Bayburtlu Mayer

Bayburt Postası - “Erzurum’da  yapılacak olan müsabakalar için hazırlık yaptığımız bir günün akşamıydı… Ev dönüşü sokakta çocukların şeker sandığından yapılmış tahta paletlerle kaymaya çalıştıklarını gördüm. Gülümsedim… Belli ki, kayak sporunu icra etmeye çalışıyorlardı. Aralarına katılmak için ne yaptıklarını sorduğumda, çocuklar efsane kayakçı Mayer gibi kaymaya çalıştıklarını söylediler! Hoşuma gitmişti bu cevap. Çünkü o dönemde ‘şeytan işi’ diyerek büyüklerimizin yasak koyduğu kayak sporu gizli olmaktan çıkmış, artık sokak aralarında yapılır olmuştu…

Bayburtlu Mayer

1948 Türkiye Kayak Milli TakımıBayburt Postası - “Erzurum’da  yapılacak olan müsabakalar için hazırlık yaptığımız bir günün akşamıydı… Ev dönüşü sokakta çocukların şeker sandığından yapılmış tahta paletlerle kaymaya çalıştıklarını gördüm. Gülümsedim… Belli ki, kayak sporunu icra etmeye çalışıyorlardı. Aralarına katılmak için ne yaptıklarını sorduğumda, çocuklar efsane kayakçı Mayer gibi kaymaya çalıştıklarını söylediler! Hoşuma gitmişti bu cevap. Çünkü o dönemde ‘şeytan işi’ diyerek büyüklerimizin yasak koyduğu kayak sporu gizli olmaktan çıkmış, artık sokak aralarında yapılır olmuştu…

Belki kayak merkezimiz yoktu, profesyonel ekibimiz de çok daha sonra olacaktı fakat buna rağmen çocukların kayak sporuna ilgi duyması ve efsane isim Guslt Mayer’in taklidini yapmaya çalışmaları beni mutlu etmişti…”

Dursun Bozkurt, sarf ettiği bu sözlerden sonra göç rüzgârına kapılıp memleketini terk etmek zorunda kalan milli sporcudan konu açılınca bu defa esprisini ise şu şekilde ifade ediyordu: “Sözünü ettiğim o çocukların içinde Ahmet Giray da vardı… Yeteneğiyle dikkatimi çekmişti… Hemen Şark ve Garp Grubu Müsabakaları için hazırlanan ekibimize dahil olmasını sağladım… Bu yarışlardan sonra Bayburt'ta 'Mayer' lakabıyla anılır oldu...”

Semavi Ardahan / Bayburt Postası

Doğduğu topraklarda, tanıyanlar tarafından bugün halâ amiyane tabirle “Bayburtlu Mayer” lakabıyla anılsa da; o aslında tıpkı hocası Dursun Bozkurt gibi adını dünya spor literatürüne yazdırmayı başarmış bir sporcu... Milli ve Olimpik sporcu, Ahmet Giray...

Türkiye onu ilk olarak yarım asır önce 3 Ocak ve 8 Şubat 1948 yılları arasında İsviçre'nin Saint Moritz kentinde yapılan Kış Olimpiyatları ile tanıdı. 26 ülkeden 669 sporcunun katıldığı Kış Olimpiyatları'nda adını duyuran Ahmet Giray, Türk kayak sporunun yaşayan efsanelerinden biridir.

Ahmet GirayAhmet Giray, 1930 yılında Bayburt’un Karasakal Mahallesi'nde dünyaya geldi. Çocukluğunu doğduğu topraklarda geçirdi… Okuması için telkinde bulunan arzuhalci babasının aksine kayak sporunu tercih etti. Sporcu olmasında Dursun Bozkurt’un büyük etkisi oldu. Babasının ısrarlarına rağmen kendisini kayak sporunda zirveye taşıyan yolculuk; 1944 yılında Dursun Bozkurt’u tanımasıyla başladı… O dönem Türkiye’nin en seçkin altı sporcusundan biri olan Dursun Bozkurt’la geçirdiği iki yıllık süreç Giray’ın hayatında önemli bir zaman dilimi oldu. Çünkü Erciyes’te yapılan milli takım seçmelerine katılması, ardından Uludağ’da düzenlenen Türkiye Birinciliği Müsabakaları’nda yer alması ve kayak sporuna devam edebilmesi için Devlet Demir Yolları’nın sponsor olduğu Sivas Kayak Takımı’na dahil olması Dursun Bozkurt'la geçirdiği iki yıl içinde gerçekleşti…  İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Bayburt’tan ayrılıp, Sivas’a yerleşen Ahmet Giray, hocası Dursun Bozkurt ile beraber o dönem Türkiye’nin aranılan sporcuları arasında yer aldı.

