1895 yılında Bayburt’ta olduğu gibi, Trabzon’dan Maraş’a kadar Anadolu’nun pek çok yerinde Ermeni hadiseleri ortaya çıktı.  Osmanlı hükümetinin kaygılı birşekilde izlediği bu olaylar, Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki konsolos ve diğer temsilcileri tarafından da dikkatle takip ediliyor ve ülke yöneticileri gelişmelerden haberdar ediliyordu.

Özellikle İngiltere’nin Erzurum konsolosu bu tür faaliyetlerde aktif rol alıyor ve Bayburt çevresindeki olayların seyrini İngiltere’ye bildiriyordu. Bayburt olaylarının daha iyi anlaşılabilmesi için, birbirine yakın tarihlerde Erzincan, Erzurum, Tarbzon, Tercan ve Hınıs gibi komşu şehirlerde çıkan olaylara kısaca değinmek gerekmektedir.

Erzincan Olayları

Erzincan’da Ermeni olayları 21 Ekim 1895’de ortaya çıktı. Kargaşada Müslümanlar'dan 6 ölü, 97 yaralı, Ermeniler'den 55 ölü ve 102 yaralı olup bunlardan 19’u ertesi günü vefat etti. Olayın duyulması üzerine derhal harekete geçen hükümet kuvvetleri, gerekli tedbirleri alarak vakanın daha da büyümesini engelledi. Bütün tedbirlere rağmen olayların Erzincan köylerine sıçramasına engel olunamadı ve buralarda da her iki taraftan ölen ve yaralananlar oldu.

Erzurum Olayları

Erzincan’da olduğu gibi Erzurum’da da Ermeniler'in sebep olduğu hadiseler zuhur etti. Erzurum olayları 16 Kasım 1895 tarihinde,  askerler üzerine Ermeniler tarafından ateş açılması ile patlak verdi. Daha sonra galeyana gelen Müslümanlar'dan bir kişinin, bir Ermeni hanesini ateşe vermesi karışıklığın artmasına neden oldu. Olaylar sonunda asakir-i şahaneden 2, jandarmadan 1, yerli Müslümanlar'dan 13, yabancılardan 5, nizamiye askerleri ve zabtiyeden 41 kişi, Müslüman halktan 43 kişi yaralandı. Rumlar'dan 1 erkek, 1 kadın ve Ermeniler'den 3 kadın, 2 çocuk ve 235 erkek hayatını kaybetti. Olay esnasında Ermeniler'den 170 kişi de yaralandı. Hadisenin çıkması üzerine Erzurum Valiliği tarafından derhal olaylara müdahale edildi ve başta konsolosluk binaları olmak üzere, Ermeniler ve diğer gayrimüslim milletlere ait murahhashane, kilise ve mektepler hemen askeri kuvvetler tarafından koruma altına alındı. Zarar görebileceği düşünülen bir kısım Ermeniler de, askerler tarafından karakollara ve kışlalara götürülerek emniyetleri sağlandı. Erzurum olayları 3 saat içinde yatıştırılarak, yağmalanan eşyalar kurulan komisyon tarafından sahiplerine iade edildi.

Hınıs Olayları

Erzurum’un Hınıs kazası da Ermeni olaylarının meydana geldiği yerlerden biri idi. Hınıs olayları, Bitlis’ten Erzurum’a gitmekte olan Nakşibendî tarikatı şeyhi Taşkesenli Ahmed Efendi’nin Ermeniler tarafından yolunun kesilmesi ile başladı. Ahmed Efendi’nin ölümle tehdit edilmesi üzerine çıkan arbedede Müslümanlar'dan 6 kişi, Ermeniler'den 32 kişi öldü ve 6 kişi de yaralandı.

Tercan Olayları

Erzincan’ın Tercan kazasındaki olaylar, Ermeniler'in yol kesme eylemi ile başladı. Mans köyünde sakin Müslümanlar, öşür mevsimi toplanılan zahireyi naklederken, yollarını kesen Ermeniler “bize beylik verildi” diye bağırıp 4 Müslüman’ı darp ettiler. Bununla da kalmayan Ermeni fedaileri eylemlerini daha da artırdılar. Tivnik köyünden 20 silahlı Ermeni’nin Hadikli ekrad reislerinden birini tehlikeli surette yaralaması, bardağı taşıran son damla oldu. Heyecana kapılan ve galeyana gelen yerli Müslüman halkın da harekete geçmesi olayları büyüttü. Kargaşa sonunda Müslümanlar'dan 25 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Aynı olayda Ermeniler'den ise 124 kişi öldü ve 42 kişi de yaralandı.

