Prof. Memmed İsmayıl’la Dede Korkut üzerine...

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Memmed İsmayıl, Dede Korkut hikâyelerini dünyanın en önemli destanları yapan gücün sevgi başta olmak üzere insani erdemler olduğunu söyledi.

Prof. Memmed İsmayıl’la Dede Korkut üzerine...
Bayburt Postası - 24. Uluslararası Dede Korkut Kültür Sanat Şölenlerine davetli olarak Bayburt’a gelen Türk Edebiyatı’nın önemli kalemlerinden Prof. Memmed İsmayıl’a Dede Korkut hikâyelerini sorduk.

Murat Okutmuş - Bayburt Postası

“Dünyada eşi benzeri olmayan destan”

Prof. İsmayıl, Dede Korkut hikâyelerinin eşi benzeri olmayan metinler olduğunu ve sadece Türk Edebiyatı için değil dünya edebiyatı için önemli olduğunu belirterek, “Dede Korkut’un yeri bizim sözlü halk edebiyatımızda bir başkadır, sadece bizim değil dünya felsefe, düşünce, etimoloji, folklorik tarihimizde bir başka yere sahipdir. Ne ilginçtir ki biz onun el yazmasını koruyamamışız. Avrupa’da bulundu hikâyeler. Bazıları Dede Korkut hikâyeleri için Oğuzname’nin bir parçası dediler ama biliniyor ki, Oğuzname şiirle yazılmış. Burada ise nesir ile şiirin yer değişmesi var. Şiirler dönem itibariyle sağındaki, solundaki o dönem şiirinin hiç birine benzemiyor. Nesri bile benzemiyor. Böyle olağanüstü bir metindir. Tükenmez, sürekli keşfedilecek bilgiler sunan, dünyada eşi benzeri olmayan destandır. Dünyanın en önemli destanı olarak görülen Kırgızların Manas Destanı’na halen eklemeler yapılabiliyor. Destan söyleyenler halen var, ama Dede Korkut destanına hiçbir araştırmacı ilave yapamıyor” dedi.

Ön plana çıkan ileti: ‘Sevgi’

Prof. İsmayıl, Rus Bilim Adamı V. M. Jirmunskiy’nin ‘Türk Kahramanlık Destanları’ adlı kitabında Dede Korkut Destanı ile Homeros Destanı’nı karşılaştırdığını ve ‘sevgi’nin gücünü ön plana çıkaran Dede Korkut Destanı’nın önemli olduğuna dikkat çektiğini söyledi.

Prof. İsmayıl, şunları kaydetti:

“V. M. Jirmunskiy’nin ‘Türk Kahramanlık Destanları’ adlı bir kitabı var. Bu kitabı Moskova’da okurken almıştım. Onu okumaya başladığımda Dede Korkut hikâyelerinin metinlerinin dışında Dede Korkut’la ilgili bizim bilgimizin çok kısıtlı olduğunu gördüm. Adam yalnız başına aslında bir üniversitenin bilimsel çalışmaları düzeyinde veya bunu fazlasıyla geçmiş durumda. İkinci Dünya Savaşları zamanı Leningrad yani şimdiki Petersburg’ta yaşıyormuş Profesör Jirmunskiy. Sovyet rejimi Leningrad’ın düşebileceği düşüncesiyle bilim adamlarını, yazarları, şairleri Leningrad’tan Taşkent’e gönderiyor. Jirmunskiy, Taşkent’te Türk lehçelerini öğrenerek, bu şivelelerdeki efsaneleri, masallları, rivayetleri derliyor. Bunların hepsini birbiriyle, sonra da dünya dastanları ile karşılaştırıyor. Ve sonrasında bu kitabı yazıyor. Bu kitap dünyanın aşağı yukarı bütün dillerine çevrilmiş, sadece Türk dillerine çevrilmemişti. Çevirisi çok zor bir kitaptı. Bu kitabı biz Gaziantep Üniversitesi’nden şuan dekan olan Hülya Arslan Erol ile birlikte Türkçe’ye çevirdik. 10 sene bekletildikten sonra kitabın birinci kısmı yayınlandı. Bu kitabın özellikle ikinci kısmı Dede Korkut’la ilgili. Bu kısmı içinse o zaman ‘bize gerek değil’ dendi. Ama eninde sonunda kitabın üçüncü, dördüncü bölümü de hazırdır ve onu Türk Dil Kurumu yayınlamayı kararlaştırmışdır. Bu öyle bir mükemmel bir eserdir ki tüm üniversitelerde ders olarak okutulması gerekir.

