Medeniyet, onlarla başlamıştı…

Medeniyet, insanoğlunun taşa şekil vermesiyle başladı ve bugün bile olsa el emeğini yansıtan taş işçiliği halen daha cazibesini korumaya devam ediyor...

Medeniyet, onlarla başlamıştı…

Bayburt Postası - Medeniyet, insanoğlunun taşa şekil vermesiyle başladı ve eskilerin yordamıyla bugün bile olsa el emeğini yansıtan taş işçiliği halen daha cazibesini korumaya devam ediyor… Şimdilik korumak zorunda çünkü fabrikasyon ve endüstriyel ürünlerin arttığı günümüz çağında oldukça seyrekleşen el işçiliği nadiren devam etse de çok ilgi görüyor...

Özel ve büyük bir usta: Ömer Kırmızıİlgi görüyor ama bu defa da gelişen teknolojiye ve değişen ekonomik nedenlere bağlı olarak -tüm el sanatlarında olduğu gibi- geleneksel taş işçiliğinin ustaları ise pek yetişmiyor! İşte böyle bir kısırdöngü içinde sıkışıp kalan bu özel mesleğin özel ustaları da artık birer beynelmilel oldu! Tıpkı Ömer Kırmızı gibi…

Gelişen teknolojiye yenik düşen bir mesleği yaşatmaya çalışan özel ustalardan biri olan Ömer Kırmızı, kendisi gibi bir zamanlar taş sanatına hayat veren ustaların yetiştiği Bayburt’ta onurlandırılmıştı. Bayburt Bilim Eğitim ve Kültür Derneği (BEKDER) tarafından ödüllendirilen Kırmızı, ödül töreninde kendisi için yapılan sunumda ifade edildiği gibi “Taşla var olmuş bir kenti, taş gibi sağlam karakteri ve meslek ahlakı ile dünyaya tanıtan bir büyük usta”

Dünya mirası Mostar Köprüsü’nü kemerindeki çalışmalardan; kilit taşının konulmasına dek yeniden inşa eden ustalardan biri olan Kırmızı, Bayburt’un ve Bayburtlu'nun gurur duyduğu taş işçiliğinin en ünlü temsilcilerinden... Sayısız kültür mirası olan ülkemiz ve hatta ülke sınırlarını aşan birçok tarihi eserde onun izi var... Tıpkı Mostar Köprüsü'nde olduğu gibi Erzurum Yakutiye Medresesi, Trabzon Sümela Manastırı, İzmir Saat Kulesi onarımında ve sanatında bulunduğu ünlü eserlerden sadece bir kaç tanesi...

Bu büyük ustanın küçük bir isteği var… O ve doğduğu topraklar için küçük bir istek çünkü, taş sanatının en afili izlerini süren ama neden sonra günbegün bu sanatın neredeyse tüm özelliklerini yitiren Bayburt’ta bu istek sadece bir taş köprüden başka bir şey değil..! Ne onun için zor ne de Bayburt için imkânsız…

Nitekim, BEKDER Onur Ödülü’nü Garnizon Komutanı Topçu Kur. Alb. Zeki Karataş’ın elinden aldığı gecede, bir konuşma yapan Ömer Usta, Bayburt’a taş köprü yapma isteğini yineleyerek, doğduğu topraklara kazandırmak istediği güzelliği bir kez daha dile getirmişti.

BEKDER Onur Ödülü'ne layık görülen Ömer Kırmızı, ödülünü Garnizon Komutanı Topçu Kur. Alb. Zeki Karataş’ın elinden almıştı...BEKDER'in sunumuyla Bayburtlu Ömer Usta...

Ömer Kırmızı 1951 yılında Bayburt merkeze bağlı Dağtarla köyünde dünyaya geldi. Önceleri hafızlık eğitimi aldı. Daha sonra henüz küçük sayılacak bir yaşta 17 yaşında taş işçiliğine başladı. İlk olarak babası ile birlikte Erzurum Ulu Camii'nin restorasyon işinde 3 yıl boyunca çalıştı. Ardından Erzurum Yakutiye Medresesi'nin onarım işinde görev aldı. 1971 yılında Ankara Etimesgut’ta başlayan askerlik vazifesini  sırasıyla Edirne Keşan ve İzmir Gaziemir’de tamamladı.

Askerlik dönüşünde taş işçiliğine devam etti. Bölge için önemli sayılabilecek tarihi eserlerin restorasyonu ve taştan yapılmış binaların inşasında görev aldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) kampüsü içindeki taş işlerini yaptı. 1975 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi camisinin yapımında çalıştı. 1977 yılında İzmir balıkçılar pazarındaki tarihi Kestane Camii'nin restorasyonunda görev aldı. Aynı yıl meslekteki ustası babasını kaybetti.

1980 yılında ekmeğinin ve alın terinin peşinden giderek Libya’da inşaat işlerinde çalışmaya başladı. Daha sonra tekrar Türkiye’ye döndü. 1987 yılında Ağrı’da tamamı taştan bir cami inşa etti. Aynı yıl bölgenin en önemli turizm değeri olan Sümela manastırının ve Çanakkale-Gelibolu’da tarihi bir caminin restorasyonunda çalıştı.

1988-1990 yılları arasında Erzurum Solakzade Camisi'nin taş kaplama, mihrap, minber ve benzeri  işlerinin yapımında görev aldı. 1996 yılına kadar çeşitli taş işleri yaptıktan sonra, Erzurum Narmanlı Cami'nin onarım işini bitirdi. 1997 yılında Erzurum tarihi Muratpaşa Hamamı'nın ve tarihi Tiftik Köprüsü'nün restorasyonunda çalıştı. 199 yılında Kayseri’de tarihi Şahruh Köprüsü, 2000 yılında Nevşehir Ürgüp’te tarihi İbrahim Paşa Köprüsü ve Adana Şekerpınar’da Akköprü’nün restorasyonunu gerçekleştirdi.

Yaptığı tüm bu işlerde ortaya koyduğu meslek ahlakı, kusursuz işçilik ve disiplini ile takdir topladı ve sektörün en tanınan ustalarından biri haline geldi. Bu sayede Bosna’da buldu kendini. 2002 yılında 429 yıl ayakta kalmış ve Bosna Savaşı'nda yıkılmış Dünya Mirası statüsünde olan Mostar Köprüsü'nü yeniden inşa eden ekibin başında yer aldı. Ecdadından emanet olan bu eseri ecdadına yakışır bir şekilde yeniden var edilmesini sağladı.

2004 yılında tekrar Bayburt’a döndü ve 2010 yılına kadar sayısız çeşme, cami, mezar kaplama ve döşeme gibi farklı taş işleri yaptı. 2010 yılında Giresun’da bulunan tarihi Ağanın Köprüsü, Erzurum Ilıca’da bulunan Ağaver Köprüsü ve Ordu Sarpdere köprülerinin restorasyonunu başarıyla tamamladı. Bayburt’un hemen hemen tüm tarihi eserlerine alın terini bıraktı. Bayburt Kalesi, Bayburt Saat Kulesi, Yeni Cami ve Tuzcuzade Cami'nin onarımları bunlardan birkaçıdır.

*Bu haber, 1 Mayıs 2013'te Bayburt Postası'nda yayınlandı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.