Bir Gönül İnsanı: Şair Önder Eryılmaz

Ayhan Akaslan, 'Çoruh Sus Bugün' ve 'Ay Düşerken' adlı iki ayrı şiir kitabına imza atan Şair Önder Eryılmaz'la hayatını ve sanatını konuştu...

Bir Gönül İnsanı: Şair Önder Eryılmaz
"1983 yılında Bayburt'ta mütevazi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Henüz okula başlamadan bir eğitim almaksızın okuma yazma öğrenip kitap okumaya başlamıştım. Bu bana Allahu Teala'nın bir lütfu idi. Kendimi bildim bileli okumaya olan düşkünlüğüm kitaba olan sevgim ve saygım hiç eksilmedi. 2003 yılında Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü kazandım.

Yıllar geçti öğrencilik yılları bitti. Simitçilik maceraları bitti. Ücretli öğretmenlik, askerlik derken ömür geçti. Farklı farklı işlerde çalıştık. Kendi bölümümüzle alakalı çalışmayı çok isterdik tabi fakat küçük şehrin şartları, alternatiflerin kısıtlı olması sebebiyle değişen sistemle beraber ücretli öğretmen de alınmayacak olması üzerine en güzelini yapıp boş boş gezmektense hizmetliliğe başladım. Çok da faydasını gördüm…”

Nasreddin Hoca’nın “itibarı gören o, yemeği de o yesin” dediği 'ye kürküm ye' hikayesi misali, insanın değil de paranın, makamın, mevkinin itibar kazandığı bir dünyadayız. Maddi kazanımlar peşinde koşarken neler kaybettiğimizin farkına bile varmıyoruz. Böyle bir dünyada maddi hiçbir kaygısı olmayan; insanlığıyla, engin bilgisiyle, alçak gönüllülüğüyle gerçekten değeri, itibarı fazlasıyla hak eden ama çoğu zaman varlığının farkında bile olmadan yanından geçip gittiğimiz insanlardan birisi Önder Eryılmaz. Şiirleriyle bize Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı hatırlatan; mütevazi kişiliğiyle gönüllerimizi fetheden güzel insan Önder kardeşimizin sade ve gizli dünyasına kısa bir yolculuk yaptık.

Ayhan Akaslan/Bayburt Postası 

- Kitaplara olan sevginle başlayalım. Okumanın hayatında hep ayrı bir yeri oldu. Kitaplara olan bu düşkünlüğün nereden geliyor?

Kitaba olan merakım ilkokul yıllarında başladı. İnsanlar bunu bildikleri için bana oyuncak yerine kitap getirirlerdi. O zamandan beri kitaba olan sevgim, saygım hiç bitmedi. Üniversite hayatına başladıktan sonra ön yargılarımı yıkarak kitap okuma alanımı da genişlettim. Yazları Bayburt'ta simit satıyordum. Bütçemize göre hayli yüksek olan 2. öğretim harç parasını bu işten çıkarıyordum. Simit satıyorken öğlen mola için eve geldiğimde ya da iş bittiğinde o yorgunlukla okuduğum tarih kitaplarının tadını hâlâ unutamıyorum.

“El ele gezdiği kuzuyla kurdun
Saltuklu kokuyor her yanı yurdun
Gönlüme düştükçe şanlı Bayburt’un
Kalesine çıka çıka büyüdüm“

- Hayatında iz bırakan, beğendiğin kitaplar nelerdir?

Okuduğum kitaplar içinde sevdiğim çok kitap var. İlk aklıma gelenlerden örnek vermek gerekirse; Cengiz Aytmatov’dan Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek, Dostoyevski’den Suç ve Ceza, Kafka’dan Dönüşüm, Gogol’dan Petersburg Öyküleri, Cengiz Dağcı’dan Korkunç Yıllar, Niyazi Ahmet Banoğlu’ndan Şahin Reis, Firdevsi’den Şehname, Herman Hesse'den  Gençlik Güzel Şey, Hamdi’den Yusufu Züleyha, George Orwell’dan Hayvan Çiftliği…

“Arakana, Urumçin’e taktınız
Senaryoya eğlenerek baktınız
Kadınları, çocukları yaktınız
Zalimlere söylenecek sözüm var"

- Farklı dillere ve alfabelere olan düşkünlüğünü biliyorum. Pek çok dili ve alfabeyi kendi kendine öğrendin.