Dede Korkut Destanı ile Homerus Destanı karşılaştırması

Bu kitapta Dede Korkut’la ilgili çeşitli hikâyeler var. Orada Azrail’le Dede Korkut’un görüşmesi var, yani Deli Dumrul görüşmesi. Bu olayın bir benzeri Homeros’un destanlarında da vardır. Deli Dumrul ölüm meleği ile karşılaşıyor, Allah’a yalvarınca, kendi yerine bir can bulması karşılığında canının affedileceği söyleniyor. Annesi, babasına gidiyor, ‘canım oğlum can tatlı, her şeyimi iste oğul canımı benden isteme’ diyorlar. Sonuçta yavuklusu “benim canım senin canına feda olsun” der. Allah bu durum karşılığında Deli Dumrul’un ve sevdiğinin canını bağışlayarak, anne ve babasının canını alıyor. Burada verilmek istenen mesaj sevginin her şeye galip geleceği mesajıdır. Homeros destanında ise kahraman kaba kuvvetle ölüm meleğini yeniyor. İşte bilim adamı V. M. Jirmunskiy iki destanı karşılaştırdığında diyor ki, ‘Kaba kuvvet yenemezdi. Ölümü yenmek mümkün değil, bu ancak sevginin gücü ile yapılacak bir şeydi. Türk destanı bunun için önemlidir.”

“Dede Korkut Destanı’ndaki bilgilerin tamamı keşfolunmamış”

Prof. İsmayıl, Dede Korkut’la ilgili kaleme alınan bir başka değerli eserin ise Azerbaycanlı Bilim Adamı Kemal Abdulla’ya ait ‘Gizli Dede Korkut’ adlı kitap olduğunu ifade ederek, “Kemal Abdulla diye ünlü bir bilim adamımız var. Onun gizli Dede Korkut diye bir kitabı var. Türkiye’de bir kaç kez baskısı yapıldı. Onun düşüncesine göre de Dede Korkut Destanı’ndaki bilgiler hâlâ tamı tamına açıklanmamış, keşfolunmamış. Yani Dede Korkut Destanı bir nevi toprak gibidir. Çünkü toprak her sene kışın ölüyor, ilkbaharda diriliyor, yani tükenmezdir. Dede Korkut Destanı da böyledir. Her kuşak Dede Korkut Destanı’nda bir şeyler buluyor. Dede Korkut destanın dili ve mükemmeliğiyle, verdiği mesajlarla insanüstü bir gücün de buna yardım ettiğini anlarsınız. Her hikayesinde çok çok önemli mesajlar var. Biz bunları hayatımızda uygulasak millet olarak çok çok önemli yerlere gelebiliriz. Bize ne gerekiyorsa orada vardır” diye konuştu.

“Meramı, kutsal bir meramdı”

Dede Korkut’un meramının kutsal olduğunu ve destanın oluşmuş bir şekilde ortaya çıktığını, diğer destanlarla karşılaştırılamayacağının altını çizen İsmayıl, “Yine Dede Kokut Destanı ile Köroğlu Destanı’nı karşılaştırdığınızda görürsünüz, Köroğlu destanı gelişen bir destandır. Yani üzerine koyulabilen. Köroğlu Destanı’ndaki düşman o zamanın han ve beylerdir. Dede Korkut Destanı’nda düşman dışarıdadır. Dede Korkut’un meramı, boy boylamak, soy soylamaktı, İç Oğuz’la Dış Oğuz’un düşmanlığını aradan götürmekti; kutsal bir meramdı. Ve bu metinlere ekleme olmamıştır. Oluşmuş bir şekilde meydana çıkmıştır. Halen mesajları çözülmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.

Bayburt Kalesi ve Bamsı Beyrek

Dede Korkut yurdu, kadim Bayburt’ta olmaktan mutlu olduğunu söyleyen İsmayıl, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Dede Korkut’un Orta Asya’da da mezarları vardır. Destan aslında Kafkasya Anadolu coğrafyasındadır. Özellikle Bamsı Beyrek Bayburt’la ilgilidir. Bayburt Kalesi’ne çıkınca Beyrek’in hikayesi aklıma geldi, tüylerim diken diken oldu. Orta Asya’da hikayelerinin varyantları Anadolu’dan daha çoktur ama coğrafi olarak daha çok Azerbaycan coğrafyasıdır. Zaten Dede Korkut hikâyelerindeki kelimelere bakınca daha çok bu coğrafyada kullanılan ağzı görürüz.”  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
burhan 5 yıl önce

bamsi bey böyrekin türbesi duduzar nam cebelde,sahabe-sancaktar"abdülvehhab gazi türbesiinin yanındadır,önemine binaen dede korkut veli,hz.muhammed asm,ın
görüş ve önerileri ile islamı edebi yönden"dünyaya yaymış bilgedir,türbe bayburt masat
köyünde"ve yanında"kazanhan ve urazın kabirleri mevcuttur,saygı ile