1914, Bayburt...

Kavak ağaçları sararan yapraklarını bağ bahçeye savuruyordu. Güneş kül renkli bulutlardan sıyrılmış, ışınlarını önce kaleye sonra kaledeki yansımayla şehrin üzerine ulaştırmıştı.

Horozların ötmesi, kuşların göç hazırlıkları yaparken ağlaşmasıyla başladı şehir güne...

Kuşlar ağlaşıyor, bulutlar ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Köyün, kasabanın, şehrin ve imparatorluğun tamamı cepheye koşmuştu. Geride kalanların duaları ve gözyaşları...

Kezban hatun erkenden kalmış, ekmekleri tandırda pişirdikten sonra önce eşini kaldırmış, sonra da biricik çocukları Zeki'yi kaldırmıştı. Yatağından çıkan Zeki heyecanla ilkokul günü için hazırlanmış kıyafetini giyinerek babasının yanına bağdaş kurup oturduktan sonra, meraklı gözlerini babasına dikip,

-Baba, bugün mektep var. Sabaha kadar heyecandan uyuyamadım!

Kamil Efendi, cepheden yeni dönmüş, yaraları yeni iyileşmişti. Yüzünü saran tebessümle,

-Aslan oğlum! Büyüdü mektebe başlıyor, hanım.

Tandırdan yeni çıkmış ekmekler kucağında sofraya oturan Kezban Hanım eşi ve çocuğunun neşesiyle azda olsa huzur bulmuş, cepheye gönderdikleri yakınlarının acısını dindirmişti.

Kahvaltı yapılmış, süt içilmiş, Kamil Efendi oğlu Zeki'yi yanına alarak köy camii yanında ki sıbyan mektebine doğru koyulmuştu yola. Zeki boynunda cüz kesesi heyecanla yürüyordu babasının yanında.

Âmin alayı köy sokağından geçiyor, kapı önüne ve pencerelere çıkan şehir sakinleri merakla izliyorlardı. Âmin alayı mektebe ulaşmış gelen çocukların katılımıyla sokaklarda gezinmeye başlamıştı.

Sokakta kenara dizilmiş ahali arasından geçen alayın en önünde hoca ve başının üzerinde rahle taşıyan bevvap yürüyordu. Çocuğun arkasında ilahi takımı ve mektebe başlayan çocuklar yürürken. Kadınlar alayın en arkasında yürüyorlardı.

Yüksek sesle okunan ilahilere kenara dizilmiş ahali eşlik ediyordu.
 
"Ben bilmez idim gizli ayân hep Sen imişsin
Tenlerde ve cânlarda nihân hep Sen imişsin
Âmîn, âmîn
Sen'den bu cihân içre nişân isteridim ben
Âhir bunu bildim ki cihân hep Sen imişsin
Âmîn âmîn"

...

"Şol Cennet'in ırmakları,
Akar Allah deyu deyu,
Çıkmış İslâm bülbülleri,
Öter Allah deyu deyu.
Âmin, âmin!"

Âmin alayı sokaklarda kalabalık ahali arasında dolaştıktan sonra tekrar mektebin kapısına gelmişti. Hoca yüksek sesiyle Mehteran gülbankı çektirmiş, dualar edilerek aileler çocuklarını "Eti senin, kemiği benim" düsturuyla önce Hocanın elini öptürüp sonra dershanelere sokmuşlardı.

İlk ders ve "Rabbi Yessir..." duası...

***

4 ile 7 yaş arasındaki çocuklar, zeki diğer arkadaşları gibi kesesinden cüz'ünü çıkarıp rahle üzerine bıraktıktan sonra diz üstü oturmuş, tüm sınıf sessizlik içinde hocayı bekliyorlardı.

Kapı açılmış, hoca sınıfa girmişti.

Hoca diz üstü oturmuş, çocuklar hilal şeklinde etrafında oturmuşlardı...

- Elif, be, te, se...
- Elif, be, te, se...

***

2014, Bayburt...

İplik iplik yağan yağmurla başlamıştı güne Şehr-i Şahane.

Kuşlar erkenden göç edip gitmişti uzak diyarlara, horozlar ötmüyor, yaprakları sararacak ağaçlar da görünmüyordu. Çocuklar erkenden kalkmış, heyecanla üniformalarını giyinip, kahvaltılarını yaptıktan sonra çantalarını sırtına takıp anne ve babalarının ellerinden tutarak düşmüşlerdi yollara.

Elif kız heyecanla merdivenleri koşar adım inmiş, kapı önünde annesini bekliyordu. Annesi evde son kontrolleri yaparak kapıdan çıkmış kızının elinden tutarak, şemsiye altında koyulmuştular okulun yoluna. Okula vardıklarında öğrenciler okul önünde sıraya girmiş, müdür bey merdiven basamakları üzerinden konuşuyordu.

Elif kız annesiyle kenarda beklemiş, müdür beyin konuşmasının bitmesiyle öğretmenin yanına seğirtmişlerdi. "Eti senin, kemiği benim" demiyordu ebeveynler artık.

***

Değişen ne?

Değişen bizlerdik, samimiyetsiz, aşk’sız insanlar olduk velhasıl…

1914 nesli işgal altında ki kutsal vatanı düşmandan arındırıp bizlere armağan ettiler, “ruhları şad, mekânları cennet olsun” diyerek bir temennide bulunmak istiyorum.

Öğretmenler, talebeleri yetiştirmek sizin boynunuzun borcu, gelecek nesillerin bizleri rahmetle anması için talep maksadıyla sizlere emanet edilen çocuklarımıza talep ettiklerini öğretmek borcunuz, öğrenmek çocuklarımızın borcu.

Yeni eğitim yılı öğretmen, öğrenci ve tüm milletimize hayırlı uğurlu olsun.

Nesl-i ati destanlar yazacak çocuklarımızı duayla gönderelim okula...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.