Yeni alfabeler ve yeni diller öğrenmeyi seviyorum. Osmanlıca, İngilizce ve İspanyolca biliyorum. Bunların yanında Hint ve Gürcü alfabelerini öğrendim. Hintçe 100, Gürcüce 100, Endonezyaca 70-80 ve Japonca'dan 80-90 civarı kelime biliyorum. Birde Letonyalıların konuşmalarını komik bulduğum için Letonya dilinden de 50-60 kelime öğrendim. Şimdiki hedefim 1845 harflik Japon Kanji alfabesini öğrenmek.

“Perde perde düştüğünde gözlere
Aşk yürekte yangın olur özlere
Sevda denen en büyülü sözlere
Hüzün rengi çaldığından yorgunum

Garip Önder varsa güldüğün rüya
Garipliği yine yazmışsın suya
Zemheride en hüzünlü uykuya
Divaneler daldığından yorgunum" 

- Birçok işte çalıştın. Nasıl bir iş hayatın oldu?

Şu ana kadar başvurmadığım ve kovulmadığım yer kalmadı. Türkiye’de ki diplomalı işsizler sınıfının müzminlerindenim. Ücretli öğretmenlik, temizlikçilik, çöpçülük, bulaşıkçılık, büro memurluğu, bekçilik gibi işlerde çalıştım. Ama hayatımda en iz bırakan meslek 5 yıl boyunca üniversite harçlığımı çıkarmak için yaptığım simitçiliktir. Simiiit diye caddelerde uzun bir nara atışım Bayburt'ta alışılmış olmadığından tepkiler de çok oluyordu. Kimi dükkanının önünden kovarken, kimisi de rica ediyordu ne olur bir kez daha bağır diye.

“Tarlası bedava, pahalı saban
Bu devran döndükçe ne çekti baban
Önder Eryılmaz’a bu dünya yaban
Ölüler halimden bilsin yeridir"

- Şiirlerin için “Ruhumdan taşan,dile getiremediğim kelimelerin yazıya dökülen hali”diyorsun. Şiirlerinde kullandığın mahlasınla Garip Önder'i anlat bize.

Yolda, evde, işte, yürürken her hangi bir yerde birden aklımda uçuşuyor kelimeler ve bu kelimeleri yazıya aktarıyorum. Bazen aylarca tek mısra bile yazamadığım oluyor. 5-6 yıl arayla tamamladığım şiirlerim var. Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı, Niyazi Mısri’yi çok severim. Kaside, gazel, taşlama, öykü-şiir tarzında şiirler yazıyorum. Yeni yeni serbest şiir de yazmaya başladım. Osmanlıca, Hintçe, İspanyolca şiirlerim de var.

“Kırk yıllık hatırın bir günde bitti
Dilimde acılı türkünde bitti
Çektiğim çilede sürgünde bitti
Ruhumda bin defa ölüşün bitti

Ben hasret sokağı, sen cefa dağı
İncele incele kopardık bağı
Önderin üstüne dikenli ağı
Örüpde sefaya dalışın bitti"

Hayatından kısa kısa...

- En büyük zevki kitaplar.
- Küçükken meyveleri kendine düşman sanıp takıntı yaptığı için hayatında hiç meyve yemedi.
- Ortaokulda koyu Fenerbahçeliydi.
- Eline geçirdiği Ağlar Baba'nın şiir kitabıyla kendi kendine Osmanlıca öğrenmeye başladı.
- İlkokulda gülme hastalığı vardı, ağlayamıyordu.
ÇORUH SUS BUGÜN ve AY DÜŞERKEN isimli iki şiir kitabı var.

Bu güzel sohbeti için Önder kardeşime teşekkür ederken, yazımıza benimde anlamının can yakan, canı eriten olduğunu yeni öğrendiğim Cangüdaz isimli şiiriyle son veriyoruz.

