Fırat Kızıltuğ, "Babıali Enderun Sohbetleri"nde hatıralarını anlattı

Şair, yazar, udi ve bestekar Fırat Kızıltuğ, "Musiki ve Edebiyat Dünyamızdan Hatıralar" başlıklı konferansta, sanatseverlerle buluştu.

Fırat Kızıltuğ, "Babıali Enderun Sohbetleri"nde hatıralarını anlattı
Bayburt Postası - Şair, yazar, udi ve bestekar Fırat Kızıltuğ, "Musiki ve Edebiyat Dünyamızdan Hatıralar" başlıklı konferansta, sanatseverlerle buluştu. Udi ve bestekar Kızıltuğ, "Şimdiki gençler, günümüz şarkıcıları varken kalkıp Safiye Ayla'nın Bestenigar şarkılarını neden dinlesin? Dinleyemez çünkü o kültüre sahip değiller. Nedeni ise ailenin ortak söyleyebileceği bir şarkısı yok ve ortam artık müsait değil. Musiki, eğitim meselesidir" dedi.

Musiki üstatlarından, şair, yazar, udi ve bestekar Fırat Kızıltuğ, "Musiki ve Edebiyat Dünyamızdan Hatıralar" başlıklı konferansta, "Baki'den, Fuzuli'den, Şeyh Galip'ten gazelleri bilmiyorsanız, 'Edebiyatı seviyorum' deseniz bile anlamadıktan sonra değişen bir şey olmaz. Bir şeyi biliyorsanız doğru dürüst bileceksiniz, bir sanatın hakkını vermek için hayatınızı vereceksiniz." diye konuştu.

Kızıltuğ, Cağaloğlu Babıali Lokantası'nda başlayan "Babıali Enderun Sohbetleri" kapsamında gerçekleşen etkinlikte, musiki dünyasından ve edebiyat aleminden tanıdığı şahsiyetlerle ilgili hatıralarını sanatseverlerle paylaştı.

Usta sanatçı, Münir Nureddin Selçuk, İhsan Özgen, Selahattin İçli, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Nevzat Atlığ, Necdet Yaşar, Alaettin Yavaşça, Ahmet Kabaklı, Cemil Meriç, Dilaver Cebeci, Niyazi Sayın ve Münir Özkul gibi edebiyat, müzik ve sinema dünyasının saygın isimleriyle yaşadığı hatıralarını anlattı.

"Yeni İstanbul" gazetesine hem dostlarını görmeye hem de basına intikal etmeyen hadiselerden haberdar olmak için her akşam gittiğini dile getiren Kızıltuğ, "1960'lı yıllarda dostlarım vesilesiyle tanıştığım Yeni İstanbul Gazetesi'nde, Tarık Buğra ve Orhan Kemal gibi yazarları tanıdım." diye konuştu.

Kızıltuğ, Türk ve Batı müziği hakkında bilgi vererek, şöyle devam etti:

"Batı müziği çalışan bir insan kolay kolay Türk müziğini icra edemez. Nitekim şöyle bir iddiada bulunabilirim, bütün viyolonselcileri toplayalım benim kadar Gülizar Peşrevi'ni veya Gülizar Saz Semaisi'ni çalamaz. Çünkü o makamların derinliğini bilmek lazım. Bir makamı öğrenmeniz için o makamdan en az 50 eseri bilmeniz gerekiyor. Bu tıpkı edebiyata benzer. Bu iş, 'Ben Osmanlı edebiyatını biliyorum' demekle olmaz, Baki'den, Fuzuli'den, Şeyh Galip'ten gazelleri bilmiyorsanız, 'Edebiyatı seviyorum' deseniz bile anlamadıktan sonra değişen bir şey olmaz. Bir şeyi biliyorsanız doğru dürüst bileceksiniz, bir sanatın hakkını vermek için hayatınızı vereceksiniz."

"Türküsü olmayan düşünce ölmeye mahkumdur"

Doğuştan müzisyen olduğunu aktaran Fırat Kızıltuğ, "Doğuştan müzisyen bir aileden geldim. Babam bando şefiydi yani ailem zaten müzisyendi, ev konservatuvar gibiydi. Eğer körü körüne müziğe saplansaydım, Edebiyat Fakültesinde Türkoloji okumam lazımdı." diye konuştu.

Kızıltuğ, günümüz müzik anlayışını değerlendirerek, şunları kaydetti:

"Şimdiki gençler, günümüz şarkıcıları varken kalkıp Safiye Ayla'nın Bestenigar şarkılarını neden dinlesin? Dinleyemez çünkü o kültüre sahip değiller. Nedeni ise ailenin ortak söyleyebileceği bir şarkısı yok ve ortam artık müsait değil. Musiki, eğitim meselesidir. Musikimizin zayıflaması da Türkçenin zayıflaması anlamına gelir. Eğer bugün şairlerimiz ve büyük yazarlarımız yoksa veya çok az ise şarkılarımızın olmamasındandır. Herhangi bir doktrine ve düşünceye bir türkü yapılamamışsa, o düşünce ölüme mahkumdur. Düşüncenin ebedileşmesi için o doktrinin müzikle buluşması ve alakadar olması lazımdır. Çünkü müzik, dili düzeltiyor."

"Bir stadyum dolusu insana bir şarkıyı söyletirsiniz ama bir şiiri okutamazsınız"

İnsanların müzikle terbiye olduğunu vurgulayan Kızıltuğ, "Musikinin diğer bir özelliği de komple bir sanat olmasıdır. Bağlama çaldığınızı düşünün. Çalma esnasında notaya bakarken mızrabı ele alırız yani dokunuruz, gözlerimizle notayı takip eder yani görürüz, çıkan müziği kulaklarımız işitiriz yani işitme duygumuzu kullanırız. Bütün bunları yaparken aynı zamanda da beynimizin algılaması lazımdır yani beyni çalıştırırız. Şimdi söyleyin bakalım, hangi sanat bu kadar uzvumuzu birlikte çalıştırır ve duygumuzu bir araya getirir? Edebiyat mı, resim mi, heykel mi? Hiç bir disiplin, musikinin verdiği disiplini sağlayamaz. Bir stadyum dolusu insana bir şarkıyı söyletirsiniz ama bir şiiri okutamazsınız, aynı resme baktıramazsınız. İşte bu musikinin gücüdür." değerlendirmesinde bulundu.

Satrançname, Dilbeste, Açıklamalı Şarkılarımız, Kop Dağı'ndan Birinci Ordu'ya ve Mavi Karanlık gibi eserlerin sahibi olan Kızıltuğ, dinleyicilerin sorularına verdiği cevapların ardından kitaplarını imzaladı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.