“Bayburt’ta zaman geçirmeyi özledim”

2004 yılı onun için bir dönüm noktasıydı… Almanya’nın futbol devlerinden Bayer Leverkusen’de yıldız adayı olarak öne çıktığında, Türk basını henüz adını dahi bilmiyordu… Rudi Völler, Ulf Kirsten gibi iki önemli teknik adam onu Alman futbolu için yetiştirmişti ama Türk Milli Takımı için yetenek avına çıkan heyetin çoktan dikkatini çekmişti bile! Almanya’da doğmuş ve orada büyümüş olsa da, yıllar önce Bayburt’tan göç eden ailenin içerisinde Türk kültürüyle yetişecekti… İki ülke milli takımından aynı anda teklif aldığında, tercihini hiç düşünmeden Türk Milli Takımından yana kullanacaktı…

“Bayburt’ta zaman geçirmeyi özledim”

2004 yılı onun için bir dönüm noktasıydı… Almanya’nın futbol devlerinden Bayer Leverkusen’de yıldız adayı olarak öne çıktığında, Türk basını henüz adını dahi bilmiyordu… Rudi Völler, Ulf Kirsten gibi iki önemli teknik adam onu Alman futbolu için yetiştirmişti ama Türk Milli Takımı için yetenek avına çıkan heyetin çoktan dikkatini çekmişti bile! Almanya’da doğmuş ve orada büyümüş olsa da, yıllar önce Bayburt’tan göç eden ailenin içerisinde Türk kültürüyle yetişecekti… İki ülke milli takımından aynı anda teklif aldığında, tercihini hiç düşünmeden Türk Milli Takımından yana kullanacaktı…

 

 

Güney Afrika’da gerçekleşen 2010 Dünya Kupası’nda Almanya Milli Takımı’nda yıldızı parlayan Mesut Özil örneği henüz taptaze bir örnek olarak önümüzde dururken, neden Almanya değil de Türk Milli takımı diye sorduk! Abesle iştigal bu sorumuzu, Türkiye gibi futbol mantalitesinin teknik anlamda henüz tam olarak gelişmemiş olduğuna bağlasak dahi, duymak istediğimiz cevap belliydi!

“Çok zor bir karar değildi” diyor… “Alman Milli Takımının formasıyla, Türkiye’ye karşı oynama” ihtimalinin olması ise ay yıldızlı formayı seçmesinde bir başka neden…

Bayburt Postası adına Tevfik Köse ile daha önceden sözleştiğimiz buluşma esnasında; mütevazı kişiliği ve samimi cevapları karşısında anladık ki, Tevfik hala bizden biri...

Tevfik Köse, 2005 yılında Abdullah Avcı yönetimindeki, U17 Genç Milli Takımı ile önce Avrupa Şampiyonluğu, ardından Dünya Dördüncülüğü yaşadı… Avrupa Şampiyonu olan takımda gol kralı, Dünya dördüncülüğünde ise bronz ayakkabının sahibi oldu… FIFA tarafından U17 Dünya Şampiyonası’nda dikkat çeken 10 yetenek arasında gösterildi… Arsenal, Chelsa gibi dünyaca ünlü kulüpler onu takibe aldı…

Tüm bu başarılarla kariyerinde hızlı bir yükselişe geçen Tevfik, daha sonra ise beklenmeyen bir düşüş yaşadı… Sohbetimize bu düşüşün nedenini sorarak başladık…

- Ahmet Çolak: Gençlik kariyerin başarılarla dolu. Sonra bir düşüş yaşadın! Türkiye’ye transfer oluşun performansını olumsuz yönde etkiledi mi?
- Tevfik Köse: Aslında performansımın düştüğü yada olumsuz etkilendiği yönündeki eleştirilere katılmıyorum… Ama saygı duyuyorum… Çünkü insanlar sizden her zaman çıtayı yükseltmenizi bekler… Eğer bir başarı; üstüne koyarak tekrarlanmazsa bu özellikle Türkiye’de başarısızlık olarak kabul ediliyor… Bana göre başarı kadar başarısızlıkta bir deneyimdir… Türkiye’ye gelirken çok gençtim ve tecrübesizdim… A takım düzeyinde bir yerden başlamam gerekiyordu… Ve doğrudan oynayabileceğim bir takıma gitmek istiyordum… Türkiye’den teklifler aldığımda düşüncem bu yöndeydi… Fakat hem genç hem de tecrübesiz oluşuma uyum sorunu da eklenince ilk transferlerimde doğal olarak bir bocalama yaşadım…