Olayların Erzurum, Erzincan, Hınıs ve Tercan ve bunlara bağlı köylerde artması üzerine, askeri ve idari yöneticiler bu duruma son verilmesi hususunda azami gayret sarf ettiler. Bölgedeki Hamidiye süvari kuvvetleri, nizamiye askerleri ve jandarma süvarileri köylere çıkarak, askeri açıdan gerekli önlemleri alırken; yöre ileri gelenleri, ulema ve sair kişiler de nasihat heyetleri tertipleyerek, telkin ve tavsiyelerde bulundular. Böylece hem askeri açıdan hem de idari açıdan meselenin halline çalıştılar.

Bunlardan başka Erzincan’ın Refahiye, Kemah kazalarında Kuruçay’da, Bitlis’te, Sivas’ta ve daha çok birçok yerde benzer vukuatlar birbirini takip etti.

Ermeniler'in 1895 yılı içerisinde çıkardıkları olay ve isyanların kronolojik sırası şu şekildedir:

16 Eylül 1895 Zeytun (Süleymanlı)
29 Eylül 1895 Sivas, Divriği
30 Eylül 1895 Bâb-ı Ali olayı
2 Ekim 1895 Trabzon
6 Ekim 1895 Elazığ, Eğin
7 Ekim 1895 Kayseri, Develi
9 Ekim 1895 İzmit, Akhisar
21 Ekim 1895 Erzincan
23 Ekim 1895 Trabzon
24 Ekim 1895 Zeytun ayaklanması
25 Ekim 1895 Gümüşhane
25 Ekim 1895 Bitlis
26 Ekim 1895 Bayburt
27 Ekim 1895 Maraş
29 Ekim 1895 Urfa
30 Ekim 1895 Erzurum
2 Kasım 1895 Diyarbekir, Siverek
4 Kasım 1895 Malatya
7 Kasım 1895Elazığ, Harput
9 Kasım 1895 Elazığ, Arapkir
15 Kasım 1895 Sivas
15 Kasım 1895 Sivas, Merzifon
16 Kasım 1895 Antep
18 Kasım 1895 Maraş
22 Kasım 1895 Muş
3 Aralık 1895 Kayseri
3 Aralık 1895 Yozgat
1895- 1896 Zeytun

Trabzon Olayları

Trabzon, İran ve Doğu Anadolu’nun Karadeniz’e açılan bir limanıdır. Bölgede yaşayan bir takım Ermeniler, şehrin bu özelliğinden istifade yoluna giderek, silah kaçakçılığı ve casusluk faaliyetlerinde bunu kullanmışlardır. Sistematik bir hazırlık içine giren Ermeniler, Trabzon’da hadiseler çıkmadan önce, şehre öteden beri av için gönderilen barutun yüzde seksen gibi çok büyük kısmını satın alarak bu hazırlıklarına hız vermişlerdir. Sadece barut alımıyla kalmayan Ermeniler, Karadeniz yoluyla Trabzon’a gelen, martini ve şınaydır tüfekleri, Rus yapımı silahları, fişek ve kovan gibi silah malzemelerini de satın alarak hazırlıklarını tamamlamışlardır. Bütün bunlardan sonra, 3 Ekim 1895 tarihinde şehre misafir olarak gelen Van eski valisi Bahri Paşa, Trabzon Fırka-i Askeriye Kumandanı Hamdi Paşa ile Trabzon İran konsolosu Mîrza Râzî Han ve Posta ve Telgraf müdürü İzzet Beyler’in sokakta iki Ermeni’nin silahlı saldırısına uğramasıyla Trabzon olayları başlamıştır. Saldırıda Bahri ve Hamdi Paşalar ayaklarından yaralanmışlardır.   

Yapılan geniş çaplı tetkikat sonrasında Trabzon olaylarının failleri yakalanarak, yargılanıp gerekli cezaya çarptırıldılar. Ancak olaylar kısa süre sonra çeşitli yollarla Bayburt’a sıçradı.

