Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu tarafından düzenlenen tanışma gününe Bayburtluların rağbet göstermeme nedenini açıklayan Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yumak, “bu tarz toplantı sürekliliğine alışık değiliz ama paylaşımı çok severiz, bir sonraki toplantıda bu salonda yer kalmayacak” dedi.
Yumak, ayrıca Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü ve Erzurum Atatürk Üniversitesi yöneticilerinin geçmiş yıllarda ki tutumları hakkında önemli açıklamalarda bulundu:
“Rektörümüz, Bayburt Üniversitesi’ni Bayburtluya anlatmak istedi ama belki de yeterli duyuru olmadığı için katılım az olmuştur. Paylaşımı çok sevmemize rağmen, toplantı kültürümüzde son yıllarda azalma olduğu bir gerçektir. Bir sonraki toplantı da halkın katılımı çok yüksek seviyede olacaktır. Çünkü, Bayburt yıllardır bu üniversitenin özlemiyle yaşıyor.
Erzurum Atatürk Üniversitesi, yıllarca bize evlat muamelesi yapmıştır. O dönemde sırf Bayburt’a Eğitim Fakültesini vermemek için, Bayburt’un en değerli yerini talep ettiler. Erzurum Üniversitesi Rektörü buraya geldiğinde, biz kendisine yer beğendiremiyorduk.
Bayburt’a üniversiteye ayrılan bölgeyi, en az kamulaştırma bedeli ile ayarladık ve üzerine “Bayburt Üniversitesi arsasıdır” diye tabela yazdık. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden hoca geldi, aldık kendilerini oraya götürdük. Arabadan iner inmez, hemen geri döndü ve hemen gidelim dedi. Kendisine, hayırdır hocam dedik, aldığımız cevap ‘buraya üniversite veya fakülte asla olmaz” olmuştu.
Bayburt Üniversitesi Rektörümüz kampüs konusunda, merkeze en az 30 kilometre uzaklıkta olmalı diyor. Bunu şunun için anlatıyorum, bizler o dönem ki yöneticileri 5 kilometre öteye götürememiştik.
O dönem gerçekten de boş bir arazi olan fakat şimdi kıymeti çok daha iyi anlaşılan ve verilmesi mümkün olmayan yerdi o götürdüğümüz alan. Şu an, yeri tartışma konusu olan üniversite alanını o günlerde sadece ve sadece eğitime olan özlemimizden, yerel yöneticiler ve bizler ‘sadece fakülte şehrimize gelsin de, nasıl gelirse gelsin’ düşüncesiyle istemeye istemeye vermiştik.”