CANGÜDAZ

Dayanılmaz çiledir ayrılığın her anı 
Yokluğun ölümüme eş geçiyor Cangüdaz 
Hicranın ok yağmuru teğet geçerken canı 
Kum saatim hasreti beş geçiyor Cangüdaz

Çile tezgahlarında dizildik küme küme 
Sevdanı desen desen işlediler gönlüme 
Ruhum seninle mesrur, şahesersin ömrüme 
Her saatim seninle hoş geçiyor Cangüdaz 

Kırsam da boynumdaki en katı zincirleri 
Arındırsam içimden günahları kirleri 
Sana kavuşmak için yuttuğum zehirleri 
Kustukça gözlerimden yaş geçiyor Cangüdaz

Gözlerinin karası boğdukça geceleri 
Yakarsın alevinle dildeki heceleri 
Özlemine sarılı en zor bilmeceleri 
Bilemeden kaçıncı kış geçiyor Cangüdaz 

Bakışında gizlenen mana derin mi derin 
Baktıkça kor saçıyor çöl güneşi gözlerin 
Sen parlayan mehtabı en karanlık düşlerin 
Yüreğimden en güzel his geçiyor Cangüdaz

Buz dağına çarptıkça savrulduk bilinmeze 
Bir kıvılcım yeterdi gönlümdeki menfeze 
Gözyaşımı hediye dağıtırken herkese 
Ellerim yine senden boş geçiyor Cangüdaz 

Bülbül de nağmesini bozmuş bak sen gideli 
Baharım kelepçeli, neşem terk etti beni 
Çılgınca sokaklarda seni arar bu deli 
Gözüme ağlamaktan şiş geçiyor Cangüdaz

Gözlerinin rengine boyanırken şafağım 
Dağlar önümde cüce, ben dağlardan ufağım 
Sevgine ahengile bezendi dört bucağım 
Yokluğunda her günüm küs geçiyor Cangüdaz 

Düşerken her cemresi sevdanın kanlı suya 
Kör hasret kuyusunda düşürdüler pusuya 
Seni görmek isteyip daldığımda uykuya 
Rüyalar bile sensiz sis geçiyor Cangüdaz 

Yıldızların içinden hep bana bakacaksın 
Hicran pınarlarından ruhuma akacaksın 
Her sokağın başından sanki sen çıkacaksın 
Aklımdan türlü türlü düş geçiyor Cangüdaz 

Senin miydi bu mezar yoksa ben miydim ölen 
Güneş miydi ufkumdan gözlerin miydi sönen 
Sen bahtımın yıldızı gece uykumu bölen 
Hayat sensiz gözümden pus geçiyor Cangüdaz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Neslihan çubukcu 8 yıl önce

Bu söyleşiyi gerçekleştiren Ayhan Akaslana teşekkür ediyorum.Hayatı derinlerde ,özgün bir şekilde duyumsayan ,sahici kimliği ve yaşanmışlığıyla bizleri etkileyen ve düşündüren öğrencim Önder Eryılmazla gurur duyuyorum.Sevgilerimle....

Avatar
NK 8 yıl önce

Allah başarılarının devamını nasip etsin Önder Hocam...

Avatar
muhlis aydın 8 yıl önce

ÇOK GÜZEL, TEBRİKLER

Avatar
Faruk Erdoğan 8 yıl önce

Gönlüne sağlık Önder abi

Avatar
Cuma Adibeş 8 yıl önce

Önder kardeşim kalemine sağlık. Sayın editör Önder kardeşimizin şiir kitaplarını nereden temin edebiliriz?

Avatar
hahane 8 yıl önce

ayhan çok yakışıklısın ya sen bayburtu terk et yaben ama ben gideyim yol gitsin..

Avatar
Oğuzhan 8 yıl önce

Çok güzel bir söyleşi olmuş emeğinize yüreğinize sağlık. Önder Beyinde Ayhan Beyinde yolu açık olsun İnşaAllah

Avatar
Türkoğlu 8 yıl önce

Fedakar ve sabırlı bir yaşamın harika söyleşisi. Tekrar tekrar okudum. Kaleminiz daim olsun..