- Ankaraspor ve Kayserispor’da umduğunu bulamadın… Fakat İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da başarılı bir sezon geçirdin…
- Ankaraspor’da çok kısa bir süre kaldım… Kayserispor’da da bir türlü şartlar oluşmadı… Futbolcu kendini ancak oynayarak gösterebilir… Kendimi gösterme fırsatı bulamadım… Çünkü oynayamadım… Yine de bu transferlerin benim için iyi bir deneyim olduğunu düşünüyorum… Ve bu deneyimlerin İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da artarak devam ettiğine inanıyorum… Dediğiniz gibi hem kendi adıma hem de takım olarak başarılı bir sezon geçirdik… Ben takıma devre arasında katıldım… İlk yarıyı 8. sırada bitirmiş bir takıma gelmiştim… Daha sonra ligi 6. sırada tamamladık ve Türkiye Kupası’nda çeyrek finale kadar çıktık…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- “Tevfik Köse’yi şu ana kadar tam kapasite ile izledik” diyebilir miyiz?
- Hiçbir futbolcu hiçbir zaman tam kapasite ile oynadığını düşünmez… Doğrusu bende tam kapasite ile oynadığımı düşünmüyorum… Geçtiğimiz sezonu tek devre olmasına rağmen 2 kupa maçı toplam 7 gol ve 6 asist ile tamamladım… Attığım goller ve yaptığım asistler belki bir takım için yeterli bir performans olarak görülebilir fakat kendi açımdan daha iyisine daha fazlasına ihtiyacım olduğunu düşünüyorum… Hedeflerime ulaşmak için daha fazla çalışmalıyım… Daha çok gol atmalıyım… İnşallah her geçen zaman daha iyi olacağım… Ve ümit ediyorum ki, 2010-2011 sezonu benim için daha başarılı geçecek…

- Futbol hayatına Almanya’da devam edebilirdin! Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdin? Maddi kazanç ya da ailen etkili oldu mu?
- Almanya’da Bayer Leverkusen’de A takımla idmanlara çıkıyordum ama maçları rezerv takımında oynuyordum… Belki çok erken olacaktı ama bir an önce profesyonel bir ligde oynamak istiyordum… Türkiye’den bu anlamda bir teklif geldi… Profesyonel bir ligde oynayacaktım ne de olsa… Ankaraspor’un teklifi bu yüzden bana uygun geldi… Böylelikle kiralık olarak transfer oldum… Karar verirken en önemli sebep buydu… Diğer taraftan ailemin de bu konuda desteğini aldım… Fakat maddi kazanç kesinlikle etkili olmadı… Çünkü Almanya’da iken ilk transferimden daha çok para kazanıyordum… Maddi kazanç belki önemli ama benim için hiçbir zaman ön planda olmadı…

- Peki Türkiye’yi nasıl buldun?
- Tabii ki, Almanya’dan farklı… Daha önce milli takım kampları ya da maçları için geliyordum… Türkiye’deki futbolun mantalitesi hakkında fazla bir bilgiye sahip değildim… İlk zamanlar bu yüzden zorlandım… Şu anda gerek aile dostlarım gerekse arkadaşlarım ve en önemlisi Abdullah Hocamın sayesinde adaptasyon sorununu atlattım…

- Abdullah Avcı ile Dünya Şampiyonasından sonra tekrar bir araya geldiniz! Bu tesadüf mü?
- Tesadüf değil… İstanbul Büyükşehir’e transfer olurken onun varlığı etkili oldu… İstanbul Büyükşehir’i en çok onun için tercih ettim… Çünkü Abdullah Hocam gençleri seven, onlara daha fazla yer veren bir anlayışa sahip… Ve benim oyun tarzımı bilen biri… Ayrıca futbolda buralara kadar gelmemdeki emeklerin en büyük pay sahibi…