Tecrübe başarıya; başarı da zirveye götürdü…

Sporculuk kariyerinde katıldığı ilk yarışma olan 1946 - Şark ve Garp Grubu Müsabakaları’nda yarışma kurallarını bilmediği için diskalifiye olmasının yaşattığı acı tecrübeyle aynı yıl Uludağ’da yapılan Türkiye Birinciliği Müsabakaları’nda slalomda ikincilik elde ederek, ilk derecesini aldı. İlk başarısının ardından yeteneğiyle dikkat çeken milli sporcu, Türkiye Kayak Federasyonu’nun Erciyes’te düzenlediği kursa çağrıldı. Kursta yapılan denemelerde birincilik elde ederek, merkezi Uludağ’da bulunan Milli takım ekibine ilk kez dahil oldu. Aynı yıl Bayburt’tan ayrılıp Sivas’a yerleşen Giray, 1947 yılından sonra katıldığı tüm müsabakalarda Sivas adına yarıştı.

1948 Kış Olimpiyatları öncesinde Milli takım düzeyinde yapılan tüm denemelerde ve Türkiye genelinde tertiplenen yarışmalarda ilk üç sıralarda geldi ve genç yaşta olmasına rağmen o dönem Türkiye’nin elit sporcuları arasında yer aldı. 1948-Saint Moritz Kış Olimpiyatları’nda alp disiplini kategorisinde Türkiye’yi ilk kez temsil eden 6 kişilik Milli takım kadrosunda yer almış fakat müsabaka öncesi yaşadığı sakatlıktan dolayı yarışmadan çekilmek zorunda kalmıştır.

64 yıl sonra ilk defa memleketine dönen Giray’ın Bayburt Postası'nı ziyaret ettiğinde, 1948 Kış Olimpiyatları’nın yapıldığı Saint Moritz macerasını ve yaşadığı sakatlığı şöyle anlatıyordu: "Kocaman tayyareyi görünce şaşırdım. Bütün düşüncem tayyarenin nasıl kalkacağı idi. Tayyare kalktı fakat benim de başım dönmeye başladı. Kalkıştan sonra yere, yani istasyondaki arkadaşlara bir bakayım dedim… Ne çabuk havalanmışız... Ne arkadaşları görebildim nede istasyonu. Heyecanla Saint Moritz’e vardık… Burada 45 günlük kampa tabi tutulduk… Kursun dördüncü gününde sisli ve fırtınalı hava vardı… Hazırlığımızı yaptığımız alanda bizim gibi bütün milletlerin kayakçıları da çalışıyorlardı… Pistin bir bölümüne egzersiz amaçlı bir tombe yapmışlar…  İniş yaparken tombeyi görmedim… Havada bir kaç takla attıktan sonra kendimi bir çukurda buldum. Kalkınca elimdeki çelik sopanın baldırıma battığını gördüm ve çekip çıkardım… Öylece kendimi pistin kenarına attım… Pistten inen arkadaşlar beni görünce hemen alıp aşağıya doktora götürdüler… Muayenede sağ ayak kemiğimin çatlamış olduğu meydana çıktı ve alçıya aldılar. Bu sebeple müsabakalara katılamadan Türkiye'ye geri döndüm."

Asım Kurt, Osman Yüce, Kerami Sakarya, Dursun Bozkurt, Ahmet Giray, Raşit Tolun, Muzaffer DemirhanUluslar arası ilk deneyiminde yaşadığı talihsiz sakatlıktan sonra kayak sporuna kaldığı yerden tekrar devam eden Ahmet Giray, 1949 yılından başlamak üzere 1956 yılına kadar mukavemette(kayaklı koşu) Türkiye birincisi oldu. Formunun zirvesinde olmasına rağmen Türk Kayak Federasyonu’nun sporcuların uçak bilet parasını denkleştirememesi(!) yüzünden 1952-Norveç Oslo’da yapılan Kış Olimpiyatları’na katılamayarak, ikinci defa olimpiyatlarda yer alma şansını kaybetti. Giray, aynı yıl İsviçre'de yapılan Ordular Arası Dünya Kayak Şampiyonası’nda 300 sporcunun katıldığı kayaklı koşu dalında elde ettiği 15.’likle o güne kadar alınan uluslar arası en iyi derecelerden birine sahip oldu. 1956 yılında İtalya’nın başkenti Roma’da yapılan Dünya Kayak Şampiyonası'nda 480 sporcu arasında 20. sırada geldi. 1958 yılında Polonya’nın Zakopane kentinde yapılan müsabakalarda ise 15. sırada geldi ve uluslararası katıldığı son yarışma oldu.

Sporculuk hayatı boyunca profesyonel olarak birçok başarıya imza attı. Türk kayak sporunda alp disiplininden mukavemete geçiş yaparak iki branşta yarışan bir kaç sporcudan biri oldu. Kayak eğitmeni olarak da birçok ismin yetişmesine katkıda bulundu.

1977 yılında Devlet Demir Yolları’ndan (TCDD) emekli olan evli ve 3 çocuk babası Ahmet Giray, Bayburtlu en eski sporculardan biri olarak yaşamını Eskişehir'de sürdürüyor...

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.