Çin zulmüne bir tepki de AGD'den

Anadolu Gençlik Derneği Bayburt Şubesi, Doğu Türkistan'da şehit düşen soydaşlarımız için 'Gıyabi Cenaze Namazı' kıldı.

Çin zulmüne bir tepki de AGD'den
Bayburt Postası - Anadolu Gençlik Derneği Bayburt Şubesi, Doğu Türkistan'da şehit düşen soydaşlarımız için 'Gıyabi Cenaze Namazı' kıldı.

Teravih namazının ardından Ulu Cami'de kılınan gıyabi cenaze namazı sonrası bir açıklama yapan AGD Bayburt Şubesi Başkanı Fariz Tütüneken, Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistan'daki müslümanlara yönelik yapılan saldırıların özellikle Ramazan ayında arttığını ifade ederek, "İşgalci Çin Yönetiminin Müslümanlara yönelik baskı ve tahakkümünü artırmasında özellikle Ramazan ayını seçmesi Müslüman halkı provoke etmeye yönelik bir stratejidir" dedi.

Çin yönetimi tarafından uygulanan zulümlere dikkat çektiği açıklamasında, "Türkiye, Suriye’de bir bataklığın içine çekilmek istenmektedir. Türkiye, Irak ve Suriye politikasında bir tuzağın içine düşmüştür. İzlenen politikalar başta İsrail olmak üzere emperyalizmin ekmeğine yağ sürmüştür" ifadeleriyle Türkiye'nin Ortadoğu politikasına da eleştiriler getiren Tütüneken, bunlardan kurtulmak için Türkiye'nin ABD, AB, İsrail ile birlikte hareket etmekten vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.

Tütüneken, Memur-Sen'e bağlı sendika temsilcilerinin de yer aldığı basın açıklmasında şunları söyledi:

"Gerçek Müslümanların öldürülmesidir"

"66 yıldır Çin Yönetimi işgali altındaki Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik baskı ve zulümler devam ediyor. Hazreti İsa Aleyhisselam’dan yaklaşık altı yüz yıl sonra insanlığın yeniden vahiyle buluştuğu bir ay olan mübarek Ramazan günlerinde işgalci Çin Yönetiminin Müslümanlara yönelik baskıcı uygulamaları işkence ve öldürmeye kadar varabilmektedir. İşgalci Çin Yönetiminin Müslümanlara yönelik baskı ve tahakkümünü artırmasında özellikle Ramazan ayını seçmesi Müslüman halkı provoke etmeye yönelik bir stratejidir. Provokasyonların amacı Doğu Türkistan’ın Müslüman halkını kışkırtıp uluslararası kamuoyuna haksız gösterme çabasıdır. Oysa gerçekte olan İşgalci Çin polisinin “dur” ihtarı bile vermeden Müslümanları vurup öldürmesidir."

"Orucu, namazı yasaklamak firavunlaşmaktır"

"Geçtiğimiz hafta içerisinde sadece ve sadece oruç tuttukları için yüze yakın kardeşimiz şehit edilmiştir. Yaşanan arbedelerde tartaklana ve yaralanan kardeşlerimizin sayısı belli değildir. İşgalci Çin Yönetimi, Müslüman devlet memurlarının, öğretmenlerin, öğrencilerin ve işçilerin oruç tutmasına müsaade etmemektedir.  Aynı şekilde namaz kılmalarına da müsaade etmemektedir. Kişilerin evlerinde bulunduracağı Kur’an-ı Kerim ve seccade sayısına kadar müdahale edebilme hakkını kendinde gören bir yönetimin insan hak ve özgürlüklerinin ne kadar uzağında olduğu aşikardır. Oruç tutmayı, namaz kılmayı yasaklamak bizim anlayışımıza göre firavunlaşmaktır.  Çin Yönetimi aynı zamanda Müslümanların etnik kimliğine yönelik asimilasyon politikaları yürütmektedir.  Bunun adı faşizanlıktır. Müslümanlara ait lokanta ve benzeri yerlerin Ramazan’da gün boyunca açık olmasını ve her birinde alkol satışı yapılmasını istemek de yine inanç hürriyetine aykırı bir uygumladır. Müslümanlara zorla alkol içirmenin zorbalıktan başka bir izahı yoktur."

"Tesettür yasağına son verilmelidir"

"Doğu Türkistan’da olup bitenlerin dünya kamuoyu ile paylaşılmasına imkân verecek tarafsız gazetecilerin ve gözlemcilerin bölgeye gitmesi sağlanmalıdır. İşgalci Çin Yönetiminin bu uygulamalarına karşı İslam Ülkeleri,   uluslararası insan hakları platformları ve Türkiye teyakkuz halinde olmalı Müslüman öğretmenlerin, öğrencilerin, memurların ve işçilerin din ve vicdan hürriyetine yönelik baskıların kaldırılması için Çin Yönetimi uyarılmalıdır. Müslümanlara ait işyerlerinin ve evlerin 7/24 gözetim altında tutulması evdeki kitapların ve mutfak aletlerine kadar müdahalelerin olmasına son verilmelidir. Aynı şekilde tesettür yasağına son verilmelidir."

"İzlenen politikalar emperyalizmin ekmeğine yağ sürmüştür"

"Öte yandan Müslümanlara yönelik zulüm ve baskılar sadece Doğu Türkistan’da değildir.  Arakan’dan Orta Afrika Cumhuriyeti’ne İslam coğrafyasında şiddet ve terör olayları devam etmektedir. Türkiye, Suriye’de bir bataklığın içine çekilmek istenmektedir.  Türkiye, Irak ve Suriye politikasında bir tuzağın içine düşmüştür. İzlenen politikalar başta İsrail olmak üzere emperyalizmin ekmeğine yağ sürmüştür. Irkçılık ve mezhepçilik yapılarak bir yol alınamayacağı ortadadır. Türkiye bölgede huzur ve barış istiyorsa mutlaka ama mutlaka İran, Irak, Suriye ve Mısır ile birlikte ABD, AB ve İsrail güdümünden uzak politikalar üretmek zorundadır. Kuklalara karşı hamasete dayalı söylemler geliştirip kuklacılara teslim olunarak gidilen yolda duvara toslamak kaçınılmazdır."

"Bu coğrafyada kimseye zarar gelmesin"

"Biz bu coğrafyada Türk’ü ile Kürt’ü ile Arap’ı ile Fars’ı ile birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Biz bu coğrafyada Müslüman ya da değil kimsenin saçının teline zarar gelmesini istemiyoruz. Biz Anadolu Gençlik Derneği olarak bu coğrafyada insanların hak ve hukukları çiğnenmesin, kimseye ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasın istiyoruz. İşte bütün bunların yolu öncelikle ABD ile stratejik ortaklıktan, Avrupa Birliği’nin peşine takılmaktan, İsrail ile birlikte hareket etmekten vazgeçmektir. İşte bütün bunların yolu tarihin bize yüklemiş olduğu mirasa ve misyona uygun hareket edip, Müslüman coğrafyayla kucaklaşıp asli şahsiyetimize dönmektir. İşte bütün bunların yolu adil bir düzen ve yeni bir dünya için gayret etmektir."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.