- Leverkusen’de iki eski ünlü golcü Rudi Völler ve Ulf Kirsten gibi teknik adamlarla da çalışma fırsatın oldu… Senin için olumlu yada olumsuz düşünceleri nelerdi?
- Rudi Völler, Bayer Leverkusen’de A takımı çalıştırıyordu… Onunla çok az çalışma imkanım oldu. Ulf Kirsten benim hocamdı... İki sene boyunca bana en çok o yardımcı oldu… Tekniğimi çok beğendiğini yetenekli olduğumu her konuda bana söylerdi ve bunu hep hissettirirdi… Ulf Kirsten, daha çok kafa golleriyle ünlü bir golcüydü… Benim de kafa vuruşlarımın zayıf olduğunu söyleyip kafa toplarına daha fazla çalışmam gerektiğini söylerdi.

- Geçtiğimiz sezon 2 kafa golün var… Halen eksiğin olduğunu düşünüyor musun?
- (Gülüyor)… Evet 2 kafa golüm var… Fakat açık söylemem gerekirse halen daha kafa toplarında zayıf olduğumu düşünüyorum… Kendimi en çok bu konuda geliştirmeye çalışıyorum…

- Almanya ve Türk futbolu arasındaki fark futbolunu olumlu yada olumsuz etkiledi mi?
- Alman futbolu daha çok disiplin ve takım anlayışı üzerine kurulu… Bu yüzden daha çok disiplin ve takım anlayışıyla yetiştim… Türk futbolu ise bireysel beceri üzerine kurulu… Bireysel yeteneklerimi Türkiye’ye gelince ön plana çıkarmaya başladım… Bu yüzden aradaki farkın olumsuz etkilediğini düşünmüyorum… Aksine aradaki fark kendimi geliştirmeme yardımcı oluyor…

- Almanya’da Türk olarak yaşamak mı, yoksa Türkiye’de gurbetçi olarak yaşamak mı daha zor?
- Her iki durumunda dezavantajları var… Bunu aşmaya çalışıyorum… Özellikle Türkiye’de bir takım zorluklar yaşıyorum… Bunu yakın çevremin desteğiyle aşmaya çalışıyorum…

- Almanya’da doğdun… Orada yetiştin… Futbolu da Almanya’da öğrendin… Ve Alman Milli Takımı’ndan ayrıca teklifte aldın… Buna rağmen seni ay yıldızlı formayla gördük… Kariyer ve gelecek açısından baktığımızda Alman Milli takımını neden tercih etmedin?
- Bana en çok sorulan sorulardan biri bu… İnsanların bu konudaki şaşkınlıklarına şaşıyorum bende… Oysa milli duygular çok farklı… Kesinlikle başka bir milli takımda oynamayı düşünmedim…  Ve asla da pişman değilim… Şöyle düşünüyorum da, eğer Alman Milli Takımını tercih etseydim ve günün birinde Türkiye’ye karşı oynuyor olsaydım, bu bana yakışmazdı… Ya da maçtan önce seremoni de İstiklal Marşı okunurken ki, durumun bana hissettirecekleri hiç hoş olmazdı…

- İstanbul Büyükşehir’le sözleşmen devam ediyor… Herhangi bir teklif var mı? Daha doğrusu dört büyük kulüplerden teklif alıyor musun?
- Hayır… (!)

- Aykut Kocaman ile çalışma fırsatın oldu… Şu an Fenerbahçe Teknik Direktörü… Seni takımında görmek isteyeceğini tahmin ediyoruz! Böyle bir transferin gerçekleşme olasılığı var mı?
- Şu an için öyle bir teklif almadım…

- Türkiye’de tuttuğun yada sempati duyduğun bir takım var mı?
- Her futbolcu formasını taşıdığı takımı tutar… Fakat çocukluğumdan beri Trabzonspor’a karşı ayrı bir sempatim var… Gittiğim takımlarda dolu değilse eğer 69 numaralı yada 61 numaralı formayı bu yüzden tercih ediyorum…

