(Kut’ül Ammare Zaferi’nin yüzüncü yılına…)

İtilaf, ittifak diye
Dünya girmiş birbirine.
Tasfiye halindeki imparatorluğu kurtarmak 
Ya ondan ya bundan olmakla mümkünmüş gibi
Atlamışız biz de bu kurtlar sofrasının 
Tam ortasına.

Osmanlı ittifak’ınfak’ı.
Faka bastırmış yavuz hırsız onu Karadeniz’de.
İngiliz itilaf’ın azılısı
Sömürgelerden av tazılısı
Entelijansta en birinci 
Gücü yettiğinde kudurgan ve de buyurgan
Basra ve Musul’un petrolü
Bağdat vilayetinin tarihi rolü
Bu büyük varlar onun olmalı 
Emel ve ereği bundan ibaret

Osmanlı 13 Kasım 1914’te resmen savaşa girmeden önce
Emperyalist İngiliz “D Seferî Gücü”nü
Sevk etmişti uzak Hindistan’dan 
Irak’ın ayakucundaki Fav adasına

Oyun çok İngiliz’de
At gözlüğü takmış yandaşlarına
Gem vurmuş en eski sırdaşlarına
Türk düşmanı kapı yoldaşlarına
Taktik verir gizli, sinsi ve hoyrat
Çıkara ferman çıkar saat be saat

Önce Basra…
Basra Şattül Arap
Osmanlı o cepheyi ciddiye almayınca önceleri
Arap’la hâli harap
Kolay lokma 
İngiliz sora sora 
        Vura vura
               Yora yora 
                  Alavere dalavere 
Bağdat’ı bulacak
Ana gibi yâre eşit sayılan bu diyarımızı.

Buldular Bağdat yerine belalarını
Selman Pak’tı baş belasının adı.
26 Kasım 1915 talihlerin döndüğü gündü.
Artık işi sıkı tutuyordu Osmanlı
Kut’a doğru sürüyordu mağrur İngilizleri.  
Onlar için de kurtuluştu bu sürüş
Kut’ta muhasara tedariki görmüşlerdi (Osmanlı deyimiyle)
Oraya sığınıp savunma savaşı yapacaklardı.
7 Aralık’ta tamamen kuşatıldılar.
Osmanlı Kut’u alamıyordu
Onlar kuşatmayı yaramıyordu.
Osmanlı sabırla beyaz bayrak bekliyor.
İngiliz’in umudu
      Hani olur a
            Dışarıdaki güçleri alt eder de Osmanlıları
                   Kuşatmadan kurtarırdı onları.
28 Nisan’a dek tam dokuz muharebe oldu
Kut’ülAmmere çemberi çevresinde.
Biz dokuz, itlaflık İngiliz sıfır.
Sıfır evet... Ama sıfır da bir değer ifade eder
Sonunda sıfırı tüketmek de var.
Tükettiler 4 ay 23 gün sonunda
13 general, 481 subay, 3000 İngiliz, 7000 Hintli
Beyaz teslim bayrağı çekti.
Devlet-i Fahimesi’ingeneral başı Tovnshend
Türk’ün baş tutsağıdır şimdi başı önünde ve ‘keşkeler’ dilinde

Keşkeler acizler sığınağıdır
Çözüm kısırlığının kolaycı bahanesi
Avunup dövünmenin tatlı çerezi…

Kut ülAmmare’yi kuşattığımız dönem içinde
Dokuz sıfır kazandığımız o muharebeler var ya
İşte o muharebelerden biri de
İkinci Hat Felahiye idi.  
6.4.1916 günü “İkinci Hat-Felâhiye Muharebesi” oluyor.
Bu muharebede Fındıklılı Muzaffer’i öğreniyor bu cephe ve her cephe.

Irak’a hareket emri almıştı Fındıklılı Muzaffer’in alayı
Emir demir keser tamam da
Emir subaysız gitmesi bu alayın töre gereği
Piyade Mülazimi Muzaffer bir hafta olmuştur evleneli
İstanbul’da kalmalı
         Muradını almalı.

Yürekler ölçülüyordu o yıllarda
Yüreklerle oynanıyordu ölümüne
Temelinde özgeciliğin harcı vardı
Karşı çıktı Muzaffer bu ince düşünceye
Birliği cephedeyken evdeşinin yanında olmak
Halden ve yoldan kalmak
Askerlik andına aykırılık oluştururdu
Irak’sa ırak
       Firaksa firak
          Ne olacak?!
Mülazim Muzaffer daha yirmi altısında
Piyade bölüğü onun komutasında
Yüzbaşı Selahattin şöyle betimliyor onu hatıratında:
“Uzun boylu, mavi gözlü, şahane bir yapılışta 
Mütevazı, kibar ve kahraman bir arkadaştı”

Felahiye Muharebesinin en şiddetli anında
Serseri bir kurşun gelip saplandı gırtlağına
Kan içinde serildi yere
Koynundaki zarfı işaret etti yardıma gelen er’e
Gırtlağından akan kana batırıp kalemini
Zarfın üstüne şunları yazdı:
“La ilahe illallah, MuhammedünResulullah
Bölük intikamımı alsın!”

Borazan neferi duyurdu kumandanın şehadetini
Ve zarfın üstündeki hitabetini.
Duyunca bunları bölük
Yüceden kopan sellere döndü
Siperlerimize kadar giren İngilizlerin 
Ümidi söndü

Kut’ülammere şehitliğinde yatar Muzaffer
Kanıyla yazdığı zarf askeri müzededir, nadide eser
Suretleri kahramanlık levhası askeri okul duvarlarında
Bir yıl sonra Halil Paşa’ya yaver olduğunda Yüzbaşı Selahattin
Muzaffer’in eşinden gelmiş bir mektubu okudu içi kan ağlayarak
“Bir hafta birlikte ömür sürdüğüm
Çocuğuna sütümü emeğimi verdiğim
Erimin bölüğünde askere alın beni!”

Bu isteğe nazik bir ret yanıtı verilmiş elbet.
Ve günlerden bir gün duymuş ki Yüzbaşı Selahattin
Irak’a giden dağlarda kan rengi bir ters lâlenin
Ağlayan gelin çiçeğinin timsali 
Bu yaralı sevgili 
Akıl hastanesine yatırılmış olup
Orada Muzaffer’ini arar dururmuş.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
mihriban soylu,istanbul 8 yıl önce

13 asırlık tarihi"çoruh tabanında büyük medeniyetler(ord.prf dr,osman turan)
eserlerinde bulunmaktadır,dolayısıyla,tarihi bayburtun daha iyi anlaşılması adına
Bayburta"devasa müze"şarttır,el yazma eserler ve diğerleri komşu illerin depolarında
bütün yetkililere önemle duyrulur,sn gürbüz bey yazınız güzel,tşk,ler