadele ediyoruz” dedi.

2011 ve 2013 yıllarında yaptıkları mücadele ile sözleşmeli personeli kadro kazandırdıklarını hatırlatan Ahmet Çalışkan, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yerdi:

“Hatırlanacağı gibi verdiğimiz bu mücadelede, 2011 ve 2013 yıllarında sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle büyük bir başarı kazanmıştık. Bu düzenlemelerden sonra beklentimiz kamuda güvencesiz sözleşmeli personel istihdamı uygulamasının son bulması ve bir daha kamuya sözleşmeli personel alımı yapılmaması yönündeydi. Maalesef uygulama, beklentimizin aksine, sözleşmeli personel alımının daha da artırılması, idari hizmet sözleşmesi adı altında yeni bir güvencesiz istihdam modelinin ortaya çıkması yönünde gerçekleşti.

Kurumlarımızda aynı işi yapan, aynı özelliklere sahip ama farklı farklı statülerde çalıştırılan personel bulunmaktadır. Bu çalışanlarımızın hiçbirinin sahip olduğu haklar, bir diğeri ile aynı değildir. Aynı okullardan mezun olup, aynı sınava girdiği halde idarecisi, işvereni, görevi, yaptığı işi aynı ama emeklilik hakları, maaşları, izinleri, bağlı oldukları kanunları farklı olan, çok başlı, çok statülü ve karmaşık bir kamu personel sistemi ile karşı karşıyayız.

Kamu kurumlarında 657 sayılı Kanunun 4/A ve 4/B maddeleri uyarınca, 5393 sayılı gibi farklı mevzuatlara tabi olarak; sözleşmeli, idari hizmet sözleşmesi, kamu dışı sağlık personeli, vekil gibi adlar altında uygulanan çeşitli istihdam modelleri, çok başlı ve karmaşık bir yapının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Bugün itibarı ile açıklanan en son resmi verilere göre kamuda 105 bin 565 4/B’li, 35 bin 383 idari hizmet sözleşmeli ve 14 bin 96 da 5393 sayılı Kanuna göre olmak üzere toplam 155 bin 44 güvencesiz sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Bu sayıya her dönemde yeni sözleşmeli personel eklenmekte, özellikle Devletin asli ve sürekli görevlerinden olan eğitim ve sağlık hizmetlerinde istihdam, ağırlıklı olarak sözleşmeli personele doğru kaymaktadır. Bu yönde kamu görevlileri lehine verilmiş mahkeme kararlarını aşabilmek adına getirilen 4+2 sistemi ile kamu görevlileri, atandıkları ilk 4 yıl boyunca sözleşmeli olarak, sonraki 2 yılda da kadroya geçirilmek suretiyle atandıkları yerlerde çakılı olarak hizmet vermektedir.   
Bu tür uygulamalar, kamuda görevleri ve nitelikleri aynı olmasına rağmen statüleri farklı olduğu için ücret adaletinin yara aldığı, sosyal eşitliğin bozulduğu, ailelerin darmadağın olduğu bir durum yaratmaktadır. Ne yazık ki, yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde durumun düzeltilmesi yönünde bir karar alınmadığı gibi yeni güvencesiz istihdam şekilleri getirilmektedir. Buna göre kamu kurumlarında iş mevzuatına tabi sözleşmeli uzman ve uzman yardımcıları istihdam edilebilecek, özel bilgi ve uzmanlık gerektiren geçici mahiyetteki işlerde, yerli veya yabancı personel tam zamanlı, kısmi zamanlı veya projelerle sınırlı olarak sözleşmeyle istihdam edilebilecektir.

4/B’li statüde sözleşmeli personel istihdam edilmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının, sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlere bağlı olmaksızın, idari hizmet sözleşmesiyle personel istihdam edebilmesinin yolu açılmıştır. Dolayısıyla yeni Hükümet Sisteminde de kamudaki çok başlı yapı sürecek gibi görünmektedir.

Hali hazırda bile sözleşmeli personelin 6 yıl boyunca tayin hakkından mahrum olması, geride parçalanmış aileler, gözü yaşlı çocuklar ve eşler bırakmışken, yeni uygulama ile bu sorunun bir drama dönüşmesi tehlikesi bulunmaktadır.

Kamuda istikrarı ve adaleti sağlamanın tek yolu vardır; o da bu çok başlı yapıyı sonlandırmak ve tüm güvencesiz personeli kadroya geçirmektir. Türkiye Kamu-Sen olarak kamuda güvencesiz sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli, kamu dışı sağlık personeli, vekil gibi adlar altında personel çalıştırılmasının yarattığı hassasiyetin toplumsal bir sorun haline gelmek üzere olduğunu belirtiyor, bu konuda yetkilileri bir kere daha uyarıyoruz.

Beklentimiz sorunun temelden çözülmesi yönündedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, kamu personeli açısından yeni sorunlarla başlamamalı, bütün güvencesiz sözleşmeli personel kadroya geçirilmeli ve yeni sistem güvenceli ve sürekli bir personel yapısı ile oluşturulmalıdır.

En azından bu sağlanıncaya kadar, sözleşmeli personele kadrolu memurlarda olduğu gibi mazerete bağlı yer değiştirme hakkı getirilmeli, parçalanmış aileler birleştirilmelidir. Türkiye Kamu-Sen olarak en büyük arzumuz, insan onuruna yaraşır bir iş, bütün kamu çalışanlarının annesi, babası, eşi ve çocuklarıyla bir arada yaşama hakkına kavuşmasıdır. Amacımız; tüm kamu çalışanlarına kadro ve iş güvencesi verilerek mutlu, huzurlu ve güvenli bir hayata kavuşturulmasıdır.

Anayasanın eşitlik ve sosyal adalet ilkelerinin hayat bulması, kamu istihdamında yaşanan aksaklıkların ve mağduriyetlerin giderilmesi her ne ad altında olursa olsun güvencesiz olarak görev yapan kamu personelinin 4/A statüsüne geçirilmesi ile mümkün olacaktır. Yaralar, ilk etapta sözleşmeli personelin ailelerine kavuşturulmasıyla sarılmalı, kadrolu, sözleşmeli ayrımı kaldırılmalıdır.

Dileğimiz ve umudumuz, kamuda kanayan yara haline gelen bu sorunun bir an önce çözülmesi ve kamu istihdamının kadrolu güvenceli memurlar ve kamu işçileri olarak iki statüye indirgenmesi yolundadır. Yetkililerden gerekli hassasiyeti göstermesini ve bir an önce bu sorunu çözmesini talep ediyoruz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.