- Uzun yıllar sonra dört büyük kulüpten sonra ilk defa bir Anadolu takımı yani Bursaspor Süper Lig şampiyonu oldu… Bursaspor’un başarısını nasıl görüyorsun?
- Sürpriz bence… Anadolu kulüplerinin önünü açtı… Türkiye’de şampiyonluk 3 yada 4 takıma endeksli… En azından bu tabunun yıkıldığını yada yıkılmak üzere olduğunu düşünüyorum… Tıpkı Almanya’da ki gibi daha fazla takımın şampiyonluğa oynaması için belki de böyle bir şampiyonluğa ihtiyaç vardı… Umarım Bursaspor’un şampiyonluğu bu anlamda Türk futbolunda bir çığır açacaktır… Ve en önemlisi sadece dört büyük kulüplerin maçları değil, daha fazla maç heyecanlı ve iddialı geçecektir…

- Türkiye’de “dört büyükler” ve “Anadolu takımları” gibi bir kavramlar var… Dört büyükler dediğimiz takımlarla maça çıktığınızda nasıl bir heyecan yada stres yaşıyorsunuz?
- Süper Lig’de 4 yada 5 takım haricinde maçlar neredeyse seyircisiz oynanıyor… Oysa Bundesliga’da tüm maçlar full seyirci ile oynanıyor… Ve her maçta ayrı bir heyecan var… Almanya’da her hafta yaşadığımız heyecanı Türkiye’de sadece dört büyükler dediğimiz takımların maçlarında yaşıyoruz… Ve bu maçlarda ki heyecan Almanya’da ki hiçbir maçta yok! Futbolcu olarak biz bu heyecanı daha fazla duyuyoruz… Kalabalık bir seyirci önünde artı bu maçların televizyonda canlı olarak yayınlanıyor olması ayrı bir motivasyon sağlıyor ve haliyle stres de yapıyor…

- Dünya Kupası’nda ilginç sonuçlar alınıyor… Almanya dolu dizgin gidiyor… Sence kupa hangi ülkeye gidecek?
- Kupa başlamadan önce tek favori olarak İngiltere’yi görüyordum… Ama Almanya’ya beklemediğim bir şekilde farklı yenildi ve elendi… Şu anda kalan her takımın şansı eşit…

- Örnek aldığın veya beğendiğin yerli yada yabancı bir futbolcu var mı?
- Yerli olarak beğendiğim futbolcu Fatih Tekke… Oyun tarzını çok beğeniyorum. Tekniği çok iyi… Topu saklamasına ve gol vuruşlarına hayranım. Yabancılardan Ruud Van Nistrelrooy ve Nicolas Anelka’yı çok beğeniyorum…

- Türkiye’de şöyle bir şey var! Her futbolcunun kendisine hayran olduğu bir kitle söz konusu… Bu kitleyi çoğunlukla hemşerileri oluşturuyor… Bu konuda manevi bir destek yada özel bir ilgi görüyor musun? Yada böyle bir desteğe sahip olmak ister miydin?
- Yakın arkadaş ve akrabalarımın dışında şu anda öyle bir destek almıyorum…  Tabii kitlesel destek almak, hemşerilerimin desteğini görmek çok güzel olur. Özellikle futbol kültüründe böyle bir desteğe her zaman ihtiyaç vardır… Fakat benim hedeflerim büyük… Daha geniş kesimlerin desteğine talibim… Daha çok ülkemi ve bu sayede de memleketimi temsil etmek istiyorum…

- Bayburt’a geliyor musun?
- Çocukluk yıllarımda her yaz geliyordum… Son 5-6 yıldır vakit bulamıyorum… Fakat her zaman gelmek ve köyümde zaman geçirmek istiyorum.

- Bayburt’u bir şehir olarak nasıl görüyorsun?
- Şirin, küçük fakat sempatik, sıcak kanlı, misafirperver ve yüreği büyük hemşerilerimin olduğu şehir.

- Bayburt basınını takip edebiliyor musun?
- Sizin aracılığınızla memleketimin basınıyla tanışmış oldum… Çok beğeniyorum… Vakit buldukça bakmaya çalışıyorum… Şahsımla ilgili daha önce yaptığınız haber beni çok mutlu etti…

- Kamp öncesi bize zaman ayırdığın için Bayburt Postası olarak teşekkür ediyoruz… Faydalı bir kamp dönemi geçirmeni diliyoruz. 2010-2011 sezonunda seni tekrar sahalarda görmek için şimdiden sabırsızlanıyoruz.
- Ben teşekkür ederim… Yayın hayatınızda başarılar dilerim…

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.