KAYNAKÇA:

Yard. Doç. Dr. Yunus Özger / 1895 Bayburt Ermeni Ayaklanmaları, IQ Yayınları, İstanbul 2008

Editör: 1890’lı yıllarda Bayburt’ta yaşanan Ermeni olaylarıyla birlikte 1910’lu yıllarda yaşanan Ermeni olaylarının nedenlerini ortaya koyan, “1895 Bayburt Ermeni Ayaklanmaları” adlı yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hüseyin Canaslan 10 yıl önce

Yunus hocam çok teşekkür ediyorum sabırsızlıkla yazının devamını bekliyorum. tekrar kaleminize sağlık ve kuvvet diliyorum.

Avatar
Zeynep 10 yıl önce

Hocam çok güzel olmuş elinize sağlık.

Avatar
Metin Sertbaş 10 yıl önce

Hınıs kazâsında otuz bin yüz doksan yedisi Müslim ve dokuz bin dört yüz altısı Ermeni ki cem‘an otuz dokuz bin altı yüz üç nüfûs sâkin olduğu ve iki yüz dördü sırf Müslüman ve on dördü sırf Ermeni ve sekiz kurânın mahlût bulunduğu tahkîk edilmiştir.
.

Avatar
Zeynep 10 yıl önce

Hocam çok güzel olmuş elinize sağlık.

Avatar
Mustafa Akcan 10 yıl önce

Hocam ellerinize sağlık. devamını bekleriz.

Avatar
Metin Sertbaş 10 yıl önce

Hınıs Vakası Kaynak belgede başka türlü anlatılmaktadır. Ermeni Olayları Tarihi 1 - Hüseyin Nâzım Paşa

“Hınıs Vak‘ası”

İsyân komiteleri ve fedâ’î bölükleri teşkîl etmek üzere envâ‘ evrâk-ı fesâdiyyeyi hâmilen şuradan buradan gelip aralarına yayılan ve kendi ıstılâhlarınca “propagand” ve “terör” tesmiye olunan Ermeni fesât nâşirleri ve müdehhişlerinin Hınıs ve kurâsındaki Ermenilere ilkâ’ ettikleri fikr-i isyan-kârâne tekâlîf-i emîriyyeyi tesviye etmemek üzere türlü bahânelere tevessül etmek ve Hınıs ve Muşca aşâ’ir-i ekrâd ile ahâlî-i İslâmiyyenin mazhar-ı ihtirâmı olmuş olan Şeyh Haydar Efendi gibi mazannadan bir zâtı her bir a‘zâ-yı bedeniyyesini bir parça ederek şehîd eylemek ve aşâ’irden Yusuf Ağa'yı yalnız bularak i‘dâm eylemek ve Hamîdiyye Süvârî Alayları yüzbaşılarından Halil Ağa'nın kerîmesi Reyhan'ı ve müte‘âkıben gelinini ...

Avatar
Metin Sertbaş 10 yıl önce

kaçırmak gibi mu‘âmele-i tecâvüzkârâne ve ser-bâzâneye cür’et etmiş ve oralarda asâkir-i şâhâne bulunmamasından nâşî müdâfa‘a-i cân ve ırz için hazırlanmakta bulunan ahâlî-i İslâmiyye o emir ve vesâyâ-yı hükûmete teb‘iyyetle sabr-hân olarak şu ahvâle tahammül etmeyi göze aldırmış iken, o fesât nâşirleri ile bi'l-ittifâk köylü Ermenilerin kurâ-yı İslâmiyye üzerine muhâcemelerine dayanamayarak mukâbele-i bi'l-misle mecbûr olmuşlardır. Bu sırada Erzurum'dan gelip yetişen Yâver-i Ekrem devletlü Şâkir Paşa Hazretlerinin himem-i mahsûsalarıyla şûriş kasabaya sirâyet ettirilmeksizin bastırılmıştır. Esnâ-yı i‘tişâşâtta İslâmlardan altı ve Ermenilerden otuz iki maktûl vukû‘ bulmuş ve ba‘zı köylerde emvâl ve zehâ’irce de zâyi‘ât olmuş ise de taraf taraf çıkarılan me’mûrlar ma‘rifetiyle pey-der-pey istirdât olunarak eshâbına i‘âde olunmakta ve hattâ Hınıs'a muvâsalatımızda kaymakam vekîlinin istirdâd-ı emvâl için kurâda gezmekte bulunduğu görülmüştür.